Yaklaşık bir aydan fazla, Ankara’da Enerji Bakanlığı koridorlarında, Sarayın damadı Berat Albayrak’ın Başbakanlığı konuşuluyor.
* * *
Tayyip Erdoğan - Ahmet Davutoğlu görüşmesinin başlamasından üç, dört saat önce, iki gün evvel, Anadolu’nun bir kaç yerinden telefon alıyorum, kuzeyden, batıbdan ve orta anadoludaki dostlarımdan. Hepsi aynı soruyu yöneltiyor:
“Davutoğlu bugün istifa edecekmiş, doğru mu bu?”
Ankara’nın siyasi kulisleri sanki Anadolu’ya taşınıyor, anadolu Ankara’nın siyasi nabzını müthiş doğru tutuyor. Anadolunun herhangi bir yerinde yaşayan insanlar her şeyin farkında.
Erdoğan ile Davutoğlu arasında sık sık yaşanan kırılmaları insanlar günü gününe izliyor ve sonucu yüzde yüz tahmin ediyor. İkisi arasındaki anlaşmazlık doğal olarak, Davutoğlu’nun sahneden çekilmesiyle sonuçlanıyor.
Davutoğlu basın toplantısında bunu çok açık dile getiriyor:
“Ayrılmak benim tercihim değildi, zarurettir.”
“Kimseyle pazarlık yapmadım.”
Hafifleyen özgül ağırlık
Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki anlaşmazlık bir kaç temel noktaya dayanıyor.
- Adı yolsuzluğa karışan dört bakanın yargılanması gerektiğini savunan Davutoğlu’na karşı, Erdoğan konuyu kapatıyor.
- 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin oy kaybını, Davutoğlu Erdoğan’ın meydanlara çıkmasına bağlıyor, sonra kendisine rica ediliyor, Erdoğan 1 Kasım seçimlerine giderken, meydanlarda fazla görünmüyor. Ama, bunu da bir yere yazıyor.
- 1 Kasım seçimlerinde AKP yüzde 49.5 oy aldığında, Davutoğlu bunu yurt içinde ve dışında kendi başarısı olarak sunuyor. Yurtdışında yabancılarla pek çok görüşmesinde, “benim arkamda yüzde 49,5 oy var” sözü Sarayda fena yankılanıyor.
- Seçimden sonra hükümeti istediği gibi kuramıyor, topal bir Başbakanlık.
- Partisinin yönetimini istediği gibi belirleyemiyor, topal bir Genel Başkanlık.
- İfade özgürlüğü çerçevesinde kim açıklama yaparsa, o tutuklanıyor, örneğin akademisyenler. Davutoğlu karşı çıkıyor, Erdoğan tutuklamaları onaylıyor.
- Bürokratik atamaları Erdoğan’ın onayından geçiremiyor.
Her ne kadar dün “emanetçi olmadım” dese de, istemeye istemeye Erdoğan’ın söylediklerinin dışına çıkamıyor.
Tam tersine, “emanetçi” oluyor ve fakat bunu giderek içine sindiremez hale geliyor. Her söylediğine taş konulan bir Başbakan. Kendi istediğini yapamayan bir genel başkan.
Hızla hafifleyen bir özgül ağırlık.
Fiilen rejim değişikliği
Bunlara rağmen, Davutoğlu kendine çok inanıyor.
Dün kendi yirmi aylık Başbakanlığı, hatta ondan önce Dışişleri Bakanlığı döneminin muhasebesini çıkartırken, baştan sona kendisini aklıyor, başarılı buluyor.
Buna rağmen, neden ayrılıyor? “Yol arkadaşlarım beni terk etti.” Bana kazık atıldı, demeye getiriyor. Yol arkadaşlarının arkasındaki güç ne? Saray.
