Sadece ve sadece gazeteci olan, hele de bu dönemde kalemini satmayan gazetecilerden Barış Terkoğlu bir yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu eleştiriyor.
Soylu aynı gün sektirmiyor:
"Berduş... Kimlerle iş tuttuğunuz da belli, kime uşaklık yaptığınız da..."
Kırk yılı aşkın süredir benim bildiğim, bir gazeteci bir bakanı eleştiriyorsa ve bakan o eleştiriyi yerinde bulmuyorsa, "gazeteciyi arıyor, yazının doğru olmadığın anlatıyor, yazar da ertesi gün o açıklamayı aynen yayınlıyor".
Hepsi bu!.. Hele hakaret filan!.. Yok öyle şey.
Bir içişleri bakanı ya da herhangi bir bakan ve hatta başbakanlar altmış, yetmiş yıldır hep aynı yöntemi izliyor. Saygı çerçevesinde.
TİP'li Barış Atay
"Nitelikli cinsel saldırı" iddialarını taşıyan bir olayla ilgili olarak, Hatay bağımsız milletvekili, aynı zamanda Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunuyor, Soylu'yu eleştiriyor, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile karşı karşıya geliyor.
Soylu yine sosyal medya hesabı üzerinden Atay'a hakaret ediyor, "dikkat yakalanma" diyor.
Bu tepkinin üzerinden kısa süre geçtikten sonra Barış Atay saldırıya uğruyor.
Kırk yılı aşkın süredir benim bildiğim, bir milletvekili bir bakanı eleştiriyorsa ve Bakan o eleştiriyi yerinde bulmuyorsa, "o milletvekilini arıyor, söylenenin doğru olmadığın anlatıyor", ya da milletvekiline Meclis kürsüsünden yanıt veriyor.
Hepsi bu!.. Hele hakaret filan!.. Yok öyle bir şey.
Bir İçişleri Bakanı ya da herhangi bir bakan ve hatta başbakanlar altmış, yetmiş yıldır hep aynı yöntemi izliyor. Saygı çerçevesinde.
AYM Başkanı
Üç gün önce Anayasa Mahkemesi (AYM) bir karar veriyor.
"Şehirler arası yollarda gösteri yürüyüşünü yasaklayan yasayı iptal ediyor."
Karar AYM Genel Kurulu'ndaki oylamada 8 - 8 iken, AYM Başkanı Zühtü Aslan'ın iptal yönünde kullandığı oy yasanın iptaline yol açıyor.
Devrede yine İçişleri Bakanı Soylu var, karara isyan ediyor:
"Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Hadi git gel, özgürüz ya, her şey güvenlik altında. Niye polis koruması alıyorsun?.. Neden eskortla dolaşıyorsunuz?.. Ben varım, sen var mısın Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı?.. Ben varım. Tek başıma arabamla gitmeye ben varım, sen var mısın?.. Bu ülke büyük bir mücadele içinden geçiyor, bizi zorluk içinde bırakmayın ne olursunuz."
Bu bir İçişleri Bakanının Anayasa Mahkemesi Başkanı'na hitabı!..
AYM Başkanı eğer işine "bisikletle gitmek" isterse, onu korumak tam da İçişleri Bakanı'nın görevi!.. "Haydi, git de görelim" demek asla değil!..
Kırk yılı aşkın süredir benim bildiğim, bir Bakan AYM'den çıkan bir kararı yerinde bulmuyorsa, "AYM Başkanı'nı arıyor, gerekçesini soruyor". Belki daha sonra bir çözüm bulunuyor. Ya da karar öyle kalıyor.
Hepsi bu!.. Hele, AYM Başkanı'na bu tür sataşma filan!.. Yok, öyle bir şey.
Bir içişleri bakanı ya da herhangi bir bakan ve hatta başbakanlar altmış, yetmiş hep aynı yöntemi izliyor. Saygı çerçevesinde.
Berberoğlu kararı
Anayasa Mahkemesi önceki gün CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu ile ilgili iki karar veriyor:
"- Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile,
- Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini oy birliği ile karara bağlıyor."
Şimdi ne olacak?.. Ne olacağını Berberoğlu'nun avukatı anlatıyor:
"Berberoğlu'nun milletvekili sıfatını yitirmesi Meclis'te, Meclis Başkanı'nın idari bir tasarrufudur. Prosedürü sonuçlandırıcı bir işlem yaptı. Kararı okudu ama, o karar şu an artık yok. Yine Meclis Başkanına düşüyor iş. Meclis Başkanı'nın hak ihlalini ortadan kaldırması için okuduğu kararı bütün doğurduğu hüküm ve sonuçlarıyla geri alması gerek. Bunu Meclis kürsüsünden telafuz etmesi gerek. Berberoğlu'nun bıraktığı yerden, milletvekilliğine devam etmesi gerek. O karar yok ama, sen yine vekil olma, denemez.
Yüz bin oy almış bir kişinin milletvekilliğini mahkeme kararına dayanarak düşürdünüz. Anayasa Mahkemesi o mahkeme kararını ortadan kaldırdı. O mahkeme kararı yok ama, siz yine milletvekili olma mı, diyeceksiniz."
Bütünüyle hukuki ve mantıklı bir açıklama.
Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un on beş gün sonra Meclis açıldığında, ilk oturumda AYM kararına gönderme yaparak, Berberoğlu'nun milletvekilliğinin sürdüğünü belirtmesi gerek.
Bu Şentop'un hukuki ve vicdani görevi.
Zühtü Aslan'ın Soylu'ya cevabı
Anayasa Mahkemesi'nin "oy birliği" ile verdiği kararın AKP'yi ve Süleyman Soylu'yu mutlu ettiğini hiç sanmıyorum.
Soylu bu karara da itiraz eder mi?.. Sanmıyorum. Bu artık onun işi değil.
Belki birileri kalkar, "eyyy Anayasa Mahkemesi" diye nutuklar patlatır mı?.. Patlatırsa, şaşmam. Malum, işlerine gelmeyen kararlarda ki, o kararlar nereden gelirse gelsin, bu tür nutuklar eksik değil.
Bunların ötesinde, AYM'nin bu kararında "ince ve mutlaka hukuki bir tepki" var.
Bakan Soylu AYM Başkanı Zühtü Aslan'a "işe bisikletle git gel bakalım" diyor ya...
Berberoğlu kararı oy birliği ile alındığından dolayı, Başkan Zühtü Aslan ve Anayasa Mahkemesi toplu olarak:
"Ben işe bisikletle gidiyorum" diyor!..
Bütünüyle hukuki bir karar, aynı zamanda bugünlerde simgesel bir anlam taşıyor.