9 Kasım 1965... New York...
"Tarihin gördüğü en büyük elektrik kesintisi yaşanıyor New York'ta. 200 bin kilometrekarelik alanda yaşayan 25 milyon insanı etkileyen bir kesinti."
Hemen hemen Türkiye'nin dörtte biri büyüklüğünde bir alanı, Türkiye nüfusunun üçte bir kadar insanı etkileyen kesinti on altı saat sürüyor.
"Kesinti elektrik dağıtım şebekesindeki arızıdan kaynaklanıyor."
13 Temmuz 1977... Yine New York...
"New York tam 25 saat elektriksiz kalıyor, 9 milyon insanı etkileyen kesinti 350 milyon dolarlık zarara mal oluyor."
Kesinti sırasında dükkanlar yağmalanıyor, kadınlara tecavüz ve şiddet faciaları birbirini izliyor.
"Kesinti elektrik dağıtım şebekesindeki arızadan ileri geliyor."
Sonra ne oluyor?..
Her iki kesinti sonrasında:
"-Kesintinin nedenleri kamuoyunda günlerce tartışılıyor, üniversitelerde derslerde uzun uzun işleniyor.
-Dağıtım şirketlerine ağır tazminat davaları açılıyor.
-Dokuz ay sonra o bölgelerde nüfus patlaması yaşanıyor."
Devreye siyasi tartışmalar ve dağıtım şirketlerinin durumu giriyor.
Ama...
"Bir günde unutulmuyor!.."
Üç günde bir zam
Gıda, akaryakıt ve elektrik...
Bu üç unsurun eksikliği ve pahalılığının çok çarpıcı bir sonucu var:
"Hayatımızı doğrudan, birebir etkiliyor ve her sefer siyasal iktidarları deviriyor."
Bugün Türkiye tam da, bütün boyutlarıyla bu "karanlığı" yaşıyor.
Gıda fiyatları, TÜİK'e göre bile, bir yılda yüzde 44 yükseliyor.
Türkiye'nin her yerinde elektrik kesintileri birbirini izliyor.
Mazota ve benzine yapılan zamlar durmak bilmiyor.
"-1 Ocak'tan bugüne kadar, kırk günde akaryakıta 12 kez zam yapılıyor. Hemen hemen üç günde bir zam!..
-Eylül'den bu yana, beş ayda akaryakıta yapılan zam oranı yüzde 118."
Nüfusa darbe
Bunlar sadece son bir kaç yılın sonucu değil, daha gerilire gidildiğinde, faturanın ne kadar ağırlaştığı ortaya çıkıyor.
O ağır tablo kendini hiç hissettirmeden 'nüfus dağılımında' ortaya çıkıyor. TÜİK verilerine göre:
"-1927 yılında:
Kentlerde yaşayan nüfus 3 milyon 306 bin kişi, köylerde yaşayan nüfus 10 milyon 342 bin kişi.
-2009 yılında:
Kentlerde yaşayan nüfus 54 milyon 307 bin kişi, köylerde yaşayan nüfus 17 milyon 754 bin kişi.
-2021 yılında:
Kentlerde yaşayan nüfus 78 milyon 910 bin kişi, köylerde yaşayan nüfus 5 milyon 770 bin kişi."
Nüfus dağılımındaki bu anormal değişim, AKP dönemindeki ağır çöküşün perde arkasını gösteriyor.
Cumhuriyet kurulduğunda ve sonraki uzun yıllarda Türkiye bir tarım ülkesi, köyler kentleri besliyor.
AKP iktidarına gelinceye kadar, Türkiye gıda açısından dünyada yine de kendine yeterli yedi ülkeden biri.
2002... AKP iktidarıyla birlikte varolan temel dengelerin hepsi kayboluyor.
"2009 yılından 2021'e kadar, on iki yılda köy nüfusu tam on iki milyon azalıyor, köyler kentlere göçüyor, tarımsal üretim hızla düşüyor."
Aynı dönemde Türkiye çevre tahribatı sonucu Hollanda büyüklüğünde tarım arazisi kaybediyor. 128 ülkeden her türlü tarımsal ve hayvansal ürün ithal etmek zorunda kalıyor.
Mazot ve gübre zammı
Muhtemel ki, köy nüfusundaki azalma son aylarda devam ediyor olabilir.
"Mazota ve gübreye yapılan zamlar sonucunda, çiftçi artık üretimden vazgeçiyor, bunu da TV'lerde açık açık söylüyor."
Traktörüne bile haciz gelirse...
Aldığı kredinin faizi yüksekse...
Son olarak, davullarla ilan ettikleri "destek" diye verilen para dekar başına sadece 50 lira ise...
Tarlada didinmesi için hangi sebep kalıyor?..
Geçen yıl Bodrum'da birebir tanık oluyorum.
"Mandalina bahçeleri yerini pansiyon olarak kullanılacak binalara bırakıyor."
Büyük kentler
Özellikle elektrik zammı bütün hayatı altüst ediyor. O kadar ki:
"Otuz büyük kentte belediyelerin ürettiği su ve ekmek, bu zamlardan sonra, bugünkü fiyatlarla başa çıkılmaz hale geliyor.
Belediyelere verilen elektrikteki ÖTV ve KDV kaldırılmaz ya da en azından düşürülmez ise, ekmek ve suya zam yolda demektir."
O otuz büyük kentte yaklaşık 65 milyon insan yaşıyor.
80 milyonun 65 milyonu, seçmenlerin yüzde sekseni.
Suyumuz pahalı...
Ekmeğimiz pahalı...
Çekilmez hale gelen elektrik faturaları...
Ve her an bizi bekleyen karanlık...
İnsanları siyasi vaat ve nutuklarla oyalama vakti çoktan geride kalıyor.
"Bunlar hayatımızın özeti...
AKP iktidarının kısa bilançosu."