10 Ocak 2023

10 Ocak: "O Karanlıkta Biz"

Bağımsız, gerçek gazeteci arkadaşlarım, 10 Ocak gününüz, her şeye rağmen, kutlu olsun!..

Bugün şu iki soruyu sormanın tam günü:

“1- Hapiste kaç gazeteci var?..

2- Kaç gazeteci işsiz?..”

Neden bugün tam günü?..

Çünkü, bugün 10 Ocak. Çünkü, bugün 62 yıl önce kazanılmış bir hakkın yıldönümü.

“Bugün Çalışan Gazeteciler Günü”.

Neden 10 Ocak?..

Sevgili arkadaşım, değerli hukukçu Fikret İlkiz, dün T24’te de yayınlanan yazısında 10 Ocak gününün tarihçesini ve anlamını çok iyi anlatıyor.

10 Ocak 1961 günü yürürlüğe giren bir yasayla, gazeteciler önemli kazanımlar elde ediyor. O günün gazete patronları bu yasaya karşı çıkıyor, gazetelerini üç gün süreyle kapatıyor.

Buna karşılık, gazeteciler üç gün süreyle “Basın” isimli kendi gazetelerini çıkartıyor, aralarında sağladıkları müthiş bir dayanışma örneği olarak.

O dayanışma yıllar içinde 10 Ocak’ta “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlanıyor.

Ancak, yıllar içinde o yasayla kazanılmış haklar Anayasa Mahkemesi kararlarıyla birer birer geri alınıyor.

Bugün düşük ücretlerle çalışan, kıdem tazminatları ödenmeyen, fazla mesaiye kaldıkları halde, o ücretleri ödenmeyen gazetecilerin yanında...

“İktidarın işine gelmeyen sorular soran gazetecilerin anında kapının önüne konulduğu yıllar”.

Buna ek olarak... 

Hep haklıyız 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti dün açıklıyor:

“- Bağımsız medya kuruluşlarına ağır ekonomik baskı ve yaptırım uygulanmaktadır.

- RTÜK ve Basın İlan Kurumu iktidarın talebi doğrultusunda yayın durdurma, para cezası, resmi ilan kesme cezaları vermektedir.

- Bu süreçte 11 bin gazeteci işsiz kalmış, bine yakın gazeteci cezaevine girip çıkmıştır. Şu anda 43 gazeteci hapistedir”.

Bu karanlığa rağmen...

İfade ve basın özgürlüğünün evrensel ilkelerinin yerle bir edilmesine rağmen...

İfade özgürlüğünün kısıtlanmasına ilişkin bütün davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) AKP - MHP ortaklığının aleyhine kararlarla sonuçlanıyor.

AİHM tutuklanan, gözaltına alınan ya da haklarında soruşturma açılan gazetecilere tazminat ödemeye mahkûm ediyor.

“Bu iktidar karşısında, biz bağımsız ve gerçek gazeteciler hep haklıyız”. 

“Kamuoyunu ilgilendirmez” 

Eylül 2022’de tutuklu gazeteci sayısına ilişkin sorulan soruya Adalet Bakanlığı şu garip yanıtı veriyor:

“Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkında bilgi ve belgeler, bilgi edinme kapsamı dışındadır”.

Türkçesi, hapiste kaç gazetecinin bulunduğuna ilişkin bilgi halkı ilgilendirmez, deniyor!..

Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149. sıraya kadar düşen Türkiye’de, iktidarın tutuklu gazeteci sayısını açıklamaktan çekinmesi çok doğal. 

Tozunu attırıyorlar 

2010 yılından itibaren AKP iktidarı medyayı denetim altına almaya başlıyor. Daha önceden başlayan denetim mekanizması, o tarihten itibaren medyayı zapt etmeye kadar uzanıyor.

TV, gazete, radyo, dergi olarak bugün medyanın yaklaşık yüzde doksanı zapt-ı rapt altında.

İktidarın emrindeki o medya kuruluşları, aniden kendilerine “gazeteci” denilen kişileri keşfediyor!..

Bir zamanlar gazeteci olanların bir bölümü de, artık ne karşılığında ise, iktidarın emrine giriyor. Eskiden yazdıkları ve söylediklerinin tam tersini savunarak.

Basını kendine bağlamak isteyen çok sayıda iktidar geçip geçiyor, ancak Cumhuriyet tarihimizde böylesine ağır ve karanlık bir ölçü yok.

Yine de, bu ağır baskıya rağmen...

Geriye kalan bağımsız medya kuruluşları, dört, beş TV kanalı, yedi, sekiz gazete, sınırlı sayıda radyo ve belli Internet siteleriyle...

Adalet Bakanlığı diyor ya... Kamuoyunu ilgilendirmiyor ya...

“Bu kurumlarda çalışan bağımsız gazeteciler bu iktidarın tozunu attırıyor!..

Ülkenin gündemini belirliyor.

Yüzde on dolayındaki bağımsız kurumlarda çalışan gerçek gazeteciler, hemen her gün yüzde doksana tur bindiriyor, fark atıyor!.. Yazdıkları gerçek haberler ve bağımsız yorumlarla...”

Onlar okunuyor, onlar izleniyor. 

Yine de kutlu olsun 

Nur içinde yatsın, çok sevdiğim ve saydığım yazarlardan Attila İlhan’ın muhteşem romanlarından biri de şu:

“O Karanlıkta Biz”.

 Kitapta Türk Solu içindeki çekişmeler, görüş ayrılıkları, parçalanmalar, tarihsel bir perspektifte anlatılıyor. Doyumsuz romanlardan biri.

Bugün 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Günü”.

Attila İlhan romanında gerçi Türk Solu’nun içinden geçtiği karanlık yılları anlatıyor ama romanın başlığı günümüzde biz gazetecilerin karanlık yıllarını da sembolize ediyor.

Bağımsız, gerçek gazeteci arkadaşlarım, 10 Ocak gününüz, her şeye rağmen, kutlu olsun!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

"
"