"@JZarif / ±İran govt about as democratic as that of@RT_Erdogan_both are totalitarian Islamist dictatorships."
Olduğu gibi aktarıyorum buraya. Bu bir tweet. "JZarif" dediği, İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif.
Ne diyor bu tweet?
"İran demokrasisi de Türkiye demokrasisi kadardır, Cevat Zarif ile birlikte Tayyip Erdoğan’ı İslamcı diktatör" olarak niteliyor!..
Bu tweet dört yıl önce atılıyor.
Atan kim?.. Sıkı durun:
Günümüzün Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo!..
Tweet'i attığı tarihte Cumhuriyetçi Parti’den Kongre üyesi ama, bugün Amerika’da başkandan sonra gelen en önemli koltukta oturan kişi.
Neden o tweet'i atıyor, Erdoğan’ı neden öyle niteliyor, neden İran Dışişleri Bakanı ile yan yana getiriyor, bilinmiyor.
Bilinen, tweet sahibi Mike Pompeo.
Çavuşoğlu -pompeo görüşmesi
O tarihte Pompeo’nun attığı bu tweet'i bilen var mı?.. Bilmiyorum.
Varsa, bizim Dışişleri ya da bizim Washington Büyükelçiliği'nden bir tepki var mı? Kimse hatırlamıyor!
Washington Büyükelçiliği ne işe yarıyor?
Demek istiyorum ki, "pişir pişir, ortaya karışık yap" örneğindeki Joe Biden skandalı gibi!.. Gün gelir, dört yıl önceki bu tweet de, bakmışsınız kuyudan çıkmış!..
Ve... Önceki gün...
Dominik Cumhuriyeti’ne resmi gezi yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu tweet'i atan Mike Pompeo ile Doğu Akdeniz sorununu görüşüyor!..
Görevi gereği, elbette görüşecek. Görüşmesi son derece normal ve her zaman gerekli. Burası ayrı. Ancak...
Görüşecek de, "kiminle görüştüğünü biliyor mu?.."
Görüşmeden sonra Çavuşoğlu da, Joe Biden’in "Erdoğan’ı seçimle değiştirmek gerek" sözüne gönderme yaparak:
"Kökten reddediyoruz. Haddini aşan, cahilce bir açıklamadır" diyor.
Tamam, reddet de, karşındaki adamın sözlerine ne diyorsun? Ya da o tweet'ten haberin var mı?
Devlet geleneği
Devlette bir gelenek vardır, bizden herhangi bir bakan, bir yabancı ile görüşüyorsa, bakana görüştüğü kişi ile ilgili "özel not" hazırlanıyor. Hatta, o not "istihbarat elemanlarının da katkısıyla" hazır hale getiriliyor.
Hele de, dışişleri bakanlarına o notların hazırlanması "olmazsa olmaz" koşuludur.
Görüşülen adam kimdir, ne yer, ne içer, nereden geliyor, nereye gidiyor gibi, en ince ayrıntıları içeren notlarla çıkılıyor diplomatik görüşmelere.
Bu durumda ya Dışişleri ve Washington Büyükelçiliği eskisi gibi, görevini yapmıyor ya da ülkeyi yönetenler, kendilerinden o kadar emin ki, bu gibi geleneklere dikkat etmekten uzak duruyorlar. O zaman da, pek çok gerçek gürültüye gidiyor.
AKP ile bu devlet geleneği çoktan bozuluyor.
Dünkü manşetler
"- Bay Bidon,
- Bi Dene İstersen,
- Lanet Adam,
- Düşmanlık Tescillendi,
- Sıkıysa Dene,
- Bu Millete Gücün Yetmez Küstah Adam."
Bunlar dün yandaş medyanın manşetleri. ABD Başkan adayı Joe Biden’in "Erdoğan’ı darbeyle değil, seçimle değiştirmek gerek" sözlerine tepkiler.
Dokuz ay önce söylenmiş sözler şimdi ısıtılıyor ve piyasaya sürülüyor.
Ne zaman?..
AKP - MHP ortaklığı en zor zamanlarını yaşarken...
Ne zaman?..
O zor zamanları halkın gözünden kaçırmak amacıyla, verilen demeçlere bakın:
"İstiklal mücadelesi veriyoruz...
Dışarıda bizi kıskananlar var...
Bizim başarımızı engellemek isteyen dış güçler var..."
AKP iktidarında en çok ve en sık duyduğumuz sözler.
İşsizlik tavan yapıyor, TL dolar karşısında düşme rekorları kırıyor, büyüme oranı düşüyor, geniş kitleler geçim sıkıntısından başını alamıyor, tam o sırada ülkeyi yönetenler "İstiklal mücadelesi veriyoruz" demeçlerini patlatıyor. Eh, o mücadele için bir can simidi gerek:
"Dokuz ay önceki Biden’in saçmalıkları..."
Bazı muhalifler aynı kayıkta
Sırılsıklam bir propaganda!.. Dokuz ay önceki bir söze neden o zaman tepki göstermiyorsunuz?.. Neden şimdi pişiriyorsunuz?..
Burada dikkat çeken bir başka nokta, "o propaganda tuzağına önde gelen bazı muhalefet üyelerinin de düşmesi."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun tezgahlıyor, birileri de, o propaganda kayığına biniyor!.. Çok yazık!..
Binmeyen muhalefet liderlerini ise yalakalar eleştiriyor!..
Kemal Kılıçdaroğlu haklı. AKP ülkeyi yönetmiyor, ülke yönetilmiyor, sadece "algı operasyonları" ile durumu zar zor devam ettirmeye çabalıyor.
Bu mu "kendi hikâyemiz"?
Cumhurbaşkanlığı İbrahim Kalın’ın söylemiş olduğu "biz kendi hikâyemizi yazalım" safsatası bu olsa gerek:
"Hiçbir üretim değeri olmadan, algı operasyonu için her fırsatı kullanmak... Propaganda ve propaganda ve propaganda ile kıyıda, köşede kalmış ne varsa, halkı uyutmak adına, milliyetçi söylemle o saçmalıkları pişirmek... O tuzağa düşmeyenleri de, ihanetle suçlamak!.."
Mike Pompeo örneğini ne zaman, nasıl kullanırlar bilmiyorum. Adamla defalarca görüşülüyor, Erdoğan da görüşüyor ve acaba bir tek kez "sen o tweet'le ne demek istedin, neden öyle bir tweet attın" diye sordular mı? Sorma cesaretini kendilerinde buldular mı?
Sanmıyorum... Ne de olsa, adam Amerika Dışişleri Bakanı...
Ya yarın seçimlerde Joe Biden Amerikan Başkanı seçilirse...
Komediyi siz o zaman seyredin!..