28 Ocak 2015

Galatasaray başarıyı yine cezasız bırakmadı!

Burası Türkiye; Avrupa’da hatta dünyada parmakla gösterilen 'Engelsiz Aslanlar' cezalandırılıyor

Onlara ‘Engelsiz Aslanlar’ deniyor 2005 yılında kuruldu. İlk sezonlarında Türkiye’de Süper Lig’e yükseldiler ve 2006-2007 şampiyon oldular. 2008 ve 2009 sezonlarında Şampiyonlar Ligi’ni kazandılar. Avrupa’daki şampiyonluk yetedi Kıtalararası Kitakyushu Kupası’nı kazandılar aynı yıllarda. 2011 yılında önce lig şampiyonluğunu, ardından Şampiyonlar Ligi’ni ve daha sonra tekrar Kıtalararası Kupa’yı kazandılar. Aynı başarıyı 2012 yılında ve 2013 yıllarında da gösterdiler.

Böylesine başarılar kazanmış bir takımı pamuklara sarıp, el üstünde tutmak gerekir diye düşünüyor insan. Sadece kazandıkları başarılardan ötürü de değil, hayata tutunma gayreti, insanüstü çabaları ve kendi gibilerine ‘başarabilirsiniz’ mesajı verdikleri için. Üstelik her ne olursa olsun yapılmalı.

Ama burası Türkiye ve Galatasaray Kulübü. Gerek bu ülkede, gerekse de Galatasaray’da hiçbir başarı, cezasız kalmıyor. Sadece bir ülkede değil, Avrupa’da hatta dünyada parmakla gösterilen takım cezalandırılıyor.

Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı kaptanı İsmail Ar, twitter hesabından şunları yazmış; “2012’den beri alamadığımız pirimlerimiz 4 aydır verilmeyen maaş. Yokluk değil yokmuşuz gibi hissettirilmek acıtıyor canımızı.”

Bu oyuncular, futbol takımındaki herhangi bir futbolcunun yıllık maç başı ücreti kadar bile para almıyor, onlarca fiyasko transferde saçılan kadar paraları da almıyor ama 4 aydır emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Yetmiyor, Galatasaray ismini en tepeye kadar taşımak için Avrupa’da, kıtalar ölçeğinde kazandıkları başarıların karşılıklarını da alamıyorlar ve bir takım kaptanı sosyal medyadan, nasıl yok sayıldıklarını anlatmaya çalışıyor birilerine.

İsmail Ar’ın bu sözleri ne kadar yankı bulmuş diye, Galatasaray’la ilgili platformlara baktım. Twitter’da birkaç yorum, Galatasaray Sözlük’te sadece bir entry hepsi o kadar. Bu kadar büyük başarıların karşılığı sadece bu işte. Hiç hatırlanmamak, hiç konuşulmamak ve tıpkı İsmail’in dediği gibi yokmuş gibi davranılmak.

Olmayan transferler için, rezil televizyon programları, rakip takımın yöneticisinin sarf ettiği gereksiz söylemlere sayfalar dolusu yorumlar yazılırken; kendisini başarılarla taçlandırdığı, onurlandırdığı oyuncularına ve takımına ise birkaç kelimeden başka hiçbir şey yok.

Hem bu ülke, hem de Galatasaray formasıyla kazandıkları başarılar filmlere konu olacak insanlar, karşılarında muhattap bile bulamıyor ve karşılaştıkları muameleye rağmen olabilecek en naif şekilde sosyal medyadan haykırıyorlar sorunlarını.

İsmail Ar’ın ve aradaşlarının emeğinin karşılığı, kaç Yasin Öztekin, kaç Veysel Sarı yapar ya da kaç Ontivero’ya denk gelir acaba?

Kendisine ‘Türkiye’nin en büyük’ kulübü diyenler, oturup tekrar tekrar düşünsün. O büyüklük için mücadele eden, toplumda farkındalık yaratmak adına sahaya çıkan insanların emekleri nasıl hiçe sayılıyor, o insanlara nasıl yokmuş gibi davranılıyor diye.

Sizi ‘büyük’ yapan insanların emeklerinin karşılığını veremediğiniz gibi, o insanları yok sayarak daha ‘büyük’ hakaret ediyorsunuz.

Tribünlerde soytarılık gösterileriyle yöneticilik yapmak, taraftara şirin görünmek için beyanat vermek, suya yazı yazmaktan başka bir şey değil. Forması için ter akıtan, o formanın hakkını veren insanlar için elinizi taşın altına sok(a)mayacaksanız, bulunduğunuz görevleri bırakın!

İki yüzlü taraftarlar da, Serdar Aziz tartışmaya, Beyaz Futbol’da ‘kim ne dedi?’ geyiklerine, göğüslerini kabartan bu oyuncuların emeklerinin verilmemesini hiç tasa etmeden devam etsin...

Yazarın Diğer Yazıları

TFF Başkanı'nın tehditlerine tutunacak kadar düştünüz mü?

Bu tehditleri "dobra" bulmak, "delikanlı" diye tabir etmek "mert" sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta

Acun Bey'i yasa dışı bahis konusunda dinlemek lazım, ne de olsa kanalı ceza yiyen tek patron!

21 ayrı yasa dışı bahis firmasının reklamını dakikalarca ekranda tutulması nasıl bir akıl tutulması acaba

Dursun Özbek ve yönetimi utanmayı biliyor mu?

Utanmak, insanın ahlâki pusulasıdır ama bu pusula bir süreden bu yana yönünü şaşmış durumda

"
"