"Günde 15 lira ile evet, günde 15 lira ile bu ülkede yaşamaya çalışan tam...
4 milyon 157 bin 749 kişi var, günde 15 lira ile...
Türkiye’nin en yoksul insanları..."
Kim söylüyor bunu?..
Başkanı bir yılda üç, dört kez değiştirilen, devletin istatistik kurumu TÜİK söylüyor. TÜİK’in ‘Yaşam Koşulları Araştırması’ söylüyor.
Aynı araştırmada TÜİK başka ne söylüyor?..
‘Yoksul’ tanımı var, TÜİK’e göre yoksul:
"Günde 30 lira ile geçinmeye çalışanlar..."
2020 yılı araştırmasında:
"2020’den dört yıl geriye doğru gidildiğinde, son dört yılın üçünde günde 30 lira ile geçinmeye çalışanların sayısı 11 milyon 216 bin 601 kişi.
Bu insanlar ‘sürekli yoksulluk içinde yaşayanlar’ sınıfına giriyor."
Banka borcu
Sayılar sefaletin fotoğrafı!..
Araştırmada "sayı" diye bir kalemde geçenler, "İNSANLAR, evet İNSANLAR!.."
Devam edelim.
Banka borçlarını, banka kredi kartı borçlarını ödeyemeyenler var.
2020 yılında:
"3 milyon 431 bin 494 kişi banka borcu ve banka kredi kartını ödeyemiyor."
2021 yılında:
"4 milyon 121 bin 498 kişi banka borcu ve banka kredi kartını ödeyemiyor."
Bir yılda yaklaşık 700 bin kişi daha borcunu ödeyemeyenler listesine giriyor.
Sefaletin, "yoksullaşmanın" bir başka boyutu.
Enflasyon verileri
TÜİK dün Şubat ayın enflasyon rakamlarını açıklıyor.
Tüketici fiyatlarında yıllık artış yüzde 54.44, üretici fiyatlarında ise, yıllık artış yüzde 105.01.
54.44 tek başına çok vahim bir oran, en az onun kadar vahim olan, "gelecek aylardaki fiyat artışını haber veren" üretici fiyatlarındaki artış, yüzde 105.01.
Üretici fiyat artışı maliyetlerdeki artışı yansıtıyor. Maliyetler bitmez tükenmez zamlar nedeniyle, sürekli artıyor. Artık o hale geliyor ki...
"Ekonomi sadece ve sadece zamlarla yönetilen, zamlara bağlı bir ekonomiye dönüşüyor, iki, üç günde bir akaryakıta zam ve zam ve zam!.."
"Timler" çuvalladı
O oranlardaki ürkütücü bir oran var.
"Gıda ürünlerinde fiyat artışı yüzde 64.47!.."
Gözlerine baktığımızda, ışıl ışıl parıltılar gördüğümüz, "Muhteşem Nureddin Nebati’nin" kurduğu o akıllara durgunluk veren "muhteşem enflasyon timleri" nerede?..
Nebati’ye göre, "timler" gidecek, denetim yapacak, gıda fiyatları fiyatlar düşecek!..
Bu saçma sapan "tim" teorisi de, sizlere ömür!..
2002 masal gibi
AKP iktidara geldiğinde, 2002 yılında:
"Tüketici fiyatlarıyla enflasyon yüzde 29.75,
Üretici fiyatlarıyla yüzde 30.84 oranında."
2002 yılına göre, tüketici fiyatları 2022 Şubat ayında iki kat, üretici fiyatları ile üç kattan daha fazla artmış bulunuyor.
Avrupa rekorunu filan geçin, Venezuella’dan sonra dünya rekoru!..
Teori çöktü
Çöken sadece "timler" değil, onun ötesinde, temelden çöküş var:
"Bütünüyle yerle bir olan AKP’nin ekonomik politikası, aslında olmayan bir politika!.."
‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi, hiç bir iktisat kitabında yer almayan ve dünyada hiç bir ülkenin aklına bile gelmeyen bu acayip teori, çökmüş bulunuyor.
O teoriye göre, faiz düşecek, bunun sonucunda enflasyon da düşecek iken...
"Merkez Bankası, emir - komuta zinciri içinde faizi düşüyor ama, faiz düştükçe, enflasyon dört nala hızlanıyor, teori fena halde çöküyor."
Sayıların dili
TÜİK’in verileri böyle, bir de bağımsız iktisatçıların hesabına göre, yıllık enflasyon TÜİK verilerini ikiye katlıyor, onlara göre, yüzde 123.80.
Bu sayılar ne anlama geliyor?..
"Gelirlere bakmak gerek.
Memura ilk altı ayda yüzde 7.5 zam yapılıyor. Ama, daha ilk iki ayda fiyatlar yüzde 16.45 artıyor.
Zam yapılan asgari ücret ise, yine ilk iki ayda açlık sınırının altına düşmüş bulunuyor."
İşçi ve emeklilerin durumu farklı değil.
Her fırsatta dile getiriliyor ya... Özellikle de, Tayyip Erdoğan dilinden düşürmüyor ya...
"Memurumuzu, işçimizi, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz!.."
E ezdirdin işte!..
Aylardır ezdiriyorsun!..
Zamların arkası kesilmediği için işçinin, memurun, emeklinin ezilmeye devam edeceği ortada.
Üç kat arttı
Çok geriye gitmeye gerek yok. Son beş aya bakalım.
Eylül’den itibaren ‘faiz sebep enflasyon sonuçtur’ teorisi çalışıyor, faiz Eylül’den itibaren kademe kademe düşürülüyor.
Ne oluyor?..
"Son beş ayda, enflasyon üç kat artıyor, Eylül’de yüzde 19 iken, bugün, TÜİK’e göre bile, yüzde 54’ü aşıyor."
Hâl-i pür melalimiz
"Hal-i pür melal" Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşuyor, "acıklı, hüzünlü durum" anlamında.
Enflasyon almış başını giderken, enflasyon altında:
"Küçük bir azınlığın dışında, çok geniş halk kitleleri öyle eziliyor ki...
YOKSULLUK HER GEÇEN GÜN BİRAZ DAHA ARTIYOR."
Ve zam yağmuru dinmek bilmiyor.