11 Ağustos 2018

232. madde ile gelen acı gerekçe

Uzun süredir Amerika ile pek çok konuda itişip kakışmak, işi bu noktalara getiriyor

Bizim ekonomi tarihi ve geleneği ilk kez alışılan tepkinin dışına çıkıyor.

Geçmişte bir Maliye Bakanı ya da Hazine Bakanı ya da ekonomiden sorumlu Bakan ekonomiye ilişkin ne zaman yeni önlemler açıklasa, ne zaman açıklamalarda bulunsa, piyasa her zaman benzer tepkiyi veriyor:

“Döviz kuru düşüyor, piyasalar nefes alıyor, rahatlıyor, borsa yükseliyor”.

İş dünyası ve medya böyle bir gelişmeyi klasik olarak şöyle yorumluyor:

“Hükümetin açıkladığı yeni ekonomik paketi piyasa satın aldı”.

Ya dün ne oluyor?

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamaları piyasada tam ters sonuç veriyor.

Açıklamadan önce 5.80 dolayında bulunan TL, açıklama sonrasında dolar karşısında 6.40 ve daha da yukarıya tırmanıyor”.

Yani, her zaman yaşanan olay bu kez olmuyor:

“Piyasa Albayrak’ın açıklamalarını satın almıyor”.

İş dünyası şaşkın

Açıklamadan sonra iş dünyasından gelen tepkiler “korku ürünü”.

Ortada “açıklama ve ekonomik önlem” adına ne var?

-Biraz bütçe denkliğine dikkat,

-Biraz sıkı para politikası,

-Biraz tasarruf,

-Biraz da yeni vergi paketi.

Vergi dışında, ilk üç madde, eğer uygulanırsa, zaten aynı kapıya çıkıyor.

Başka?

Sade suya tirit sözler.

İş dünyası da, bu açıklamaları “memnunlukla” karşılıyor!!!

Bahse girerim, kendi aralarında “krizi önleme adına Bakan şimdi ne açıkladı, dövizdeki artışı, TL’deki erimeyi durduracak hangi önlem var” diye birbirlerine sormuş olmalılar.

Öte yandan...

Piyasa korkusuz... Piyasanın kendi kuralları işliyor...

Ne açıklandığı belli olmadığı için piyasa bunu satın almıyor.

Bizim ekonomi tarihinde ilk kez rastlanan bir gelişme.

Çelik ve alüminyum

Herkes Albayrak’ın açıklamalarını beklerken, çok farklı bir sürpriz ekonomiye yeni bir darbe indiriyor.

Trump’ın emriyle, Amerika Türkiye’den ithal ettiği çelikteki vergiyi yüzde 10’dan yüzde 20’ye, alüminyumdaki vergiyi yüzde 25’ten yüzde 50’ye, yani iki katına çıkartıyor.

Türkiye Amerika’ya yılda toplam 1.1 milyar dolarlık çelik ve alüminyum satıyor. Şimdi vergi artışından sonra, bu miktar azalabilir. Ekonomik olarak, bu beklenebilir bir gelişme.

Bu tür kota koymalar, ithalata sınır getirmeler ve vergi artışları, ülkeler arasında dünyanın her yerinde ve her zaman görülüyor. Bir süre sonra normale dönüyor.

Ancak, bu seferki vergi artışı başka.

ABD Ticarnet Yasası

Amerika Türkiye’ye karşı böyle bir dirsek atarken, dayandığı madde bizim için gerçekten çok acıtıcı bir gerekçe.

Vergi artışını Amerika kendi Ticaret Yasasının 232. maddesine göre alıyor. O madde şu:

“... vergi artışı, ulusal güvenliğe tehdit oluştuğunda, belirli ülkelere uygulanır...”

Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatına karşı Amerika’nın aldığı vergi artış kararı bu maddeye dayanıyor.

“Ulusal güvenliğe tehdit...”

Türkiye’nin sattığı çelik ve alüminyum Amerika’nın “ulusal güvenliğini” nasıl tehdit ediyor?..

Hikaye, tehdit filan etmiyor.

Amerika bu ekonomik kararıyla aslında Türkiye’yi evrensel hukuka uymaya davet ediyor.

En başta da, Rahip Brunson’un ev hapsinde de olsa, hala serbest bırakılmamasına tepki olarak.

Zaten Amerika’ya görüşmelerde bulunmak üzere giden Türk Heyeti ertesi gün palas pandıras geri dönüyor, eli boş.

Belki sadece eli boş da, değil, kim bilir.

1974 Ambargosu’ndan sonra bir ilk

Yanış anımsamıyorsam, Amerika’nın bu ekonomik yaptırımı tam 44 yıl sonra bir ilk.

1974 yılında Türkiye Kıbrıs’ta Rum darbesi üzerine, oradaki Türkleri korumak adına, Kıbrıs’a askeri çıkartmada bulunuyor.

Amerika, İngiltere ve Yunanistan’ın uyarılarına rağmen...

Ecevit Kıbrıs’a çıkıyor, ardından Amerika ekonomik ambargoyu dayıyor.

O zaman Amerika’nın kendine göre bir gerekçesi var ve o gerekçe Türkiye’yi uluslararası arenada yine de haklı kılıyor.

Ya şimdi?..

Uzun süredir Amerika ile pek çok konuda itişip kakışmak, işi bu noktalara getiriyor.

Bundan sonra dışarıdan bize daha farklı dayatmalar olursa, sürpriz olmaz.

Ta ki, Türkiye’de gerçek bir hukuk devleti yeniden kuruluncaya kadar.

Amerika’nın bu kararı ekonomik bir karar değil.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"