16 Ocak 2019

Ben demiyorum, el oğlu diyor: “Kararan gökyüzü”

Altında bu iktidar hâlâ nasıl bu kadar oy alıyor, bunun ne ekonomi ile ne siyaset bilimiyle, ne sosyal hayatla en küçük bir ilgisi var, anlamak mümkün değil

29 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazete. “Kamu İhale Kurumu” yeni bir ihale yönetmeliği yayınlıyor, “hizmet alımlarında” geçerli olacak bir yönetmelik değişikliği. Buna göre:

“Kamu kuruluşlarının ihalelerinde yabancı para birimi tekliflerine son verilmiştir... Teklifler sadece Türk Lirası üzerinden olacaktır... Sözleşme ödemelerinde sadece Türk Lirası kullanılacaktır.”

Bu yönetmeliğe göre, kamu kuruluşları artık dolar ya da Avro ile ihale teklifi ne çıkmayacak.

29 Kasım 2016 tarihinden itibaren...

Ancak...

4 Aralık 2018... Sağlık Bakanlığı Kilis’te bir hastane için tıbbi ekipman ihalesine çıkıyor. Çankaya’da gerçekleşen sözleşmede ihale bedeli 47 milyon 343 bin Avro.

Nerede kaldı o yönetmelik?.. Neden hâlâ Avro?..

Ya da bir başka örnek...

12 Aralık 2018... Türkiye Elektrik İletişim A.Ş. Genel Müdürlüğü ihaleye çıkıyor, ihale bedeli 5 milyon 763 bin dolar.

Nerede kaldı o yönetmelik?.. Neden hala dolar?..

Kimsenin kimseden haberi olmayan bir yönetim...

Bu bilgileri paylaşan İyi Parti Genel Başkanı Yardımcısı Aytun Çıray Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a “bu nasıl iş” diye soruyor, cevap henüz yok.

İçerde yüzde 4, dışarda yüzde 7

Sadece ihalelerde mi?..

Doların TL karşısında acayip fırlamasından sonra “devlet sözleşmelerde dövizden vazgeçiyor, ey benim vatandaşım, sizler de vazgeçin, sözleşmeleri sadece Türk lirası üzerinden yapın” nutukları arka arkaya...

İşte, örnekleri yukarıda...

Kaldı ki...

Bu sözlerin mürekkebi kurumadan, yastık altındaki paraları çekmek amacıyla yurt içinde yüzde 4 faizli dolar tahvili çıkartıyor Hazine.

Dolarda yüzde 4, yüksek bir faiz...

“Hani bundan vazgeçilmişti, bu nasıl olur” demeye kalmadan, Hazine bu kez Londra ve New York borsalarında tahvil satıyor, yüzde 7.7 faizle!...

Yüzde 7.7...

İnanılmaz yüksek bir oran...

Bu faizi kime ödeyecek?..  Hani, o çok diline doladığı “faiz lobisine”...

Kim ödeyecek?..

Kim olacak, sen, ben, biz...

Bunun adı, “ekonomi yönetimi”!..

Krizin son rakamları

Bu tutarsızlıklar bir yana, “ekonomik krizin” göstergelerine her gün bir yenisi ekleniyor.

Önceki gün sanayi üretim rakamları açıklanıyor.

Sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 6.5 geriliyor.

Bu gerileme imalat sanayiinde yüzde 7.1’e kadar yükseliyor.

Yüzde 6.5 gerileme, 2008’den bu yana, yani on yılın ardından en sert daralmaya işaret ediyor.

Dün de, işsizlik oranları açıklanıyor.

Geçen yılın aynı dönemine göre, işsizler ordusuna 501 bin kişi daha ekleniyor, işsizlik oranı yüzde 11.6’ya yükseliyor.

Her zaman vurgulandığı gibi, genelin ötesinde, daha büyük tehlike genç işsiz sayısının artması. 15 - 24 yaş arasındaki genç işsizlerin oranı üç puan daha artarak, yüzde 22.3’e yükseliyor.

Piyasaya yansıması ayrı...

Yine dünkü verilere göre, perakende satışlarda yüzde 6 azalma var. Hani, esnafa, herhangi bir dükkana sorarsınız ya, “işler nasıl” diye, onlar da yüzlerini ekşitir, işte bu yüzde 6’lık daralma, “işler kesat” anlamına geliyor.

Millet bahçesi

Ağustos ve eylüldeki tırmanan krizin ardından, yine o nutuklarda bol bol söylendiği gibi, “tasarruf yapılacak”, yani devlet tasarruf yapacak.

Bu arada bir “millet bahçesi” lafı çıkıyor. Bedava çay, kek, v.s.

Geçen hafta Meclis KİT Komisyonunda CHP İzmir milletvekili Atila Sertel TOKİ Başkanına soruyor, TOKİ, çünkü millet bahçelerini TOKİ yapıyor. TOKİ Başkanının Sertel’e verdiği yanıt şu:

“81 ilde millet bahçesi yapılacak, toplam maliyet 4 milyar lira dolayında. İlk etapta 25 millet bahçesi için ihaleye çıkıyoruz, bedeli bir milyon 200 bin lira.”

Bunun anlamı şu:

-Bir millet bahçesinin maliyeti 48 milyon lira dolayında.

-Ve bunun parası “milletin cebinden” çıkıyor.

Yani, “bedava kek, çay” hikâye. Parasını yine şakır şakır sen, ben, biz ödüyoruz.

Ayrıca, bu “bahçeleri” bakalım kimler yapacak!..

Dünya Bankası Raporu

2019’a girerken, Dünya Bankası bir rapor yayınlıyor, “Küresel Ekonomik Beklentiler” başlığı altında.

Orada Türkiye’ye ilişkin bir bölüm var. Başlığı hiç parlak değil:

“Kararan Gökyüzü”.

Türkiye başlığı böyle!..

Daha tek bir satırın okumadan, el oğlunun, elin ekonomi uzmanlarının Türkiye’ye dönük beklentileri ve teşhisleri bu yönde. Onlara göre:

2019’da Türkiye’nin büyüme tahmini 1.6.

Çok düşük bir tahmin.

Geçen gün CHP sözcüsü, Hazine eski Müsteşarı Faik Öztrak rapora dikkat çekiyor ve özellikle Dünya Bankasının “borçlanma uyarısını” vurguluyor:

“Şirketlerin ve ailelerin borçlarını azaltmazsanız, ekonomi çakılabilir.”

“Kararan gökyüzü” altında bu iktidar hâlâ nasıl bu kadar oy alıyor, bunun ne ekonomi ile ne siyaset bilimiyle, ne sosyal hayatla en küçük bir ilgisi var, anlamak mümkün değil.

Sadece “dini eğilimler” mi?..

Yoksa, “seçmen listelerinde ve oy sandıklarında” çevrildiği öne sürülen oyunlar mı?..

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi