"Yediiklim Yayınevi..."
En yüksek perdeden açıklamaya göre:
"Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) iptal ediliyor, çünkü geçen hafta yapılan o sınavda yer alan bazı soruların o yayınevinin soru kitapçığında yer aldığı belirleniyor."
Bu kez soru çalma yok, bu kez daha 'ince bir iş' var, sorular doğrudan gerçek sınava yansıtılıyor.
Sınavı yapan kurumun başkanı, ÖSYM'nin Başkanı görevden alınırken, aylardır etliye sütlüye karışmayan Devlet Denetleme Kurulu herkesin şaşkın bakışları arasında olaya el koyuyor.
Yediiklim Yayınevi 2003 yılında dergi çıkarmaya başlıyor. KPSS, SPK, ALES gibi çeşitli sınavlara hazırlık amacıyla soru kitapçıkları yayınlıyor. Kurum hayli yaygın, 69 ilde şubesi var.
Pek çok soru var
Son KPSS'nin iptaliyle birlikte, ortaya bazı sorular çıkıyor:
"1-Nasıl oluyor da, bir yayınevinin soru kitapçığındaki sorular gerçek bir KPSS'de yer alıyor?..
2-ÖSYM'deki bazı yetkililerle yayınevi arasında nasıl bir ilişki var?..
3-Varsa, bu ilişkinin maddi boyutu ne kadardır?..
4-Varsa, o maddi boyut kimlere kadar uzanıyor?..
5-Aynı yayınevi mademki, çeşitli sınavlarda soru kitapçıkları yayınlıyor, acaba başka sınavlarda da benzer 'ince işler' yaşanmış mı?..
6-Bunun karşılığında kimler, ne kadar kazanç sağlamış olabilir?..
7-Soruları önceden bilip, sınavı kazananlar (!) kimdir, onların bağlantıları nedir?.."
Beşinci sorunun yanıtı dün ÖSYM'den yapılan resmi açıklamada yer alıyor:
"6 - 7 ve 14 Ağustos tarihlerinde yapılması planlanan sınavlar da erteleniyor."
Ertelendiğine göre, o sınavlar için de, kuşku doğmuş bulunuyor.
192 kez değişti
Toplumda tam bir "çürüme" yaşanıyor.
Yolsuzluk iddialarının havada uçuştuğu bir dönemde...
Çürümenin en büyük göstergelerinden biri olarak, "her ihale için yeni bir yasa" çıkartılıyor.
"2002'den bu yana, AKP iktidarında Kamu İhale Yasası dünya rekoru kırıyor, tam 192 kez değişiyor, yüz doksan iki kez."
- değişiklik 13 Ekim 2020 tarihinde, 192. değişiklik 30 Nisan 2021'de.
Öyle değişiklikler ki, 'pazarlık usulü' deyip, kimseyi çağırmadan, şu şu firmaya verilen ihaleler, v.s...
Dolayısıyla...
Yok KPSS, yok şu, yok bu sınavı...
O sınavlarda ortaya çıkan usulsüzlerin hiç biri sürpriz değil.
O "mülakatlar..."
O her kuruma, her yere "bizden olanları" yerleştirme çabası...
Mesleki yeterliliğin, yeteneğin, bilginin, çalışkanlığın, kısaca "liyakatın" yerini "partizanca yaklaşımların" alması...
Bir toplum tepeden tırnağa böyle çürüyor.
KPSS bunun son örneği.
Ve oradaki "al gülüm - ver gülüm" vaziyeti artık saklanamaz boyutlara gelince, kabak gibi ortaya çıkınca, sanki demokratik bir ortamda yaşıyormuşuz gibi, her şey kuralına uygun yürütülüyor.
Nazar değmesin
Öyle kuralına ki...
Devlet Denetleme Kurulu o yayınevi ve sınav sorularıyla ilgili suç duyurusunda bulunuyor.
Aaaa!..
"Cumhuriyet Savcılığı acele harekete geçiyor, soruşturma açılıyor, soru kitapçıklarına el konuyor, v.s."
Onlarca suç karşısında seyirci kalan savcılıklar KPSS sınavında insanı şaşkınlık içinde bırakan hızla yasal işlemler başlatıyor.
Bir yandan "aman nazar değmesin" derken...
Diğer yandan, hiç alışkın olmadığımız için...
'Bu işin altında acaba ne var, yok Devlet Denetleme Kurulu, yok savcılık' diye düşünmeden edemiyor insan.
En doğal, en yasal, en olması gereken bir durumla karşılaştığımızda, 'acaba ne var' gibi, ters duygulara kapılıyoruz.
"Çürümüşlüğün" bıraktığı iz olarak.
Ve Kılıçdaroğlu...
Türkiye her gün yeni bir skandala sahne olurken, artık kimse kanıksamıyor, her şeyin mümkün olabileceği bir ortamda...
Kemal Kılıçdaroğlu kendi siyasi takvimini adım adım uyguluyor.
İktidara uyarılarla birlikte, bir yandan...
"AKP'nin mahallelerinde dolaşıyor, oradaki insanlarla tokalaşıyor..."
Bir yandan da...
"Roboski gibi, katliamın unutulmaz acısına sahne olmuş yerlerin insanlarıyla kucaklaşıyor, onların gönlünü alıyor."
"Çürümüşlük" Erdoğan'ı her geçen gün biraz daha geriye iterken...
Kılıçdaroğlu bir adım öne geçiyor.
Normal takvime göre, AKP daha sekiz, dokuz ay iktidarda.
Bu süre içinde daha ne "çürümeler" göreceğiz, kim bilir!..
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|