1935 Nürnberg’de Nasyonal Sosyalist Partinin (NSDAP) kongresinde Hitler:
“Yeni bir insan yetiştirmeliyiz. Çıta gibi ince, leopar gibi atik, deri gibi hassas, çelik gibi sert gençler. Günümüz dejenere adetlerine kapılmayan, maddi ve manevi açıdan Nasyonal Sosyalist ruhla eğitilen gençler”.
Bu amaca uygun olarak aynı yıl bir yasa çıkıyor.
“Hitler Gençliği” yetiştirilmek üzere.
1939’a gelindiğinde, dokuz milyon Alman genci NSDAP ilkelerine göre yetişmiş oluyor.
O gençler nur topu gibi faşistler olarak Hitler’in emrine giriyor.
SA’lara, (Sturmabteilung), yani Taaruz Bölüklerine.
Faşizmi yaymak, parti içi dayanışmayı sağlamak onların görevi. Kahverengi gömlek giydikleri için onlara “kahve renkli gömlekliler” deniyor.
Kendilerini ve ülkeyi uçuruma yuvarladıklarını anlatmak mümkün değil, mantık iflas etmiş vaziyette, tam “kör uçuş”.
At, pilot, kılıç
12 yaşında silah kullanmayı öğreniyorlar.
“Gençlik gençliği yetiştirir” parolasıyla hiç bir başka gençlik örgütüne izin verilmeyerek, 7-8 yaşından itibaren çocuklar “Hitler Gençliği” altında, SA’larda toplanıyor.
Hep birlikte silah, müzik, motor, ata binme, araba ve uçak kullanma, gemi kullanma, her türlü spor, kılıç eğitimi alıyorlar.
Ve elbette ideolojik eğitim. Hem de, en katı cinsinden, zaten ana hedef o.
SA’lar,Hitler Gençliği öyle sıkı yetişiyor ki, 16 yaşında çoğunluk “cepheye gitmek için” yanıp tutuşuyor.
Savaşın sonlarına doğru, 1944’te 16 yaşındaki çocukların yüzde 70’i cephede bulunuyor.
Aynı yıl müttefiklerin Normandiya çıkarmasında o gençler çok ağır kayıplar veriyor.
“Zafer ya da ölüm” naralarıyla ön saflarda savaşan 15 - 17 yaş arasında altmış bin çocuk çeşitli cephelerde hayatını kaybediyor.
Erich Maria Remarque “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanını bütün bu trajedi üzerine yazıyor.
Çocuklar ve gençler her siyasal rejimde, rejimin geleceği, güvencesi.
Her rejim çocuklar ve gençler üzerine titriyor.
En tipik, en örgütlü, sıkı kurallara bağlı en gelişmiş gençlik Hitler Gençliği.
Dini bütün gençlik
Ve bugün...
İmam Hatip Okulları bugün boşuna mı o kadar yaygınlaşıyor.
Kuran kursları boşuna mı ülkenin her tarafında, büyük kentlerin mahallelerinden köylere kadar iniyor.
Dizi dizi programlar, örneğin “Manevi Rehber Eşliğinde Gençlerle Sohbet” ya da “Namazda Diriliş, Gençler Her Cuma Sabahı Namazda Huzurla Buluşuyor”.
Olağanüstü ideolojik şırınga. Bunlar gibi yüzlerce program, köylerde, kentlerde.
“Dini bütün gençlik yetiştirmek” amacıyla.
Tarikatlara ait yurtlar bu ideolojik eğitimin parçalarından biri.
Nafile yönetmelik
Adana’daki yurtta çıkan yangınla ilgili yayınlar havanda su dövmekle meşgul.
“Panjurları eski, duvarları lambri, bilmem nesi eski, kapı kilidi şöyle, tavan arası böyle” gibi masallar anlatılıyor, geçiniz bunları.
Aslında yasa, yönetmelik, tüzük artık ne hal ise, hepsi var, hiç eksiği yok. İşte, ortada.
“Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği” çok açık. Buna göre:
“T.C. uyruklu gerçek kişiler ile tüzel kişiler orta ve yüksek öğrenim öğrencileri için yurt açabilirler”.
Ne demek bu?
“İlk ve orta okul düzeyinde yurt açamazlar” demek.
Oysa, Adana’da yangın çıkan yurtta hayatlarını kaybeden çocuklar 11-14 yaş arasında, 5, 6, 7, 8. sınıf öğrencileri, yani ilk ve orta okul öğrencileri. Yani:
Yönetmeliğe rağmen, Adana’da yangın çıkan yurt ilk ve orta okul çocukları için açılmış.
Bir de resmen denetleniyor
Yönetmeliğe aykırı açılıyor, üstelik Milli Eğitim Bakanlığı bu yurdu denetliyor.
Kim denetliyorsa, yurdun yönetmeliğe aykırı olduğunu bilmiyor mu? Bilmeden mi denetliyor? Yoksa, bilerek göz mü yumuyor? Öyle ise, göz yumma cesaretini nereden alıyor?
Bugün TV’lerde ilk haber, uzmanlar, bakanlar, belediye başkanları konuşuyor. Tıpkı, sekiz yıl önceki gibi.
Sekiz yıl önce Konya’da bir yurtta çıkan yangında on sekiz öğrenci hayatını kaybediyor. Bakanlar acele orada, soruşturma, kovuşturma, acıların sarılacağı nutukları, bugün tek bir tutuklu var mı, bilen yok. Soruşturma ne olmuş, bilen yok.
Ne de olsa, “yeni bir gençlik” yetişiyor.
Remarque haklı, “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”.