Önce önüne gelene fırça, sanki fırça atmak gerçeği değiştiriyormuş gibi, "kriz miriz yok" kızgınlığı...
Sonra "hayırlısıyla hele şu seçimleri atlatalım, bakın her şey nasıl düzelecek, hepsinin sorumlusu benim" yollu hafif krizi kabullenme seansları...
Derken, "kriz bitti, şimdi herkes işine baksın" sözleriyle, krizin itirafı...
Kriz derinleşerek devam ederken, arada bir benzer çıkışlar eksik değil:
"Kriz yok, bunların hepsi manüplasyon, güçlenerek yürüyoruz" diyerek, bu kez krizin reddi ve daha kötüsü bunu muhalefete yükleme telaşı...
Birbirini tutmaz sözlerin ardı arkası kesilmiyor, örneğin Kızılcahamam'daki parti toplantısında:
"Krizi fırsata çevirmemiz gerek..."
Demek ki, kriz varmış!..
Ama, aynı konuşmada hemen iki cümle sonra:
"Ekonomide toparlanma görüyorum..."
Yooo, kriz yine yok, çünkü "toparlanma var"!..
Tayyip Erdoğan'ın iki yıldır yaşamakta olduğumuz ve kesinlikle gelecek yıla da sarkacak olan ekonomik krizi reddeden sözleri dün acı biçimde bir kez daha tekzip edildi.
İşsizlik oranlarıyla, işsizlik rakamlarıyla...
Ağır fatura
Bir ekonomide işlerin ne ölçüde doğru, ne ölçüde sıkıntılı geçtiğini anlatan bir kaç önemli veriden biri de, işsizlik rakamları...
Dün o rakamlar açıklanıyor. TÜİK'in resmi verilerine göre:
İşsiz sayısı 4 milyon 253 bine yükseliyor.
Bir yılda işsiz sayısı 938 bin kişi, yaklaşık bir milyon kişi artıyor.
Bir önceki aya göre, işsizler ordusuna yüz bin kişi daha ekleniyor.
Bunlar yine de, "traşlanmış" rakamlar.
"İş olsa hemen çalışırım" diyen 2 milyon 310 bin kişi daha var. 2 milyonu aşan bu kitle TÜİK tarafından işsizlik oranlarına dahil edilmiyor.
Edilmesi halinde ki, gerçek işsizlik bu, işsiz sayısı 6,5 milyona ulaşıyor.
Her ay yüz bin kişi işsiz!.. Bir yılda bir milyon kişi işsiz!.. Korkunç, ürkütücü rakamlar!..
AKP iktidarının, AKP - MHP ortaklığının sonunu getirecek rakamlar.
İktidarın sonunu getiriyor ama, halkın da canı çıkıyor.
Üç cümlede üç yanılma
İşsizliğin artması demek, ekonominin daralması, küçülmesi, yatırımların azalması demek.
Zaten 2019'un ilk ve ikinci çeyrekteki büyüme oranlarına bakınca, işsizlik artışının nedeni ortaya çıkıyor.
Ekonomi 2019'un ilk çeyreğinde yüzde 2,4, ikinci çeyreğinde yüzde 1,5 küçülüyor. Büyümek bir yana, küçülüyor.
Buna karşılık, 31 Mart yerel seçimlerinden önce 14 Mart'ta, her zaman olduğu gibi, pek çok TV'nin ortak canlı yayınında Tayyip Erdoğan "nurlu ufuklar" tablosu çizmeye devam ediyor:
"Artık bu krizler geride kaldı. 2019 tam aksine, kalkınmanın çok daha iyi olacağı, ateşlemenin yapıldığı bir yıl olacaktır. 2019 verileri ekonominin toparlanma eğilimine işaret ediyor."
Bu sözlerde Erdoğan kim bilir kaçıncı kez, hem kendisiyle çelişiyor, hem fena halde yanılıyor:
1- Ekonomik krizi yeniden kabul ediyor ki, "geride kaldı" diyor. Ancak, kalmadığı ortada.
2- "2019'da kalkınma daha iyi olacaktır" diyor ama, ilk iki çeyrekte kalkınma bir yana, ekonomi küçülüyor!..
3- Ve dün açıklanan son işsizlik rakamları "toparlanma eğiliminin" olmadığını gösteriyor.
Üç cümlede üç yanılma!..
Üç cümlede ülke ekonomisi ile gerçeklerin tamamen uzağında olan bir zihniyet!..
Genç işsizler
Her zaman dile getiriliyor.
İşsizlik oranları içinde en tedirgin edici, geleceğe dönük en güvensizlik yaratan oran genç işsiz sayısındaki artış, bu oran şu anda yüzde 24,8.
Pek çok röportajda ve haberde bu ürkütücü rakam değişik biçimlerde ortaya çıkıyor.
Kız ya da erkek, genç insanlar üniversite bitiriyor, mühendis, kimyager, öğretmen oluyor, ama iş bulamıyor.
Ne yapıyor?..
Tezgahtarlık... Limon satmak... Mesleği ile uzak yakın ilgisi olmayan bir yerlere kapağı atmaya uğraşmak...
Ya bunu yapamayanlar?.. Boş boş ortada dolaşıyor.
Toplumsal huzursuzluğun temel nedenlerin biri!..
Peki, ekonomik kriz neden aşılamıyor?..
Çünkü, ülkede hukuk yok, demokrasi askıda, kimse yatırım yapmıyor.
Ama, faizler düşüyor?.. Doğru, düşüyor.
Faizler "emir kipiyle" düşüyor da, işsizlik emir tanımıyor!..
Bin türlü acıyla dolu bu siyasal dönemin sonu hızla yaklaşıyor.