“Amedspor sahasında sıkıyönetim ilan edin daha iyi, kalesi kamulaştırılsın, hakemlere de tembih etmeyi unutmayın.”
Amedspor - Bursaspor maçı devam ederken, bu alaycı tweeti bir başka alaycı tweet izliyor:
“Kaleci hendek kazanlardanmış.”
Tweetlerde alay devam ediyor:
“Amedspor’un golünü atan futbolcu PKK’lı imiş.”
Bir başkası:
“Maçı anlatan spiker, Amedsporlu oyuncuları tutuklatmak için polis çağıracakmış.”
Amedspor - Bursaspor maçını anlatan spiker Amedspor’dan sürekli “onlar” diye söz edince, sosyal medya bu alaylarla çalkalanıyor.
Amedspor Türkiye Ziraat Kupası çeyrek finalinde Fenerbahçe ile eşleşince, asıl çalkalanma o zaman başlıyor, resmi rezalete dönüşüyor.
Fenerbahçe ile ilk maç Diyarbakır’da. Derhal düğmeye basılıyor.
Ceza yağdı
Önceki gün eşleşmenin belli olmasıyla birlikte, altı saat içinde:
-Amedspor kulüp binası polis tarafından basılıyor.
-Amedspor’a seyircisiz maç oynama cezası veriliyor.
-Seyircisiz maç Urfa’ya alınıyor.
-En önemli oyuncularından Deniz Naki Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna sevk ediliyor, muhtemelen ceza verilecek ve Fenerbahçe maçında oynaması engellenecek.
Bu cezalar sadece Futbol Federasyonunun kasti tavrı değil, hükümet ile ortak harekatını gösteriyor.
Arkasında siyasi irade var.
Fenerbahçe’ye kıyak çekmek de cabası.
Neden baskın?
Amedspor önce Başakşehir ile 2-2 berabere kalarak, ilk on altı takım arasına girip, ardından Bursaspor’u 2-1 yenerek çeyrek finale kalınca, sosyal medyada garip Tweetler birbirini izliyor.
Amedspor’a ait olduğu öne sürülen tahrik edici sloganlar birbirini izliyor. Amedspor hemen açıklama yaparak, kendi tweet adresini yayınlıyor, “bunun dışındaki tweetler bize ait değildir” diyor ama, nafile. Mahkeme kulüp binasının aranmasına karar veriyor.
Eşleşmeye kadar arama yok, ne zamanki Fenerbahçe ile eşleşiyor, kulüp binası ardından polis tarafından aranıyor.
Neden seyircisiz?
Diyarbakır’da oynanan maçta seyircilerin “ideolojik slogan attıkları” gerekçesiyle, eşleşmenin yine hemen arkasından Amedspor’a “seyircisiz oynama” cezası veriliyor.
Atılan sloganlar şöyle:
“Barikat burada dimdik ayakta / Her yer Sur, her yer direniş / Her yer Cizre, her yer direniş / Çocuklar ölmesin, maça da gelsin.”
Bu sloganların ardından sosyal medyada linç kampanyası başlıyor.
Taraftarlarına da örgüt üyeliği soruşturması açılıyor.
Seyircisiz oynama cezası yetmiyor, Fenerbahçe maçı Urfa’ya alınıyor.
Neden ceza kurulu?
Futbolculardan Deniz Naki’nin ceza kuruluna sevki ise, tam siyasi.
Naki çıktığı bir TV programında “ideolojik propaganda yapmakla” suçlanıyor. Eğer öyle bir suç varsa, bunun cezası herhalde ona bir ya da birkaç maç ceza vermek değil, hukuk yollarına başvurmak olsa gerek.
Hayır öyle değil, en değerli oyuncuya maç cezası vererek, hem hepsine gözdağı, hem de Fenerbahçe’nin şansını arttırmak.
Bir taşla iki kuş.
Maksadınız Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak ise. O ayrı. Ne biçim masa başı oyunları bunlar. Futbol bu mu, bu mu spor, ayıp be, yuh be.
Hep engel
Aslında engeller ilk değil.
Amedspor sosyal medyada sık sık linç ediliyor, taraftarlarına hakaret ediliyor.
Yetmiyor, Bursaspor maçında olduğu gibi, deplasmanlarda zaman zaman “güvenlik gerekçesiyle taraftarları stada alınmıyor.”
Son olarak Bursaspor maçında en fazla yüze yakın taraftar gelmiş, Bursa Valisinin kararıyla stada alınmıyor.