Davutoğlu’nun görevde bulunduğu yirmi ay ve ayrılma sürecinde yaşananlar, Türkiye siyaseti açısından zaten var olan durumu iyice netleştiriyor:
- Partili Cumhurbaşkanı olağan hale geliyor.
- Fiili Başkanlık olağan hale geliyor.
- Anayasanın tarafsızlık ilkeleri faso fiso, olağan hale geliyor.
Bunlar alt alta yazıldığında, ortaya çıkan tablo, “fiilen bir rejim değişikliğini” gösteriyor.
ANAP ve DYD'den farklı
Geçmişte kendi genel başkanını cumhurbaşkanlığına taşıyan iki hareket var. ANAP Turgut Özal’ı, DYP Süleyman Demirel’i Cumhurbaşkanlığına taşıyor.
Her iki parti de, liderleri yukarıya çıktıktan sonra, önce sürünüyor, sonra siyaset sahnesinden siliniyor.
AKP’de Erdoğan benzer bir silinmeye engel olmak üzere, bütün yetkileri fiilen kendinde toplamaya başlıyor. Zaten Davutoğlu ile “iki başlılık” tartışmasının kaynağı bu.
Davutoğlu deneyini yaşayan Erdoğan kendisini ve partisini ayakta tutmak için şimdi yeni bir seçim yapacak. Yeni bir Genel Başkan seçecek, o kişi Başbakan olacak.
Peki bu kim?
Favorim Berat Albayrak
Yirmi aylık deneyden sonra, Erdoğan kendisine noktası, virgülüne kadar “buyrun efendim, emredin efendim, isabet buyurdunuz efendim, huzurunuzdayım efendim” diyecek, birini getirmek istiyor.
Yani, “Lebbeyk” diyecek biri.
Lebbeyk Arapça bir sözcük, İslamda yeri var. Hac yapacak biri ihrama girince, Allah’a “emrine amadeyim” diye dua ediyor. Buna “lebbeyk” deniyor.
Emre amadeye en uygun isim, adı geçen adaylar arasında Erdoğan’ın damadı, şu anda Enerji Bakanı Berat Albayrak.
Benimki, Erdoğan’ın doğası, siyasi ihtirasları ve son yirmi aylık deneyimi karşısında bir tahmin.
Albayrak, ne de olsa damat, Erdoğan’ın çok rahat edeceği, sözünü iki etmeyeceği, Saray’dan ülkeyi istediği gibi yöneteceği bir isim. Ancak, ciddi handikapları var.
Dış politikada, terörle mücadelede, siyasi manevralarda, halkta karşılık bulmakta zayıf kalma ihtimali çok güçlü. Türkiye’nin bugünkü ağır sorunları karşısında çok deneysiz.
Ama, “lebbeyk.”
İngiltere’de sezon başında Leicester City’nin şampiyon olacağına kimse inanmıyor, bahisler o şampiyonluk için bire beş bin veriyor, şampiyonluk o kadar uzak ihtimal, ama şampiyon oluyor.
Benim tahminim de böyle bir şey. Zayıf bir aday, ne gam, arkasında kapı gibi Erdoğan var.
Zayıf bir aday, Türkiye gibi bin türlü sorunla boğuşan bir ülkeye yetmesi imkansız, ne gam, tecrübeli teknik kadro ve bol danışmanlarla takviye edilir.
Erdoğan için de, iyi bir fırsat. Davutoğlu’nu seçiyor, “iki başlılıkla olmuyor” diyerek, onu gönderiyor. Albayrak’ı seçerse, “böyle de olmuyor, Başkanlık şart” diyecek.
Albayrak tahminime dayanak olan bir kulis bilgisi var.
Yaklaşık bir aydan fazla, Ankara’da Enerji Bakanlığı koridorlarında Berat Albayrak’ın Başbakanlığı konuşuluyor.
Elbet yanılabilirim, bu benim tahminim.
Damattan daha iyi “lebbeyk” diyecek biri yok. Ne de olsa, “lebbeyk.”