14 Eylül 2021

Fahrettin Bey o mitingi engellemek istediniz mi?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sabahtan akşama kadar “aman aşı olun” diye feryat ederken... Adalet ve hak arayan her türlü gösteriye yasak getiren “Tek Adam Rejimi” aşı karşıtlarının mitingine izin veriyor. 

İnsan hayatını kurtarmak için salgınla canla başla mücadele eden doktorların tek tek ismi okunuyor, okundukça, kendini bilmez, cahil cühela topluluğundan hakaret fışkırıyor:

“Yuuuuh!..”

Orta Çağ kafalı zihniyetin temsilcileri ellerindeki pankartlarda rezaleti sergiliyor:

“-Tıp Fakültesinde Temel Ders: Faşizm.

-Şarlatanlardan hesap soracağız”.

Her gün bir skandalın yaşandığı bu ülkede, yönetimin ve mantığın iflas ettiğini gösteren bir örnek daha yaşanıyor.

“Üç gün önce aşı karşıtları İstanbul’da miting düzenliyor”.

Aşı karşıtlığını ilan eden bir doktor hakkında soruşturma açılırken...

İşin uzmanı doktorlar sabahtan akşama kadar “aşı ille de aşı” uyarısında bulunurken...

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sabahtan akşama kadar “aman aşı olun” diye feryat ederken...

Hastanelerde “salgına yakalananların yüzde doksanının aşısız olduğu” ilan edilirken...

Salgınla mücadele sırasında yüzlerce sağlık çalışanı hayatını kaybederken...

Adalet ve hak arayan her türlü gösteriye yasak getiren “Tek Adam Rejimi” aşı karşıtlarının mitingine izin veriyor. 

Erdoğan ve aşı

 

Ya Tayyip Erdoğan?

14 Ocak 2021... Öğle saatleri... Yandaş TV’ler aniden canlı yayına geçiyor.

Flaş, flaş, flaş!

“Erdoğan aşı oluyor”.

Aşı olduktan sonra konuşuyor:

“Başarıyla devam eden aşı programımız dâhilinde şu ana kadar 254 bin sağlık çalışanımız ilk doz aşılarını oldu. Ben de, onlara katılarak aşılandım. Kısa süre içinde tüm vatandaşlarımızı aşılamayı hedefliyoruz”.

O hedefliyor ama aşı karşıtları da, yaptıkları mitingle kendi hedeflerine ulaşmaya çalışıyor.

Ocak ayını geçelim, aşı karıştı mitinginden iki gün önce, 9 Eylül perşembe günü Erdoğan:

“Konser, sinema ve tiyatro gibi kalabalık mekânlardaki etkinliklere katılan ve aşı olmayan kişilerden PCR testi isteyeceğiz”.

Aşı karşıtları mitingi, Erdoğan’ın vurguladığı o ‘kalabalık mekânlara’ tipik örneklerden biri.

Erdoğan’ın ilan ettiği kuralı dinleyen yok, o mitinge katılanlarda:

“PCR testi aranmıyor, sorulmuyor!..” 

TMM de kayboldu

 

Salgının başlangıcından bu yana Erdoğan her fırsatta “TMM” kuralına dikkat çekiyor, yani:

“Temizlik... Maske... Mesafe...”

O kadarki, “TMM” kısaltması, Erdoğan’ın resmi eşliğinde, buram buram siyasal propaganda ile karışık, “Türkiye’nin bütün spor sahalarına asılan pankartlarda” yer alıyor.

Mitingde o kuralı da dinleyen yok, o mitinge katılanlarda:

“Hiç kimse maske ve mesafe kuralına uymuyor”.

 

O davet ede dursun

 

Erdoğan ocak ayından bu yana, dokuz aydır her fırsatta ve yine geçen perşembe günü aynı açıklamasında:

“Vatandaşlarımı aşılarını yaptırarak, Covid - 19 ile mücadelemize güç katmaya davet ediyorum”.

O davet ede dursun, aşı karşıtları insanları aşı olmamaya davet eden mitingler düzenliyor.

“Ve bu iktidar o mitinge izin veriyor”.

Erdoğan’ın ülkeyi nasıl yönettiğine ilişkin yeni bir sayfa daha ekleniyor.

 

Suya düşenin eylem planı

 

Çok başka bir açıdan...

2 Mart 2021’de, Erdoğan sık sık yaptığı ve yine sık sık uygulamadığı “eylem planlarından” birini daha açıklıyor:

“İnsan Hakları Eylem Planı”.

Kâğıt üzerinde durduğunda, iyi görünüyor da, uygulamaya gelince... Bir kalem geçiniz!

Yandaşların şakşaklarıyla açıkladığı o planın birinci maddesi şu:

“İnsan, doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve görevi, bu hakları korumak ve geliştirmektir”.

Doğuştan itibaren, her insanın en doğal hakkı ne?

“Yaşamak”.

Erdoğan’ın planına göre:

“Yaşamak hakkını devlet, vazgeçilmez haklarıyla korumakla görevli”.

Günümüzde, salgın varken, en doğal hakkımız olan yaşamayı korumanın yollarından biri ne?

“Aşı olmak... Dolayısıyla, aşı karşıtlarına izin vermemek, hele de, onların mitingine asla!..”

Oysa, ne oluyor?

“En doğal hakkımız olan yaşamak hakkı, aşı karşıtlarının girişimiyle tehlikeye atılıyor”.

“Eylem Planı” bir kez daha suya düşüyor. 

Doktorların haklı tepkisi

 

Mitingde salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarına ve doktorlara hakaret yağdırılması üzerine, hem Türk Tabipler Birliği kurum olarak, hem de doktorlar bireysel olarak, tepkili:

“- Salgınla mücadelemi tamamen sonlandırıyorum.

- Koca Türkiye Cumhuriyeti devleti virüsle işbirliği içinde olanlara müdahalede bulunmaz, sağlıkçılarımızı düşünmezken, mücadele etmek artık bize düşmez.

- Bu mücadelede yüzlerce sağlık çalışanı bunun için mi can verdi?” (Karar Gazetesinin dünkü manşeti). 

Dış basın

 

Miting sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da, garip karşılanıyor.

Türkiye pek çok ülke tarafından “kırmızı listeye” alınmışken, dış basın İstanbul’daki mitingi şaşkınlıkla karşılıyor.

Yabancı basın “Türkiye’nin kırmızı listeye alınmış olmasının haklılığına” işaret ediyor. 

Ve Fahrettin Koca

 

Şimdi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya soralım.

“-Sayın Bakan bu miting sizi rahatsız etti mi?

-Etmedi ise:

  1. a) Bugüne kadar aşıyla ilgili söylediklerinizin hepsi çöpe mi gitmiş oluyor?
  2. b) O sözleri laf olsun diye mi, söylediniz?

-Sizi rahatsız etti ise:

  1. a) Mitingi önlemek için girişimde bulundunuz mu?
  2. b) Sağlıkçılara, sizin meslektaşlarınıza yönelik hakaretler, aynı zamanda doğrudan sizi de hedef almıyor mu?..”.

Bütün bu rahatsız olmak / olmamak sendromuyla karışık:

“Sayın Fahrettin Koca, istifa denilen kurumu iyi bilen, sizin gibi okumuş yazmış biri, sizce ne zaman istifa eder?..”

Ve eğer, bir de mitingi önlemek istemişseniz ve buna kimse kulak asmamış ise!

Ve eğer, önlemek istememişseniz!

Ah Sayın Bakan, ah!

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi