16 Kasım 2023

"Staatsbesuch" ama, maça gitmesi istenmiyor

Yarın ve yarından sonra, Berlin'de Türkiye ile Almanya, onun ötesinde, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kağıtlar yeniden karılıyor olabilir

Bu yıl henüz bitmeden, Almanya'ya iltica eden Türklerin sayısı 45 bini geçiyor, tüm zamanların rekoru. Sadece ekim ayında Almanya'ya 9.692 Türk yurttaşı iltica ediyor.

Çeşitli mesleklerden, farklı yaş gruplarından Türk yurttaşlarının Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine iltica etmesi son birkaç yıl içinde büyük artış gösteriyor.

Neden?..

Türkiye'de yaşamak çok zorlaşıyor, ekonomik olarak da, sosyal olarak da. Gençler açısından gelecek kaygısı ağır basıyor.

Bunların temelinde, Türkiye'deki otoriter rejimin hak ve özgürlükleri ciddi biçimde kısıtlaması, adalete erişimin inanılmaz güçleşmesi, ayrımcılık, sorunların çözümsüz kalması yatıyor. Her gün yeni bir dert, yeni bir sorun!..

Almanya'ya iltica eden Türkler Alman gazetelerine, radyo ve TV'lerine verdikleri röportajlarda Türkiye'de çektikleri sıkıntıları uzun uzun anlatıyor.

Bir yandan da, Almanya'da faaliyet gösteren Türk kökenli sivil toplum örgütleriyle bağlantıya geçiyorlar.

O sivil toplum örgütleri şu günlerde hayli meşgul. Açıklamalar yayınlıyorlar.

Çünkü, Tayyip Erdoğan yarın Almanya'ya gidiyor, "resmi bir ziyaret" için, Almanlar'ın deyimiyle, "Staatsbesuch", en üst düzeyde ziyaret anlamında.

Bu ziyarete Almanya'daki Türk kökenli ve bazı Alman sivil toplum örgütleri, ayrıca Alman muhalefet partileri tepki gösteriyor. Erdoğan'ı davet ettiği için Alman hükümetini eleştiriyorlar.

Örneğin, Frankfurter Rundschau gazetesinde yayımlanan bir yorum, "üst düzey herhangi bir ziyaret (Staatsbesuch) daha önce hiç bu ölçüde eleştiri konusu olmamıştı" diye yazıyor.

Neden eleştiri?

Erdoğan'a yönelik eleştiriler iki türlü.

"- İçeride Türkiye'yi demokrasiden ve laik Cumhuriyet'ten uzaklaştırmak,

- Dış politikada Hamas'ı savunmak, onu terör örgütü olarak görmemek".

Alman muhalefeti ve Alman medyasının hemen tamamı aynı gözlemde birleşiyor. Türkiye'nin ekonomik açıdan tam bir darboğaza düştüğünü, Erdoğan'ın da Doğu'da ve Batı'da para aradığını eklerken, bu ziyareti mutlaka gerçekleştirmek istediğini öne sürüyor.

Neden?.. İddia şu:

Alman medyasına ve muhalefetine göre:

"Alman hükümeti Erdoğan'ı iki nedenle davet ediyor.

İlki, Türkiye'deki Suriyeli, Afgan ya da nereli ise, göçmenlerin Türkiye'de kalması için on milyar Euro tutarında, başını Almanya ve Yunanistan'ın çektiği Avrupa Birliği  yardım paketi sunmak.

İkincisi de, Erdoğan'ın Filistin - İsrail savaşındaki politikasını eleştirmek".

Hatta, Alman Başbakanı Scholz'un "bu konudaki yanlışını Erdoğan'ın yüzüne söyleyeceğim" dediği aktarılıyor.

Almanların kötü sınavı

Filistin - İsrail savaşı.

Burada durmak gerek.

Batı bir bütün halinde bu savaşla ilgili çok kötü bir sınav verirken, Almanlar kötünün de kötüsüne imza atıyor.

İsrail'den yana çıkmayı öyle abartıyorlar ki, olay kitap fuarlarında Filistinli yazarları yasaklamaya, Filistin'i savunan bir gazeteci çıksa, onu işten atmaya, gazeteciden öte, herhangi bir otelde, lokantada çalışan birinin Filistin mitingine katılması o kişinin işinden uzaklaştırılmasına kadar varıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler'in Yahudi soykırımına girişmiş olmasından dolayı, Almanlar bugün o eziklikle İsrail'i savunarak günah çıkartıyor.

İsrail'in insanlık dışı saldırılarını, binlerce masum çocuk ve kadının öldürmesini görmezden geliyorlar.

Erdoğan'ın ziyaretinde masadaki iki konu da çetrefil, göçmenler ve savaşta farklı görüş. Savaşla ilgili olarak, iki tarafın birbirine yakınlaşması mümkün görünmüyor.

Türkiye - Almanya maçı

"Gelsin mi, gelmesin mi" tartışmaları arasında, Almanya Erdoğan'ı otoriter de bulsa, dış politikada farklı çizgiyi savunsa da, özellikle göçmelerin Türkiye'de kalmasını sağlamak adına, Erdoğan ile iyi geçinmenin doğru olacağına inanıyor.

Diğer AB ülkeleri Alman hükümetine bu yönde destek ve akıl veriyor.

Almanya iyi geçinmek istiyor ama...

Çok ilgisiz bir sorun var, maç sorunu!..

Erdoğan Berlin'e yarın (Cuma) gidiyor, cumartesi günü Berlin'de Türkiye ile Almanya arasında hazırlık maçı var.

Yine Alman medyasından aktarıyorum, iddialara göre:

Almanlar Erdoğan'ın maçı izlemesini istemiyor.

Bunun çeşitli nedenleri olabilir.

Maçın Erdoğan lehine ya da aleyhine bir gösteriye dönüşebileceği kaygısı var.

Yarın ve yarından sonra, Berlin'de Türkiye ile Almanya, onun ötesinde, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kağıtlar yeniden karılıyor olabilir.

Ne de olsa, "Staatsbesuch" ama, sıkıntılı.

Üstelik, maç!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

"Yumuşamanın" Türkçesi: Normale doğru hangi adımlarla?..

Demokrasiye yeniden dönüşün yolu açılacak mı?..

Rodrigo’nun gitar konçertosu: Sabah saat 04

Rodrigo Deniz Gezmiş’in son isteğini öğreniyor. Hemen aynı yıl, 1972’de eşiyle birlikte Türkiye’ye geliyor, İstanbul ve Ankara’da konçertosunu çalıyor, konserler veriyor. Devrimci ruhlar birbirini hiçbir zaman yalnız bırakmıyor

Uçaktakilere küpe: Pınar Türenç bombaladı, Vali özür diledi

Vali Gül: "Sayın Bakanımız oradaydı, ben oradaydım, emniyet müdürümüz oradaydı, hiç kimse 'süpürün' diye talimat vermedi. Oldu mu böyle bir şey, bilmiyorum ama, olmuşsa maksadı aşmıştır, ben sizlerden özür diliyorum. Benim kapım sizlere 7 - 24 açıktır, ne zaman isterseniz görüşebiliriz"