"- Şahsi hırslar...
- Kuyruklu yalanlar...
- Dayatmayla karşılaştık...
- Linç edildik...
- Noter masası."
Sanırsınız ki, bu suçlamaları iktidar sahipleri muhalefet liderlerine söylüyor.
1946'da Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesinden bu yana görmediğimiz "bir siyasi intihara" tanık oluyoruz.
"Yüzyılın felaketinden sonra, tarihe geçecek, yüzyılın intiharı, yüzyılın çarkı" niteliğindeki, bu suçlamalara imza atan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.
Ağır suçlamalar ve eski MHP alışkanlıklarının depreştiği bir üslup ve söylemle, Akşener Altılı Masa'yı deviriyor.
Hepsi yalanmış
Altı muhalefet partisini bir araya getiren Altılı Masa 22 Şubat 2022 günü kuruluyor.
Bir yıldır, o masanın ikinci büyük partisinin lideri olarak Meral Akşener sayısız kez:
"Masa dağılmaz... Bizim Cumhurbaşkanı adayımız bu masadan çıkacak... Bu ucube rejimi Altılı Masa değiştirecek..."
Buna benzer sayısız vaatler, iktidara acımasız eleştiriler, ağzını her açtığında en ağır sözlerle iktidara hücum etmeler...
"Hepsinin yalan ve sahte olduğunu dün gösteriyor, masayı deviriyor."
Hem de, büyük bir hırs ve neredeyse intikam duygularıyla dolu bir üslupla.
Attığı imzaları unuttu
Altılı Masa bir yılda on iki toplantı yapıyor.
Her toplantıdan sonra Akşener'in açıklamaları Altılı Masa'ya güven ve erdem içeren nitelemelerle dolu.
200 sayfayı aşan yol haritaları, törenler, nezaket gösterileri...
"Attığı imzalar, verdiği sözler."
Hatta, en son önceki gün ortak adayda buluşulacağına, ortak adayın pazartesi günü ilan edileceğine ilişkin açıklamaya attığı imza.
"Attığı imzaları inkâr ediyor, verdiği sözleri unutuyor, onları hiç umursamadan çiğniyor."
Bu ölçüde kendisini bağlayan, söz veren ve son anda yüz seksen derece çark eden bir siyasetçiye halk bundan sonra ne ölçüde güvenir?..
Ne güvenmesi?.. Onu siyasetin çöplüğüne atar, orada bırakır!..
Nezaket dışı
Sadece masayı devirmekle kalmıyor...
"CHP'li iki büyük şehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş'ı aday olmaya çağırıyor."
Bu siyasi nezakete sığmayan ayrı bir fasıl.
Onlara yaptığı adaylık çağrısı...
"CHP'nin iç işlerine karışmanın ta kendisi."
Hangi hakla, nereden aldığı yetkiyle böyle bir çağrıda bulunuyor?..
CHP yönetimi önceden iki belediye başkanı ile görüşüyor ve ikisinin de, belediye başkanlıklarının devamı yönünde karar alıyor, onlar da bunu kabul ediyor.
Bunu bildiği halde, şimdi onlara yaptığı çağrı ile ortalığı biraz daha karıştırmaya çalışıyor.
Yüzler asık
Altı liderin son toplantı başlamadan önce ekranlara yansıyan yüzlerine bakıyorum.
"Meral Akşener ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun yüzleri asık."
Hatta, Akşener önündeki dosyaları karıştırıyor, sinirli, kimsenin yüzüne bakmıyor.
Diğer dört lider ise, toplantı daha başlamadan masaya yansıyan gerilimi düşürme çabasına giriyor.
Kılıçdaroğlu ile Akşener'in birkaç gün önce kahvaltıda buluşmaları, iki saate yakın görüşmeleri, on gün kadar önce akşam yemeğinde bir araya gelmeleri, demek ki, hepsi gösteriş.
İYİ Parti birkaç parça
Aslında İYİ Parti kendi içinde sorunlu.
Kendi içindeki anlaşmazlık Altılı Masa'nın devrilmesiyle sonuçlanıyor.
"İYİ Parti içinde:
- Ülkücü ideolojiden gelen ve hâlâ o katı ideolojiyi savunanlar var.
- Etnik ve mezhep farklarını gözetenler var.
- Liberaller var."
Bu parçalı yapı hem partinin tabanında, hem yönetiminde, hem de Meclis grubunda yer alanlar arasında var.
O parçalı yapı Cumhurbaşkanı adaylığında ortak bir isimde buluşmasını güçleştiriyor.
Meral Akşener'deki zayıf liderlik eklendiğinde, geriye attığı imzaları unutmak kalıyor.
Başka vaatler mi?
Akşener'in siyasi tarihimizde eşine rastlanmayan bu dönüşünün arkasında neler olabilir?..
Sadece bir adaylıkta anlaşamamak mı?..
Yoksa başka neler?..
Dünya siyasi tarihine bakıldığında:
"Başka siyasi vaatler mi var?.."
Bunu bilmiyoruz.
Çünkü, böylesine bir siyasi intiharın sonuçlarını Akşener hesaplamış olmalı.
Partisinin ciddi oy kaybına, hatta partisi içinde siyasi bağların zayıflama ihtimaline kadar her türlü hesabı yapmış olmalı.
"Bundan sonra söylediği hiçbir şeye inanmak artık mümkün değil, bu da şimdiye kadar topladığı oyların tepetakla aşağı inmesi demek."
Erdoğan mutludur
Akşener'in birlikte olduğu muhalefet partilerine siyasal ihaneti en çok Tayyip Erdoğan'ı ve hemen yanı başında Devlet Bahçeli'yi mutlu etmiştir.
Hatırlayın, hem Erdoğan, hem Bahçeli Akşener'e birkaç kez çağrıda bulunuyor:
"Bırak orayı, evine dön!.."
Akşener bu çağrıları her sefer, en sert biçimde geri çeviriyor.
Yalanmış o geri çevirmeler!..
"Şimdi Erdoğan ile Bahçeli'nin yanına gidiyor."
Şu anda siyaseten en mutlu olan kişi herhalde Erdoğan olsa gerek.
"Seçim tarihini 14 Mayıs olarak ilan etmesi, belki de, Akşener'in masayı devireceğine ilişkin bilgiye önceden sahip olmasından kaynaklanıyor olabilir."
İmamoğlu'na çağrısı
Hele de, İmamoğlu'na adaylık çağrısı, çok başka düşüncelere yol açıyor.
Diyelim ki, İmamoğlu aday, son anda ceza alırsa ne oluyor?..
Kazansa bile, adaylığı düşüyor.
Erdoğan'ın yolu açılıyor.
Akşener bunu bile bile, böyle bir çağrıda bulunması...
Perde arkasında neler dönüyor?..
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|