27 Nisan 2020

Şimdi asıl soru: O videoyu kim çekti, kim sızdırdı?

Kabak gibi sırıtan bu acemi kurguyu videoya çekip, sosyal medyaya servis eden ya da edenler acaba bazı AKP’liler olabilir mi?

Görüntüdeki "çiftçi" vurgulamayı ihmal etmiyor, "limon üreticisinin desteklenmesini Sayın Cumhurbaşkanımızdan istirham ediyoruz". Oraya mutlaka bir gönderme var, olmazsa olmaz zaten!..

Sonra senaryo işlemeye başlıyor.

Ekrem İmamoğlu Mersin’den yüz ton limon satın alıyor ve bunu İstanbul’da ihtiyacı olan halka parasız dağıtıyor.

CHP’li belediyelerin Korona günlerinde halka yardım etmesindeki başarıyı gören AKP bundan çok rahatsız. Özellikle de, İmamoğlu’nun attığı her adım AKP’yi fena rahatsız ediyor.

Senaryoya dönersek...

Mersinli yerel bir "gazetecinin" çektiği kısa filmde, "çiftçi" pozundaki adam "İmamoğlu’nun limonları yandaş üreticiden satın aldığını" söylüyor ve sonunda, "İmamoğlu’nun amacının üreticinin ürününü değerlendirmek değil, show yapmak olduğunu" öne sürüyor, çekimi yapan "gazeteci" de, "harika" diye tamamlıyor!..

Çiftçi AKP'li

Bu çekimin "kumpas" olduğu ortaya çıkıyor. İmamoğlu’nun popülaritesini düşürmeye dönük bir komplo. İmamoğlu bu salakça senaryo ile ilgili suç duyurusunda bulunuyor.

Çekimdeki "çiftçi" AKP’nin Mersin Erdemli örgütünde eskiden görevli biri imiş!.. Çekimi yapan "gazeteci" ise, tanınmayan biri.

Buraya kadar biliniyor.

Soru zaten bundan sonra başlıyor.

Bilerek yansıtılıyor

İmamoğlu’nun limonu kimlerden aldığı bir yana, kimden alırsa alır, orasını geçiniz...

"O komplo sahnelerini videoya alan kim? Ya da kimler?"

Senaryo o kadar açık oynanıyor ki, birileri o senaryoyu, komployu videoya alıyor ve sosyal medyaya servis ediyor!..

Komplo sahnelerini videoya çeken ve servis edenler kim?"

Komplo Mersin’de limon bahçeleri içinde düzenleniyor. Yüzlerce limon ağacı arasında, böyle bir komplonun kameraya aslında bahçenin tenha bir yerinde, gizli çekilmesi gerekmiyor mu? Madem tezgah, mantıklı olan gizlilik değil mi?

Hayır, öyle olmuyor. Tam tersine, senaryoda rol alan eski AKP’li yönetici ile "kameraman gazeteci" arasındaki diyaloglar kelimesi kelimesine servis edilen videoya yansıyor. Demek ki, senaryonun çekildiği kişilerin çok yakınında ve onların görüş alanı içinde bulunan birilerinden "çiftçi" pozundaki AKP’li yöneticinin de, "gazetecinin" de haberi var.

Dolayısıyla, videoya çekildiklerinden haberleri var!..

Yani, komplo videoya bilerek yansıtılıyor!...

Başka izahı yok.

Sonra da, o çekim sosyal medyaya sızdırılıyor.

Garip bir rol dağıtımı

Bir komplo düzenlenecekse, bu kadar salakça, bu kadar zekadan yoksun yapılmaz.

Üstelik, sanki binlerce limon üreticisi yokmuş gibi, "üretici rolüne çıkan kişi eski bir AKP yöneticisi, AKP binası önünde fotoğrafları filan var". Yani, "ben AKP’liyim" diye bas bas bağıran biri!..

İpe sapa gelmez senaryoyu zaten geçiniz, komploda bir AKP’linin bile bile rol alması garip değil mi?..

AKP tabanı

Şimdi soru şu:

"Kabak gibi sırıtan bu acemi kurguyu videoya çekip, sosyal medyaya servis eden ya da edenler acaba bazı AKP’liler olabilir mi?

Bu tezgah AKP tabanındaki kaynamanın sonucu olabilir mi?

Hani, troller var ya... Bir zamanların büyük büyük AKP’lilerini yerden yere vuran, en olmayacak duaya amin diyen troller...

Yine onların ya da AKP içindeki sıkıntıyı dışa vuran benzer kişilerin işi olabilir mi?"

"Acemi kurgu" diyorum ama, acaba AKP’deki sıkıntıyı duyurmak adına, profesyonelce düşünülmüş bir tezgah olabilir mi?

AKP’ye zora düşüren bilinçli bir kurgu!.. Anlaşılan AKP içten içe kaynıyor ve tabanda sıkıntı var.

Çok yaşadım, bir partide sıkıntı varsa, önce tabanda ortaya çıkıyor, kamuoyuna tabandan sızıyor, ardından tepeye yansıyor.

Örneğin, Süleyman Soylu’nun istifası ve kabul edilmeyişi, bu yansımanın bir provası olabilir mi?

* * *

Yeniden hatırlatma: Vakaaaa değiiiiiil!..

Daha önce de, yazıyorum, başkaları da yazıyor.

Artık iyice kulak tırmalıyor, artık hiç çekilmiyor...

Bazı spikerler, bazı muhabirler Koronavirüs ile ilgili haberlerde "vak’a" sözcüğünü defalarca kullanıyor. Tamam, kullansınlar da, doğru kullansınlar!..

Aziz spiker arkadaşlarım, değerli muhabir kardeşlerim, bir kez daha:

"Vakaaaa değil, vak’a...

Vakaaaa değil, vak’a...

Vakaaaa değil, vak’a..."

Geniş değil, dar telafuz ediliyor, dar!..

Ah, güzel Türkçemiz!..

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"