12 Ekim 2018

Biz, dünya ve fakat Irak

Irak artık emin ellerde, Amerika’nın emin ellerinde

Zabıtalar bir markete giriyor, tek tek ürünleri kontrol ederek, üzerlerindeki “fiyat etkilerini” uzun uzun inceliyor.

TV bu görüntüleri yayınlarken, ekrandaki spiker “Türkiye’de fiyatlar zabıtaların denetiminde” diye üç, dört dakikalık bir haber okuyor. Sonra yanında oturan iki ekonomi uzmanına “zabıtaların denetimi ve fiyatlar, bu ne anlama geliyor” diye soruyor.

Onlar da gülerek özetle, “Türkiye’de enflasyonla mücadele, fazla söze gerek yok” karşılığını veriyor.

Bu önceki sabah bir Amerikan TV’sinde dünyadaki ekonomi haberlerinden biri.

“Enflasyonla mücadele programını” dünya gırgıra almış durumda. Fiyatların “emirle” yüzde on indirilmesini içeren programla bağlantılı olarak.

Gereksiz kurullar

Mutlak ve kesin ve vazgeçilmez biçimde “tasarrufun” şart olduğu bir dönemde, yeni bir “harcama kapısı” daha açılıyor.

Tayyip Erdoğan kendisine bağlı olarak, dokuz yeni kurul oluşturuyor.

Eğitim, kültür, sağlık, ekonomi, güvenlik, yerel yönetimler, hukuk, dış politika, sosyal politikalar ile bilim ve teknoloji alanlarında.

Bu kurullara Erdoğan toplam 76 kişi atıyor. Yaklaşık 12 bin lira aylıkla. Kurulların devlete maliyetinin “yılda yirmi milyon lirayı” bulacağı hesaplanıyor.

Aslında bu kurulların hepsinin birer Bakanlığı zaten var. Ayrıca, genel müdürlükleri ya da örneğin TÜBİTAK gibi, bilimsel kuruluşları var. Ve onların hepsi zaten Erdoğan’a bağlı.

Ve o Bakanlıklarda ya da kuruluşlarda yeteri kadar uzman zaten var.

O zaman şimdi ayrıca bu kurullara neden ihtiyaç var?..

O Bakanlık ve kuruluşlarda ne eksik ki, şimdi ayrıca yeni bir masraf kapısı açılarak, böyle kurullar oluşturuluyor?..

Böylelikle yeni bir bürokrasi daha doğmuş oluyor. Çeşitli bakanlıklar ve genel müdürlüklerdeki bürokratlar, uzmanlar eğer yetersiz ise, onlar neden hala o görevleri işgal ediyor?..

Yeterli ise, neden bu yeni kurullar?..

Irak’ta önemli gelişme

Biz kendi içimize bu ölçüde dalmışken, hemen komşu ülkede önemli bir gelişme yaşanıyor. Ve bu gelişmeyi Ankara ne ölçüde dikkatle değerlendiriyor, emin değilim.

Irak’ta geçen hafta Behram Salih Cumhurbaşkanı seçiliyor.

Bu Kürt Sorunu açısından olağanüstü bir gelişme.

Behram Salih, tam bir yıl önce hayatını kaybeden Celal Talabani’den sonra Kürdistan Yurtseverler Birliği’ndeki (KYB) en güçlü isim.

Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’ta ilk Cumhurbaşkanı Talabani.

Geçen hafta yapılan seçimlerde Behram Salih Irak’ta KYB’nin gücünü yeniden gösteriyor. Behram Salih bir ara yerel yönetimde Başbakanlık görevinde bulunuyor. Merkezi hükümette ise, Başbakan Yardımcılığına kadar yükseliyor.

Bilgisayar ve istatistik doktorasına sahip Salih, İngiltere’de Liverpool’da okuyor. Amerika’ya en yakın isimlerin başında geliyor.

Zeki ve bilgili. Batıyı, özellikle Amerika’yı çok iyi tanıyor.

“Kuzey Irak değil, Kürdistan”

Bundan altı yıl kadar önce Türk gazetecilerle Erbil’de yaptığı bir sohbet sırasında, bir gazeteci “Kuzey Irak” diye söze başlayınca, Behram Salih o gazetecinin sorusunu yarıda kesiyor:
“Kuzey Irak değil, burası Kürdistan”.

Kuzey Irak’ta yapılan “Bağımsız Kürdistan kurulsun mu” referandumunu sonuna kadar destekliyor. Hatırlanırsa, o referandumdan “evet” çıkıyor. Ancak, Türkiye ve Amerika’nın ve AB’nin itirazları sonucu, “Bağımsız Kürdistan Devleti” askıya alınıyor.

Behram Salih’in buna tepkisi çok anlamlı:

“Kürt Baharının vakti geldi. 20. yüzyıl biz Kürtlere çok acımasızdı, Türkiye endişe duymasın. Kürtlerin haklarının tanınması için Türkiye’de demokrasinin ilerlemesine ihtiyaç var”.

PKK ile sorulara ise, net yanıtlar vermiyor.

Irak emin ellerde

Behram Salih’in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte:

Irak artık emin ellerde, Amerika’nın emin ellerinde.

Saddam’ı devirdikten sonra, Irak’ı ele geçiren Amerika, Obama döneminde askerini geri çekiyor. Ancak, şimdi siyasi olarak tam anlamıyla Irak’a yerleşiyor.

Amerika’dan bağımsız olmamak koşuluyla, Irak’ta zaman içinde her türlü siyasal gelişme beklemek mümkün. Bu gelişmeler Türkiye’nin aleyhine bile olsa, Salih’in arkasında Amerika var.

Rusyaydı, Amerikaydı, Suriyeydi derken ve kendi içine olağanüstü kapanmışken, Ankara’nın en çok dikkat etmesi yerlerden biri artık Irak.

Bir hatırlatma olmak üzere.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"