Yetmiyor, kulüp başkanı “Federasyon bize fahiş para cezaları kesiyor” diye yakınıyor.
Kısa tarihçe
Kulüp 1972’de “Turan gazozları” sahibi tarafından “Melik Ahmet Turanspor” adıyla kuruluyor, renkleri kırmızı beyaz.
1990’da Diyarbakır Belediyesi kulübü satın alıyor, renkleri yeşil beyaz, adı da “Diyarbakır Belediyespor” olarak değişiyor.
1999’da belediye DİSK ile anlaşıyor, takımın adı bu sponsorluk üzerinden artık “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKispor”.
2011’de DİSK ayrılıyor, DİSK kulübün adından çıkıyor, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor” oluyor, bir yıl sonra renkleri de yeşil-kırmızıya dönüyor.
2014 Ekim ayında adı bir kez daha değişiyor, yeşil, kırmızı, beyaz renklerle, sahalarda artık “Amedspor” top koşturuyor.
Şu anda üçüncü lig kırmızı gurupta, yedinci durumda. Ama, kupada çeyrek finale kadar yükseliyor.
Terörün artmasıyla birlikte, Amedspor’un da başı dertten kurtulmuyor. Oyunculara cezalar, kulübe para cezaları, saha kapatmalar, taraftarlara soruşturmalar.
İş çığırından çıkmış vaziyette, futbol filan hak getire. Futbol adı altında Amedspor’a her türlü siyasi baskı mevcut.
Buna rağmen, kulübün basketbol, voleybol, kadın takımları ve hatta engelliler takımı bile var.
Oysa Diyarbakırspor
Bugün yaşadığımız tersliklere bakınca, ister istemez 80’lere, 90’lara dönüyorum.
O tarihte Diyarbakırspor var. Terörün yine azgınlaştığı bir dönem, Güneydoğu’dan her gün çatışma haberleri geliyor.
Şimdi birebir bildiğim, tanık olduğum kararlar dizisi. Üzerinde düşünülerek alınmış siyasal kararlar.
Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakanlar Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Genelkurmay Başkanları, Spor Bakanı Fikret Ünlü, OHAL Valisi Ünal Erkan’ın çabaları ve çok net tavırları var:
Bölge halkını kazanmak için Diyarbakırspor’u desteklemek.
Mali katkıyla, iyi oyuncularla ve asıl bir devlet politikası olarak Diyarbakırspor’u yüceltmek.
Oradaki halkın gönlünü sporla hoş tutmak.
Terörü sadece silahla ve siyasal ve ekonomik kararlarla değil, futbolla, sporla törpülemek.
Dönemin iktidarları Diyarbakırspor’a ve futbol açısından Diyarbakır’a gözleri gibi bakıyor.
1999-2000 sezonunda Türkiye Kupası finali Galatasaray ile Antalya arasında. Galatasaray’ın 5-3’lük skorla şampiyon olduğu o final maçı Diyarbakır’da oynanıyor. Maça Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Spor Bakanı Fikret Ünlü de gidiyor.
Diyarbakırspor 1981-82, 85-86, 2000-2001 ve 2008-2009 yıllarında birinci ligde oynuyor. Düşüyor, yeniden birinci lige çıkıyor.
Son düşüşten sonra bir daha toparlanamıyor, üçüncü lige kadar düşüyor, 2013’te de maddi sıkıntılarını aşamıyor ve kapanıyor.
Ceza Diyarbakır'a
Diyarbakırlıların gönlünde şimdi varsa yoksa Amedspor.
Ve AKP Hükümeti emrindeki Futbol Federasyonu ile birlikte Amedspor’u iğdiş etmek için elinden gelini yapıyor. Üstelik, tam da terörün yeniden olağanüstü tırmandığı bir dönemde.
Bir örnek verdiğim geçmiş dönemin siyasal kararlarına bakın, bir de bugünkülere. Biri yüceltiyor, biri gözünü oymakla meşgul.
Amedspor’a ceza yağdırarak, aslında Diyarbakırlıları kırdığının, cezayı Diyarbakır’a verdiğinin farkında bile değil bu iktidar.
Bu arada, perde gerisinden Fenerbahçe’ye koltuk çıkmak da, işin öteki faslı.
Amedspor bu akılsız ceza dizisini uluslararası arenaya taşıyabilir, örneğin FİFA’ya kadar götürebilir.
Ya Diyarbakırlının kırılan kalbi?