27 Şubat 2024

Şevki'yi tanımak, mahkeme kararlarını hatırlamak

Bu adamı tanımak açısından, hakaret ettiğinde o yıllarda mahkemeler nasıl kararlar vermiş, hatırlatmak istedim

"Bu pe...lerin oluşturduğu Türk Parlamentosundan..., Türkiye'nin başı da parlamentosu da ihanet içindedir. Bu ülke hainlerin elindedir. Bu ülke alçakların idaresindedir."

Kendini iyice kaybetmiş biri!..

1997'de söylenen bu sözler çok gürültü kopartıyor. Söyleyen kişi "Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı" ile anılıyor. Şimdi son marifetiyle yeniden sahnede.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne böyle hakaret eden kişi, hakaret ettiği Meclis'te bir ara milletvekili.

Şevki Yılmaz.

Dönemin TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, ANAP lideri Mesut Yılmaz ve 80 ANAP milletvekili o adam hakkında "Meclis'in manevi şahsiyetine alenen tahkir ve tezyifte bulunduğu" iddiasıyla dava açıyor.

Şevki Yılmaz

Özal'a hakaret 

Adam hakaret etmeden duramıyor.

Turgut Özal'ın bir törende, kafayı o törenlere özgü giyilen kıyafete takıyor:

"Şu adam kime benziyor? Özal mı, papaz mı? Şu rezalete bakın, benim ülkemin Başbakanına bakın, şu küçülmeye bakın, papaz elbisesi giyiyor".

Turgut Özal o sırada hayatta değil. Eşi Semra Özal Şevki aleyhine tazminat davası açıyor.

Mahkeme:

"Ölmüş bir kişiye yapılan tecavüzün hayatta kalanlara da saldırı, şeref ve itibara tecavüz" gerekçesiyle, Şevki'yi tazminat ödemeye mahkûm ediyor.

Hakaret ve mahkûmiyetler

Adam çeşitli nedenlerle hakarete devam ediyor.

"- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın'a,

- Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'e,

- Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan ve eşine,

"- TRT'yi kahpe ilan ediyorum", sözü ile TRT'ye,

- Bazı gazete sahiplerine" hakaretten dolayı, aleyhinde bir dizi tazminat davaları açılıyor.

İğrenç mi iğrenç

Ettiği hakaretler arasında iğrenç bir sözü Celal Doğan ve eşi ile ilgili.

Genelevi ve Celal Doğan'ı kastederek:

"Madem eşitlikten yanasın, hanımını gönder de, eşitlik sağlansın" gibi rezil, akla hayale gelmez ahlak dışı bir söz.

Şevki hakkında açılan davalarda savunmasında ya "zaman aşımı" diyor ya "ben öyle söylemedim" diyor ya "gazeteler çarpıtmış" diyor. Ama sözleri birebir TV'lerde yayınlanıyor.

Celal Doğan'a şakır şakır tazminat ödüyor.

Mahkemeler Şevki'yi bazen tazminata mahkûm ediyor, bazen farklı gerekçelerle davayı kabul etmiyor.

30 Ağustos törenleri

Şevki'nin sicili malum.

30 Ağustos zaferini de içine sindiremiyor. 30 Ağustos törenlerinde:

"O put önünde neden duruyorsunuz?.."

Hakkında mahkemeye başvuran kişi ve kurumlar var.

Köşe yazıları

Şevki'nin Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı karşısında gazeteciler elbette gereken tepkiyi gösteriyor. Pek çok yazar Şevki'nin hakkından geliyor.

Örneğin, Cumhuriyet'ten Hikmet Çetinkaya:

"- Uyanın Soytarı Sahnede,

- Bu Adam Hasta mı?.."

Çeşitli köşe yazarları:

"Küfürbaz Şevki,

- Pislik, Sansar,

- Kim bu Şevki?,

- Midem Bulanıyor,

- Yüzsüzlerin Yüzü" gibi örnekler var.

Şevki aleyhine açılan davalar olduğu gibi, köşe yazılarından dolayı gazeteci ve gazete sahiplerine onun açtığı davalar var.

Aleyhindeki davalarda genellikle tazminat öderken, onun açtığı davalar istediği gibi sonuçlanmıyor.

"Orta Çağ zihniyeti"

Kendisini eleştiren gazetecilere açtığı davalardan birinde bir mahkeme bugünlere örnek muhteşem bir gerekçe ile Şevki'nin isteğini yüzüne çarpıyor.

"Başkalarına rahatça hakaret ederken, kendisine gelen tepkileri kabullenmiyor" diye başlayan kararda:

"Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik, Atatürkçülük gibi toplumun ortak değerlerine saldıran, Ortaçağ zihniyetini yaşam tarzı haline getirmeye çalışan bir düşünceye toplumun sesi olan basının tepki göstermesi doğaldır.

(...) Gazetecilerin yazıları Şevki Yılmaz'ın konuşmalarının yanında daha kibar ve zarif kalmıştır.

Kamuoyu önüne kavgacı üslupla, saldırır şekilde beyanatlar verdiği, dolayısıyla asıl kusurlu tarafın davacının kendisi olduğu sonucuna varılmıştır.

Kendisinin üslubuyla yazılan yazıların eleştiri sınırları içinde kaldığı, davacı Şevki Yılmaz'ın tutum ve davranışlarının yazarı bu şekilde yazı yazmaya sevk ettiği ve davanın reddedilmesi gerektiğine karar verilmiştir".

Bir zamanlar var olan basın özgürlüğünden şanlı bir duruş!.. Artık bir anı!..

Geçenlerde Şevki'deki Atatürk düşmanlığı yeniden hortluyor:

"Osmanlıyı süren soysuzları lanetleniyorum" diyerek, Atatürk'e yine dil uzatıyor.

Bu adamı tanımak açısından, hakaret ettiğinde o yıllarda mahkemeler nasıl kararlar vermiş, hatırlatmak istedim.

Günümüzde Atatürk'e hakaret ettiğinde, soruşturma açan savcı var mı?..

Henüz yok!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Kobani kararı: Erdoğan Kürtlerle köprüleri attı

Erdoğan gibi politikanın her yönünü iyi bilen ve kullanan birisi, bunu nasıl göze alabiliyor?..

Bunu bile gördük: Yasa geriye işliyor!..

"Geçmişe dönük yürütülen o madde, kooperatiflerde faal ortak oldukları halde, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olanlara yeni bir alan açıyor, böylece eski kuralın içerdiği yaptırım önlenmek isteniyor"

Patronlara selam = 30 Haziran 2021'in Kopyası

"Tasarruf" adı altında, dişe dokunan hiçbir önlem olmadan, hem aynı konuları sıralıyor,  "yeni" diye yutturmaya çalışıyorlar