Bu sayıları bir kenara yazmak gerek.
Günlük vak’a sayısı:
- 30 Mart’ta 1.610. Günlük test sayısı 11.535.
- 24 Nisan’da 3.122 ki, o tarihten itibaren kırılma başlıyor.
- 13 Mayıs, önceki gün 1.639. Net bir düşüş. Günlük test sayısı 33.332.
30 Mart’tan sonra sonra hızla yükselen günlük Koronavirüs vak’a sayısı şimdi ciddi düşüş gösteriyor. Başka önemli sayılar şunlar:
- 30 Mart'ta iyileşenlerin oranı toplam vak’a içinde yüzde 1.5.
- 13 Mayıs’ta iyileşenlerin oranı toplam vak’a içinde yüzde 71.
Bunun anlamı şöyle:
Mücadelede sağlık çalışanlarının müthiş başarısı!..
İnsanı iyimserliğe götüren iki ayrı sayı daha var:
-30 Mart’ta toplam vak’a içinde tespit edilen aktif vak’a yüzde 98. Çok yüksek. Yani, toplam vak’a içinde hemen herkes hasta.
-13 Mayıs’ta ise, toplam vak’a içinde tespit edilen aktif vak’a yüzde 26’ya düşüyor.
Mücadelede sağlık ordusunun tekrar başarısını gösteren, iyimserlik aşılayan sayılar.
RO ve 30 Temmuz'a doğru
Yine de, ne kadar iyimserlik?
Kısa tanımıyla "RO" diye bir ölçü var.
"Bulaştırma katsayısı... Virüsün bulaştığı bir kişinin, virüsün bulunmadığı ortamda, bunu kaç kişiye bulaştıracağını gösteren katsayı."
CHP eski milletvekili, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer bu tanıma ve devamına dikkat çekiyor:
"Örneğin, RO değeri 2 ise, virüsü taşıyan kişinin bunu iki sağlıklı kişiye daha bulaştırdığını gösteriyor. RO, bir virüsün ne kadar bulaştığının tespitinde kullanılıyor. Salgının yaratacağı risk hesaplanıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bir virüsün ortalama bulaş katsayısı 1.4 ile 2.5 arasında değişiyor.
RO sayısı 1’in altında ise, virüsü taşıyan bir kişinin birden az kişiye bulaştırabileceği, böylece hastalığın zamanla ciddi kontrol altına alındığını anlamını taşıyor. RO 1’in üstünde ise, salgının devam ettiği anlamı çıkıyor.
Türkiye’de bu değer şu anda 1.56, yani salgın nispeten kontrol altında ama, devam ediyor."
Sağlık Bakanlığı verilerinden hareketle, yapılan hesaplar Türkiye’de RO değerininin 1’in altına inmesi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın vurguladığı tanımla:
"Yeni normale, kontrollu normal yaşama dönüş" tarihi şu anda 30 Temmuz gibi görünüyor.
Bir iyileşme varsa da, 30 Temmuz aslında kontrollu normal yaşama dönüşün uzadığını belirten, on beş gün daha ileriye atan bir tarih. Mayıs başındaki hesaplamalar, bu dönüşün 13- 15 Temmuz gibi gerçekleşebileceğini gösterirken, şimdi bu süre on beş gün daha geriye, 30 Temmuz’a sarkıyor.
AVM etkisi henüz yok
İyileşme var ancak, sürenin uzamakta olduğu bir gerçek. Üstelik:
"Bu hesaplamalarda 11 Mayıs’ta açılan AVM’lerin ve berberlerin salgını nasıl etkilemiş olduğuna ilişkin veriler henüz yok."
Bilim Kurulu üyeleri sabahtan akşama kadar, AVM’lerin açılmış olmasını şiddetle eleştiriyor, hatta bir profesör itirazını daha netleştirerek, "biz boşuna mı uğraşıyoruz" diyerek, bu yanlışı vurguluyor.
Malum, iki günde AVM’lere gidenlerin sayısı 2.5 milyonu geçiyor.
Bu insanlar AVM’lere neden gidiyor, anlamak mümkün değil.
Ah, neredesin eğitim, neredesin disiplin, neredesin bilinç ve mantık?..
Baksanıza yasağa rağmen, yasak günlerinde ortalama yirmi bin kişi sokaklara çıkıyor!.. Hepimizin kaderiyle oynuyor.
Gerek AVM’lerin ve berberlerin açılması, gerek futbol maçlarının 12 Haziran’da başlayacak olması yanlış kararlar. Hele de, futbol maçları!.. İşte, çeşitli kulüplerde ve dün son olarak Beşiktaş’ta, Başkan Ahmet Nur Çebi dahil, virüse yakalananlar var.
Belli bir iyileşme eğilimine rağmen, şimdilik 30 Temmuz, böyle giderse, gelecek hafta kim bilir kaç Ağustos?
Şüpheli oran
Sürenin 30 Temmuz'a doğru uzaması ve aynı zamanda "memleketimden manzaralar" bütün bilim insanlarında bi kuşku yaratıyor:
"RO olarak tanımlanan bulaştırma katsayısının, bu koşullarda 1.56 olması hayli zor görünüyor."
Bir hile ya da saklama ya da manipülasyondan söz etmiyorum. Medyaya yansıyan görüntüler, o kalabalıklar, o maskesiz insanlar 1.56 oranını pek doğrulamıyor. Yani bulaştırma katsayısına duyulan kuşku giderek doğrulanıyor.
İyimserlik iyi de, gerçekçilik de ayrı.