29 Aralık 2018

“Bu YSK benimdir, iyidir”

Kısaca, AKP ne istiyorsa, YSK onu “gözlerimi kaparım, görevimi yaparım” mantığı ile yerine getiriyor

- Mühürsüz oy zarflarını “geçerli” sayıyor,

- Sandık başkanlarının “devlet memuru olmasında” sakınca görmüyor,

- Güvenlik gerekçesini öne sürerek, oy sandıklarının birleştirilmesine ses çıkartmıyor,

- Anayasaya göre, Cumhurbaşkanının seçim dışında kalması gerekirken, onun seçim faaliyetlerine katılmasına, partisi adına propaganda yapmasına göz yumuyor,

- Radyo ve TV’lerin seçim döneminde “tarafsız, gerçekçi, doğruluk ilkelerine uygun, partilere ve adaylara fırsat eşitliği tanımalarına uygun yayın yapmalarına” ilişkin kendi yayınladığı bildiriyi unutuyor.

Kim?..

Yüksek Seçim Kurulu (YSK.)

Kısaca, AKP ne istiyorsa, YSK onu “gözlerimi kaparım, görevimi yaparım” mantığı ile yerine getiriyor.

Eh o zaman, AKP böyle bir Yüksek Seçim Kurulu’ndaki üyelerin görev süresini uzatmaz da, ne yapar?..

Elbette, uzatır.

Telaş ve kaygı tavan yapmış

AKP’de “seçim kaygısı” alabildiğine at koşturuyor. Seçimi kazanacağına ilişkin olağanüstü bir kaygı, olağanüstü bir güvensizlik, olağanüstü bir telaş sarmış durumda AKP’yi.

O nedenle, her çareye başvuruyor.

Doğalgazda indirim, elektrik fiyatlarında indirim, asgari ücrete yüzde 26 zam ve devamındaki diğer ekonomik kararların geniş kitleleri “tatmin etmeyeceği korkusuyla” el attığı son “önlem(!)” YSK üyeleriyle ilgili.

AKP üç gün önce Meclis Bütçe Komisyonuna “YSK üyelerinin görev sürelerine” dönük değişiklik öngören bir yasa tasarısı getiriyor.

O tasarı bir günde, hani yani bir günde komisyonda kabul ediliyor, ertesi gün, hiç zaman yitirmeden, hani yani hemen ertesi gün, demek ki, iki gün önce Meclis’e indiriliyor, bütün görüşmelerin önüne geçirilerek, şak diye kabul ediliyor.

Tam bir telaş.

Seçimi garantilemek adına, tavan yapmış bir telaş.

Sürelerle oynamak

Değişiklik şunu getiriyor:

-Görevleri 2019 Ocak ayında sona erecek YSK üyelerinin süresini 2021 yılına,

-Görevleri 2022 Ocak ayında sonra erecek YSK üyelerinin süresini 2023 yılına kadar uzatıyor.

Bu açık bir “itiraf”, YSK üyeleri adına gerçekten “üzücü” bir durum. Hukuk adına, bu ülkede hukuk artık ne kadar kaldıysa, yine de hukuk adına, üyeleri güç durumda bırakan bir adım.

AKP böyle bir uzatmaya neden ihtiyaç duyuyor?..

Bu açıkça “Bu YSK benimdir, benim olan YSK iyidir” demek anlamına gelmiyor mu?..

Daha şimdiden...

Seçime gölge düşürmüyor mu?..

Uzatma öyle ayarlanıyor ki, sadece önümüzdeki Mart ayındaki yerel seçimler değil, görevleri sona erecek olan üyelerin süresini 2023’e kadar uzatarak, 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini de “çantada keklik” hale getirmeyi amaçlıyor.

Ne anayasa, ne yasa, artık her anlamda hak getire!..

İhlallerden ihlal beğen

YSK üyelerinin görev süreleri tam seçim öncesinde değiştirmek olağanüstü bir ihlal. Açıkça:

YSK üyelerini töhmet altında bırakıyor. Ülkenin herhangi bir yerinde seçime herhangi bir itiraz halinde, YSK üyelerini “benim Yüksek Seçim Kurulum, kararı benim istediğim gibi verir” gölgesi altında bırakıyor.

Bunu dört yıl öncesinden, 2023 seçimleri için bile düşünüyor. 2019 yerel seçimlerinden başlayarak, dört yıl sonrasına uzanan bir telaşın, bir kaygının çok açık göstergesi.

Burada bir başka anayasal ihlal daha var. Anayasanın 69. maddesine göre:

“Seçim yasalarında değişiklikler bir yıl sonra yürürlüğe girer”.

Buna YSK’nın yapısı, yani üyelerin görev süreleri dahil.

Oysa, önceki gün kabul edilen değişiklikle, YSK üyelerinin görev süreleri hemen yürürlük kazanıyor.

Al sana bir anayasal ihlal daha!..

AYM varsa, hukukun kırıntısı varsa

Çok açık, Anayasa 69’a göre, süresi 2019’dan 2021’e uzatılan üyelerle ilgili değişikliğin geçersiz kılınması, yani yürürlük kazanmaması gerek.

Muhalefetin başvurusu halinde, Anayasa Mahkemesinin (AYM) bu değişikliği iptal etmesi gerek.

Eğer, AYM varsa!..

Eğer, hukukun kırıntısı kaldıysa!..

AYM’nin bu değişikliği “esastan” bozması gerek.

Çünkü, bu değişiklik açıkça ve hukuken “YSK’yı iktidara bağlamayı” amaçlayan bir adım.

Çok merak ediyorum, süreleri uzatılan YSK üyeleri şu anda ve bir kaç yıl boyunca ne hissedecek?.. Ne düşünecek?.. O koltuklarda nasıl oturacak?..

Her şeye rağmen, üyelerin konumu yine de ikinci planda. Çünkü, plan onların planı değil.

Asıl olan, AKP’nin seçimi kazanmak için her yola başvurması, ama her yola.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"