Rize... Çaykur...
"210 işçi alımı için ilan veriyor, 22 bin 956 kişi başvuruyor."
Şanlıurfa... Büyükşehir Belediyesi...
"12 işçi alımı için ilan veriyor, 11 bin 500 kişi başvuruyor."
Adana... Büyükşehir Belediyesi...
"200 işçi alımı için ilan veriyor, 52 bin kişi başvuruyor."
Adıyaman... Belediye..
"9 temizlik işçisi alımı için ilan veriyor, 5 bin 217 kişi başvuruyor."
Diyarbakır... Büyükşehir Belediyesi...
"423 işçi alımı için ilan veriyor, 41 bin kişi başvuruyor."
Sadece bu toplamda 854 iş için 132 bin 673 başvuru!..
Her iki gençten biri, her iki kadından biri işsiz. TÜİK'in işsizlik yaveleri orada, bu sayılar burada!..
Ayrıca, dikkat çeken nokta, "özel firmalar" iş alımı için artık ilan filan vermiyor, tersine işçi çıkartıyor.
Ve bu ortamda "kısa çalışma ödeneği" uygulamasına son veriliyor. Neden?..
1- Çünkü, para yok. "Şahsımın" birebir açıklaması var:
"Tulumbada su bitti!.."
2- Yeni ve çok büyük bir işsizlik dalgası daha kapıda.
Hâlâ "fişleme"
AKP - MHP ortaklığı çoktan bitmiş durumda, işsizler ordusu artarken...
"Nisan ayı doğalgaz zammıyla başlıyor. Benzin, petrol ürünleri ve elektrik zammı sırada.
Ayrıca, tüketim mallarına yüzde otuz dolayında zammın eli kulağında."
İnsanlar "geçinemiyoruz" diye bas bas bağırırken...
Kimin umurunda?..
AKP - MHP ortaklığı hâlâ "insanları fişleme peşinde."
O fişleme yasası için Meclis iradesini bile hiçe saymayı göze alıyorlar.
Bunca işsizlik ve geçim sıkıntısı günlerinde, tipik olgu, "fişleme en geçerli yol, her geçen gün biraz daha artan baskı en geçerli yol."
Öyle ki, baskılardan baskı beğen:
"Devlet Bahçeli'yi ifade vermesi için mahkemeye çağıran yargıç hakkında soruşturma başlatılıyor."
Korku ve baskı yaratarak, birileri iktidarda kalmak istediğinde, bunun nedeni bellidir:
"İktidarın ömrü dört nala sona yaklaşıyor."
Baskı onun için artıyor ve o sonla ilgili örnekler her alanda fışkırıyor.
90 bin ve 220 bin lira
Başka somut örnek var.
"Çiftçi... Tarım Kredi'den 90 bin liralık kredi çekiyor. Şu ana kadar 146 bin lira ödüyor ve faiz sürekli işlediği için 220 bin lira daha borcu var."
Çiftçilerin kredi borçlarıyla ilgili binlerce örnek var.
Esnaf, işçi, çiftçi yurdun dört bir yanından "geçinemediğini" haykırıyor.
İktidar ömrünün sonuna dört nala koşuyor. Baskı onun için artıyor.
Brezilya gemisi
Türkiye'nin nasıl yönetildiğine çok farklı br örnek...
"Brezilya'dan", evet ta dünyanın öbür ucundan bir uçak gemisinin gövdesi İzmir Aliağa'ya getiriliyor.
Ne alaka?.. Şu alaka:
"Uçak gemisinin gövdesi İzmir Aliağa'da sökülecek, çünkü gemide 600 ton asbest var. Ve bu 600 ton asbest İzmir ve çevresine tam bir yıkım. Asbest solunum yoluyla alınan bir madde, akciğer kanseri dahil, çeşitli hastalıklara yol açıyor." (HDP Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, 1 Nisan 2021 Meclis Tutanağı, s. 22).
Neden burada sökülüyor?..
Dünya Türkiye'yi "radyoaktif çöplüğü" olarak görüyor ve AKP - MHP ortaklığı buna izin veriyor!..
Kendi insanını sağlığını umursamıyor!..
Her gün 213 kamyon dolusu atık
Avrupa ülkeleri de, tıpkı Brezilya ve diğer ülkeler gibi, Türkiye'yi "atık deposu" olarak kulanıyor.
Bir süre önce CHP Kahramanmaraş milletvekili Ali Öztunç Çevre Bakanına yazılı soru önergesi veriyor:
"Türkiye AB ülkelerinden ithal ettiği atık hacmi açısından ilk sırada yer alıyor. 2004 yılından bu yana AB ülkelerinden ithal edilen atık plastik miktarı 173 kat, evet 173 kat artıyor.
Bu her gün 213 kamyon dolusu atık plastiğin ülkemize boşaltıldığı anlamına geliyor.
Türkiye neden plastik atık çöplüğü haline geliyor?.. Korona salgınının dünyayı tehdit ettiği bir dönemde çöp ithalatının durdurulması yönünde bir düşünceniz var mı?.."
Ne düşüncesi olacak?.. Plastik atıklar ve çöp ithalatına devam!.
Bu durumda tek çare var:
"Baskı... Baskı... Korku yaratmak... Fişlemek..."
"Meclis'in üstünde meclis"
Öyle ki...
Kendi getirdikleri yasa önerisinde kendi kalelerine gol atıyor, o yasa önerisi "AKP ve MHP milletvekilleri Meclis'e gelmedikleri için muhalefet tarafından reddediliyor", Saray gürlüyor da gürlüyor.
Reddin bir gün sonrasında ve önceki gün, AKP ve MHP içtüzüğün altından giriyor, üstünden çıkıyor, "aynı öneri bir yıl getirilemez" kuralını çiğneyerek, içtüzüğe aykırı olarak, önümüzdeki salı günü yeniden Meclis gündemine alıyor. "Karar" gazetesi konuyu çok anlamlı bir manşetle duyuruyor:
"Meclis'in üstünde Meclis var."
"Yatay fotoğrafçı" görevde
Meclis'te önceki gün "fişleme yasa önerisini" yeniden gündeme almak için AKP - MHP yırtınırken, sahnede tanıdık biri var.
"Yatay fotoğrafçı... AKP Meclis Başkan Vekili Cahit Özkan...
Hani, AKP'nin o lebalep kongresine özür bulmak için, 'görüntüler yatay çekildiği için öyle görünüyor' diyerek, mizah tarihine geçen Başkan Vekili..."
O vatandaş Meclis'teki tartışmalarda akıllara durgunluk veriyor, CHP'ye dönerek:
"Milli irade hırsızlığınız suçüstü yakalanmıştır!.."
İktidar sona gelindiğinde böyle oluyor. Mantık iflas ediyor, halkın çaresizliği her geçen gün artıyor, baskı rejimi korku yaymaya devam ediyor.