15 Haziran 2018

Otoriterlerin kuralı: Ben gidersem istikrar kaybolur

Demokrasiden uzak, temel hak ve özgürlükleri askıya almış, ülkelerini otoriter bir yönetimle baskı altına alan liderler...

Pekin Havaalanına yakın bir yerde yaptığı konuşmada beş kez “hanedan” diyor, dokuz kez “yatırım” diyor ancak, uzun konuşmasında “hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler ile demokrasi ve ifade özgürlüğünden” bir kez bile söz etmiyor.

Çin lideri Şi Cinping tam bir yıl önce dünyadaki liderleri Pekin’e davet ediyor.

“Yüzyılın kalkınma projesi, yeni İpek Yolu projesi” için.

İlk anda, Çin’i Avrupa ve Afrika’ya, Afrika’yı Avrupa’ya bağlayacak proje dev bir altyapı tasarımı gibi görünüyorsa da, özünde “Çin’in yöneteceği yeni dünya düzeni” için Pekin’den gelen ilk hamle.

Herkes davetli ancak, sadece şu isimler katılıyor Şi Cinping’in davetine:

Filipinler’den Duterte, Rusya’dan Putin, Macaristan’dan Victor Orban ve Türkiye’den Tayyip Erdoğan.

Batılı tek bir lider bile davete icap etmiyor. Koca dünyadan sadece dört kişi.

Dünya basını o zamandan bu zamana ve her fırsatta “Pekin’deki o toplantıda bir araya gelenler, aynı yolun yolcularıdır” diyor.

Nedir o “aynı yol”?

Demokrasiden uzak, temel hak ve özgürlükleri askıya almış, ülkelerini otoriter bir yönetimle baskı altına alan liderler.

Dünya basınının ve son olarak, Almanların haftalık dergisi Der Spiegel’in tanımıyla.

Kapak ve içerik

Geçen gün yine değiniyorum, Der Spiegel son sayısında kapakta dört liderin resmi var. Trump, Putin, Şi Cinping ve Tayyip Erdoğan.

Neden bu isimler, nedir onların ortak paydası? Dergiye göre:

“Otoriter yöneticiler, ülkelerini baskı altında tutan, liberal demokrasiyi küçükseyen, ülkelerini tek başlarına yönetmek isteyen liderler. Politikada, ekonomide, yargıda, medyada başka kimsenin söz sahibi olmasını istemeyen otokratlar”. (Der Spiegel, 12 Haziran 2018, s.14).

Daha sonra dergideki yazıyı okuyorum, çünkü ilk anda sadece kapağını görüyorum, dergi Türkiye’ye gelince, okuma fırsatı doğuyor.

İçerikte bir de Macar Başbakanı Orban’a da yer veriliyor. Yine otoriter yönetici olarak.

Adı geçen liderler, iktidara “halk için geldiklerinin” kara propagandasını yapıyor, sonrasında tüm demokratik kurumları çökertiyor.

3 milyar 300 milyon insan

Bunlar seçimle geliyor ancak, herhangi bir seçim öncesinde halkı sürekli olarak, “ben gidersem, istikrar bozulur” diye korkutuyor. İktidarlarını bu korku üzerine oturtuyor. Bu korkuyla devem ettiriyor.

Dünyada halen 3 milyar 300 milyon insan otoriter rejim altında yaşıyor.

Gerçek demokraside yaşayan insanlar dünya nüfusunun sadece yüzde 4.5’uğu, 350 milyon kişi, o da genellikle Batı Avrupa’da.

Genel bir bakış, yaşadığımız çağın “otoriter yönetimlerin çağı” olarak niteleniyor.

Askeri darbe ile değil, seçimle gelen buna karşılık baskıcı rejim kuranların çağı.

Oysa, dünya dijital devrim yaşıyor, iklim değişikliği yaşıyor, çevre en önemli etken olarak ön plana çıkıyor, hukuk devleti, refah toplumu, gelirin adil bölüşümü üzerine üretilen tezler birbirini izliyor.

Ne var ki, otoriter liderler “kendi iktidarlarını” düşünüyor. Ve bu hırs, yönettikleri ülkeleri geri bıraktırıyor.

Öyle önemli bir ideolog filan da değiller, ama “istikrar bozulur” korkusunu halkta çok iyi işliyorlar.

“Elhamdülillah”

Bütün bunların dergiden aktarıyorum.

Dergide yaklaşık on sayfa tutan bu araştırmadan Erdoğan’ın da haberi oluyor. Geçen gün bir mitinginde bunu dile getiriyor:

“Bir dergi beni de kapak yapmış, Elhamdülillah nefes aldığım sürece halka hizmete devam edeceğim”.

Erdoğan’ın danışmanları gerçekten ya okuduklarını anlamıyor ya okumadan Erdoğan’a not iletiyor ya da bile bile Erdoğan’ı aldatıyor.

Dergi, dört başı mamur bir araştırma sonucu baştan sona Erdoğan dahil, dört lidere söylemediğini bırakmıyor ama, o hala olayı çarpıtıyor ve ilgisiz yorumlarına devam ediyor.

Dergi “bu ülkelerde demokrasi ağır bir kriz yaşıyor” diye yazıyor, o hala kendine yontmakla meşgul.

En matrak anket

Dergi uluslararası bir kuruluş tarafından Rusya’da yapılan bir ankete yer veriyor. Buna göre:

Rus Halkına “Tarihte bütün zamanların en akıllı, en anlamlı lideri kim” diye, soruluyor. Ve halka sadece beş seçenek sunuluyor:

Lenin, Deli Petro, Stalin, Napolyon ve Putin.

Seçeneklere bak, hizaya gel!..

Rus Halkı akıllı.

İlk sırada Stalin’i, ikinci sırada Putin’i seçiyor.

Özgürlükler askıda olunca, anketler de askıya çıkıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"