31 Mart 2021

Adım adım "piyasalar sakinleşti!.."

TL ciddi oranda değer kaybederken, ortada daha geçen hafta ilan edilen ne "Ekonomi Eylem Planı" kalıyor, ne de ekonominin "görünürdeki" bir numaralı sorumlusu Hazine ve Maliye Bakanı'nın sesi çıkıyor

"Dolar 1 lira olacak."

Onu geçiyoruz, daha iddialı bir söz:

"Dolar 3 lira olursa, yüzüme tükürün!.."

Bunu da geçiyoruz, geçmişte kalıyor.

Bu muhteşem tahminlerde bulunan kişi "Sarayın ekonomi danışmanlarından Yiğit Bulut."

Önceki gün yarım saat arayla, pürtelaş altı TV'ye çıkan Bulut'un bugüne ve yarına dönük sözleri yine parmak ısırtıyor:

"Pazartesi gününden itibaren Cumhurbaşkanımızın verdiği mesajlar başta olmak üzere,

Merkez Bankası Başkanı'nın mesajlarıyla birlikte piyasaların sakinleştiğini gördük."

Öyle sakin, öyle sakin ki, dolar dün sabah saatlerinde 8.19 TL iken, bu satırların yazıldığı saatlerde 8.41 TL'yi görmüş bulunuyor!..

"Yerli ve milli model"

Yiğit Bulut bu açıklamaları öncesinde Tayyip Erdoğan'a mutlaka bilgi veriyor ve hızını alamıyor:

"Yerli ve milli ekonomi modeline adım adım ilerliyoruz. Piyasalar sapasağlam."

19 yılda ilerleyemiyoruz ama, önümüzdeki dönemde ilerleyeceğimizden çok emin, bakın nasıl:

"- Savunma sanayiinde millileştirme çalışmaları yapıldığında,

- Akkuyu nükleer santralı devreye girdiğinde,

- Karadeniz'de kaynak daha da genişleyince,

- Akdeniz'deki kaynaklara ulaşınca,

-  İthal ettiğimiz malların çoğunu ülkemizde üretmeye başlayınca, yerli ve milli ekonomi modelinin tamamlandığını göreceğiz."

Bu arada gıda enflasyonunu kabul ediyor ama, onu "stokçulara ve spekülasyona" bağlıyor, "dış güçlerin" yerini bunlar alıyor!..

Ne sayıklıyor bu adam?..

Bu saçmalıklar aslında tepedeki perişanlığı anlatıyor.

"Piyasa sapasağlam" derken, dolar fırlıyor, "adım adım ilerlerken", karşısına stokçular çıkıyor, bir de yastık altındaki altın ve dolarlar sisteme dahil olsa, mesele kalmıyor!..

Yarım saatte altı yandaş TV'ye çıkmasından belli ki, ipin ucu kaçmış, telaş tavan yapıyor.

"Tasarrufa" bak sen

TL ciddi oranda değer kaybederken, ortada daha geçen hafta ilan edilen ne "Ekonomi Eylem Planı" kalıyor, ne de ekonominin "görünürdeki" bir numaralı sorumlusu Hazine ve Maliye Bakanı'nın sesi çıkıyor.

O Eylem Planı''nda yer alan vaatlerden biri de, "kamuda tasarruf." Erdoğan'ın açıklaması böyle. Planın açıklanması üzerinden bir hafta geçiyor ve dün:

"Milli Eğitim Bakanlığı günlüğü 2.680 liradan dört lüks araç kiralıyor, dokuz aylık kirası 583 bin 200 lira!.."

Karşımızda artık her yönüyle sapır sapır dökülen, halkta en küçük güven bırakmayan bir iktidar var.

Çare: Saklanmaya çalışmak

O kadar güven bırakmıyor ki, aldığı her kararla, o güven bunalımı biraz daha pekişiyor. Şimdi de, devreye son "TÜİK macerası" giriyor.

TÜİK işsizlik açıklaması yapıyor ve ilk kez "geniş tabanlı işsizliği kabul ediyor ki, yine TÜİK'e göre, o işsizlik oranı yüzde 29.1."

Aylar ve aylar sonra TÜİK'ten ilk kez gerçekçi bir oran açıklanıyor. Sonra ne oluyor?..

 "Açıklamadan üç saat sonra, işsizlik oranını yüzde 29.1 olarak açıklayan kurul feshediliyor!.."

Öyle aymazlık ki!.. İki türlü...

1- Kurulu feshedince, işsizlik düşüyor mu?..

2- Gerçeği açıklayan bir kurulu feshedince, açıklanan diğer oranların, örneğin enflasyon oranının gerçek dışı olduğu sırıtmıyor mu?..

Yaptığını gizlemeye kalktığında bile, kendini ele veren, devleti nasıl yönettiklerini gösteren son örnek.

* * *

"Milliyetçi ve Türkçü" Bahçeli stop etti!

- İstanbul'da Devlet Türk Halk Müziği Korosu kapatılıyor, İstanbul Halk Müziği Araştırma ve Uygulama Müdürlüğü ile birleştiriliyor.

- Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosunun ismi Şanlıurfa Sıra Gecesi Müzik Halk Topluluğu olarak değiştiriliyor.

- Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun ismi Elazığ Kürsübaşı Müzik Topluluğu olarak değiştiriliyor.

- Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun ismi Diyarbakır Medeniyetler Müziği Korosu olarak değiştiriliyor.

- Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu, Edirne Rumeli Müzikleri Topluluğu oluyor.

"Bu koroların hepsinden 'Türk' kavramı çıkartılıyor."

Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bir hafta önce bu düzenlemeleri Bakanlık Makamına gönderiyor.

Bu garip uygulama neye hizmet ediyor, ne yapılmak isteniyor?..

Konuyu ortaya çıkartan İyi Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan yeni düzenleme ile ilgili olarak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a yazılı yanıt vermesi istemiyle, soru önergesi veriyor.

Ne zamana rastlıyor milyonlarca insanı rahatsız eden bu saçmalık?..

Lütfü Türkkan onu da vurguluyor:

"Danıştay kararıyla okullarda 'Andınımız' okutulmasından vazgeçildiği, Atatürk kabartmalı nişanlardan Atatürk'ün çıkartılması ile aynı döneme denk gelmesi bir rastlantı mıdır yoksa, Bakanlık korolardan 'Türk' kelimesinin çıkartılması bu kararların devamı mıdır?"

Bakan nasıl bir gerekçe bildirecek, göreceğiz. Ancak ondan önce...

"Türklüğü ve milliyetçiliği kimseye bırakmayan, milliyetçilik şampiyonu ve AKPnin ortağı Devlet Bahçeli bundan rahatsız olmuyor mu?.."

Dünkü grup konuşmasında 'Türklük' üzerine uzun uzun nutuk çeken, Bahçeli nedense korolardan 'Türk' kavramının yok sayılmasına, "Andınımızın" kaldırılmasına, nişanlardan Atatürk kabartmalarının çıkartılmasına hiç değinmiyor!..

"Milliyetçilik" AKP ortaklığına kadar, Bahçeli orada duruyor!..

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"