Tokyo Büyükelçiliğimizde çalışan diplomat ve idari görevlilerimize aylıkları ödenmesi için Merkez Bankası'na her ay olduğu gibi, sıradan bir talimat veriliyor.
1977'de, kırk dört yıl önce.
Ancak...
"Merkez Bankası parayı gönderemiyor, 70 sent eksik çıkıyor, Merkez Bankası'nın kasasında para çıkışmıyor, yetmiyor."
Resmen iflas!.. Ülkenin iflası ilan edilmiyor ve fakat fiilen yaşanıyor.
Kasanın dibi görününce, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel bizim ekonomi tarihimize geçen ünlü sözünü söylüyor:
"Türkiye 70 sente muhtaç hâle gelmiştir."
Kırk dört yıl önce...
Kırk dört yıl sonra
Bugün, kırk dört yıl sonra ise...
"Türk Hazinesi tamtakır, Merkez Bankası döviz rezervleri eksi 45 milyar dolarda, zor günlerde kullanılmak üzere biriktirilen, Merkez Bankası'ndaki ihtiyat akçesi bile Hazine'ye aktarılmış ve harcanmış bulunuyor."
Onca özelleştirme... Cumhuriyet'in temel kurumları, fabrikalar, arsalar birer birer satılıyor ve bugün elde avuçta tek kuruş yok.
Bunu bizzat Tayyip Erdoğan itiraf ediyor:
"Tulumbada su bitti."
O kadar bitiyor ki, salgınla mücadelede belli kesimlere destek vermek amacıyla "halktan 10'ar lira toplama" kampanyası başlatıyor. Dünyada örneği yok!..
Geçen yıl ve bugün hâlâ pek çok ülke halkına destek amacıyla, karşılıksız, milyar dolarlar aktarırken...
Ne Türk Lirası var, ne döviz.
Bugün Türkiye yeniden "70 sente muhtaç" vaziyette.
İlk sinyal Çavuşoğlu'ndan
Hafta başında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu skandal bir açıklamaya imza atıyor:
"Tüm turizm çalışanları, otellerde, restoranlarda çalışanlar, şoförler, havaalanlarında çalışanlar, tur rehberleri de dahil, turistin görebileceği herkesi mayıs sonuna kadar aşılayacağız."
"Tulumbada su bitti" ya, dövizler de suyunu çekti ya...
Turist, ille de döviz getirecek turist!..
"Turistin görebileceği herkesi aşılamak..."
Turistin göremeyecekleri?.. Ölür mü, kalır mı, belli olmaz, başının çaresine baksın!.. Onlara aşı çok sonra. Önce turistin görebileceği insanlar, çünkü önce turist, çünkü önce döviz!..
Kırk dört yıl sonra yeniden "70 sente muhtaç" bir ülkede, Afrika kabilelerinde bile görülmeyen, kendi insanını aşağılayan ifadeler.
Çavuşoğlu tepkiler üzerine, "yanlış anlaşıldım" filan diyor ama...
Dün yayınlanan bir video skandalı bir üst perdeye, hakarete ve ayrımcılığa taşıyor.
"Keyfine bak, aşılıyım"
Ülkeye turist çekmek, acil bir iş olarak, Saray'da muhtemelen görüşülmüş ve "ne yapalım" diye konuşulmuş olmalı ki, Çavuşoğlu'nun sözlerinden belli, iki gün sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı o sözleri katmerlendiren bir video yayınlıyor.
Üzerinde "keyfine bak, ben aşılandım" diye yazan maskeyi takan insanların paylaşıldığı videoda:
"Temizlenmiş tatil köyleri ve aşılanmış personel!.. Biz buna çifte güvenlik diyoruz!.. Gelin ve TurkishRivieranın tadını gönül rahatlığı ile çıkartın."
"Gönül rahatlığı ile" milyonlarca insanımıza hakaret!.. İnsanları damgalıyorlar, ayrıma tabi tutuyorlar, "aşılananlar ve aşılanmayanlar" diye!.. "Aşılananlar" bize döviz getirecek umuduyla!..
Amerikalı gazeteciler bile, "bu sömürge zihniyetidir" diye alay ediyorlar bu maskeli video ile.
Bu kaçıncı geri çekme
Turistlere "biz aşılıyız" propagandası yerine, asıl Türkiye'nin gelen turistin "aşılı" olup olmadığını ve ancak o zaman yurda girebileceğini ilan etmesi gerekmiyor mu?..
Diğer ülkeler öyle yapıyor, çünkü onlar "ülkelerine gelecek olanların çok ötesinde, önce kendi yurttaşlarını sağlığını" düşünüyor. Önce kendi insanına saygı gösteriyor.
Bizde ise...
"Turist hepimizin sağlığından önce geliyor."
Dolar, Euro elbette gerekli, ama sen o paraları har vurup harman savururken düşüneceksin, şimdi çok geç!..
O dolarları, Euroları geçilmeyen köprülere, kullanılmayan hava alanlarına çarçur ederken düşüneceksin!..
Bu skandal video, tepkiler üzerine yayından kaldırılıyor, 24 saat bile yayında kalamıyor.
Bu kadar beceriksizlik, bu kadar düşüncesizlik, bu kadar ayrımcılık...
Ama, bu ilk değil.
Daha geçen hafta bir başka video, AKP'nin kayıp 128 milyar dolarla ilgili videosu da, yine yayından kaldırılıyor. Çünkü o da, kendileri açısından tam skandal, AKP kendi ayağına kurşun sıkan videoyu da ertesi gün geri çekiyor.
Para yoksa aşı da yok
"Türkiye uçuyor, Türkiye eski Türkiye değil, yeni Türkiye" nutukları arasında, bunlar Türkiye'yi kırk dört yıl sonra yine "70 sente muhtaç" ülke durumuna düşürüyor.
Kendi yurttaşına aşı bulamazken, elindeki aşıyı şu ülkeye, bu ülkeye göndermenin anlamı ne?..
Kime, neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?..
Aşı yok, bunu Sağlık Bakanı açıklıyor.
Neden yok?..
Çünkü, aşı bile alacak paran yok!..
O zaman da, can havliyle, kendi insanını aşağılayan, yurt dışında alay konusu edilen videolara bel bağlıyorsun.
Tam skandallar ülkesi, hemen şu son yirmi günde skandalın biri bitmeden diğeri başlıyor.
"- Kayıp 128 milyar dolar...
- Ruhsar Pekcan yolsuzluk iddiası...
- AKPnin 128 milyar videosu...
- Tescilli bir mafyacı, Sedat Peker'in iddiaları...
- Turizm Bakanlığı'nın aşı videosu..."
Her gün, ama, her gün, herhangi bir konuda, herhangi bir AKP'linin sözü...
Brezilya dizileri gibi...