28 Ekim 2015

Tek sesli medyaya çeyrek kaldı

Artık en büyük medya patronu Tayyip Erdoğan!

Hemen hemen aynı zamanda, ama farklı partilerden bazı isimler ki, 7 Haziran’da ve öncesinde onlar milletvekili, önümüzdeki Pazar günkü seçim için yeniden aday olmuyorlar. Zaman zaman bir araya geliyorlar, ülkenin hal-i pür melali konusunda hepsi aynı fikirde, vaziyet vahim ve hızla daha vahim hale geliyor.

İster CHP, ister AKP, ister MHP, partileri onlara 1 Kasım için milletvekilliği öneriyor, onlar kabul etmiyor. Hepsi aynı anda ret.

Partileri onlara yeniden ısrar ediyor, aralarında bir toplantı, peki kabul, hepsi kendi partilerinden gelen milletvekilliğini bu kez geri çevirmiyor. Onlar şimdi yine aday.

Bu oluşum Sultanı rahatsız ediyor. Son günlerde dillerden düşmeyen beşinci parti ihtimalini Sultan yabana atmıyor. Derhal tedbir almak gerek.

1 Kasımın sonucu ne olursa olsun, tek başına iktidar yok, seçimden önce özellikle bir medya grubunu bütünüyle ele geçirmek artık şart oluyor.

İpek-Koza Grubunun tasfiyesi, onlara ait bilcümle TV ve gazetelerin ele geçirilmesi seçim kaybetme telaşının sonucu. Önce o grubuma ait TV’ler skandal biçimde, hukuka aykırı olarak Digitürk ve Türksat’tan çıkartılıyor, izlenme oranı düşürülüyor, önceki akşam da aynı grubun medyası ve diğer şirketlerinin tamamı kayyuma devrediliyor, grubun çok net tasfiyesi.

Baştan sona hukuksuzluk, baştan sona basın özgürlüğüne, özel mülkiyet hakkına tecavüz. Bir tarihte batık bankalara bile kayyum atanmıyor, o bankalar TMSF’ye devrediliyor. Ama, şimdi kayyum atanarak, o medya grubu ve şirketlerine açıkça el konuyor. Üstelik o gruba ait soruşturma devam ediyor. İddianamesi bile ortada yok. İddianamesi ortadan olmayan bir soruşturmanın mahkemesi zaten henüz görülmüş değil.

Ancak yargılama sonrası karar verilmesi gerekirken, savcının girişimiyle Sulh Ceza Yargıcı şirketleri kayyuma devrediyor. Kayyumlar herhalde Sarayın gözünde güvenilir kişiler olmalı.

Özel mülkiyete ve basın özgürlüğüne bu saldırı çok tanıdık. Önce şirketlere denetmenler gidiyor, cezalar yağıyor, ardından polis şirketleri basıyor ve şirketleri saatler, hatta günlerce arıyor. Yöneticiler gözaltına alınıyor, haklarında soruşturma başlıyor, hatta ve hatta “terör örgütü üyeliği” eksik değil. Son adım, şirketlerin tasfiyesi, yargı arkadan geliyor.

Aynı senaryoyu kim bilir kaçıncı kez yaşıyoruz. Her seferinde senaryonun Başbakan ya da Bakanlar tarafından yorumu evlere şenlik: “Olay yargıya intikal etmiştir, şimdi yorum yapmak yanlış olur”. Ne yargısı be, hangi yargı, soruşturma halen sürüyor, siz açıkça el koyuyorsunuz.

Üstelik seçime beş gün kala, muhalif medyayı susturuyorsunuz. Bu hukuksuzluğun sonuçları:

-Tayyip artık medya kralı, en büyük medya patronu Tayyip Erdoğan. Medyanın yaklaşık dörtte üçü onun denetiminde. Muhalif sesler hızla azalıyor.

-O gazetelerde halen çalışanların önemli bir bölümü işten çıkartılabilir.

-Yerlerine havuz medyasında olduğu gibi, gazeteci kılıklı birileri yerleştirilebilir.

-Şimdilik Digitürk ve Türksat’tan çıkartılan TV kanalları eski yayın kuşaklarına dönebilir.

-Yeni oluşan medya sabahtan akşama kadar Tayyip nağmeleri çalabilir.

-Bu rezilliğe kimse tahammül etmez, insanlar ne o gazeteleri satın alır, ne o kanalları izler.

-Ne gam, o gazete ve kanallar, bir işaretle bol ilan ve reklamla beslenir.

Hukuktan söz etmekten çoktan lüks hale geliyor. Bu son operasyon tuz biber ekiyor.

Son bir kulis bilgisi, birinci elden. Daha Cumhurbaşkanı iken, yani iki yıla kadar önce, Abdullah Gül İpek-Koza Grubunun en tepesindeki ismi Akın İpek’i dostça uyarıyor, yayınlarına dikkat etmesi için, “aman dikkat et, senin yayınların çok tepki çekiyor”. Kimin tepkisini çektiği ortada.

Demek ki, bu hazırlık iki yıl öncesine dayanıyor, adım adım bugünlere geliniyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"