23 Haziran 2024

Galatasaray'a nefret kusmak için yeni araç Milli Takım

Bugüne dek oynanan maçlarda şunu gördük, 24 takım içinde fizik gücü en düşük takım Türkiye

Liglerin bitmesi ve 2024 Avrupa Şampiyonası'nın başlamasıyla bitmesi beklenen nefret ortamı tam hızla devam ediyor. Kazanılan Gürcistan maçında bile takım taraftarlığını göstermekte bir beis duymayanlar, kaybedilen Portekiz maçıyla Milli Takım'ın beceremediği sağlı sollu ataklarla hücuma geçtiler.

İtalyan teknik direktör Vincenzo Montella'nın tercihleri elbette tartışmaya açık. Kadroda Can Uzun, Oğuz Aydın, Enis Destan gibi isimleri yer vermemesi; Yunus Akgün, Samet Akaydin, Cenk Tosun gibi isimleri çağırması, daha EURO 2024 başlamadan tartışmaları da beraberinde getirdi. Elbette Montella'nın ne düşündüğünü bilmek, akıl okumaya çalışmak mümkün değil. Ancak mesele artık Montella olmaktan çıkıp, “Galatasaray lobisi” gibi gülünç denebilecek noktalara geldi. Taraftarların sezon içindeki nefretlerinden sıyrılmasını beklerken, daha güçlü bir nefrete evrilmesini hep birlikte izliyoruz.

Kimse 41 yaşındaki Pepe'nin Milli Takım'daki tüm stoperlerden nasıl olur da daha iyi olduğunu konuşmak ya da, koca turnuvaya hedef golcüsü olmadan gelip sahte 9'larla, kanat oyuncularıyla gol aramayı eleştirmiyor. Kötü futbolun sebebi Galatasaraylı futbolcular. Hemfikir olunan konu bu. Üstelik bu epeyce adi ve bayağı şekilde yapılıyor. Kendilerine gazeteci diyen soytarılar, kendi hayat başarısızlıklarını, salt nefret kusarak gidermeye çalışanlar, kuyruğa girip sırayla tüm Galatasaraylı futbolculara ağzına geleni söylüyor.

Peki bu nefret kumkumaları bu takımın buraya gelirken, kimlerin gol attığını söylüyor mu? Tabii ki hayır.

Arda Güler'in Gürcistan performansı

Kötü bir oyunla kazanılan Gürcistan maçı sonrası, şampiyon olmuşcasına havaya girenler, 3 puan sonrası perdelenen oyuna bakmaktan aciz. Oysa Gürcistan maçında da, tıpkı Portekiz karşılaşmasında olduğu gibi kötü bir oyun sergilendi. Yerlere göklere sığdırılamayan Arda Güler'in maçta tek bir kilit pası yok, 45 dakikada oynadığı kanat Kapalıçarşı gibi dileyenin gelip geçtiği bir yer haline geldi. Maç boyunca pres yaparak top kazandığı tek pozisyon var. Kötü oynadığı bir maçı, attığı harika bir gol üzerinden okumaya çalışınca, herkes kendine kurban arıyor. Bu genç adama herkes kötülük yapıyor ama nasılsa tiraj yapıyor, pohpohlamaya devam.

Montella'nın “Arda yorgundu ve sakatlık riski vardı” açıklamasına karşın, kendisine anaakım medyadan “farklı” payesini vermeye çalışan 3-5 ergen yorumcu için en kolayı tabii ki, bu soruyu sormaktan geçiyor. İşler iyi giderken parıldayan yaldızları, işler kötüye giderken o çok eleştirdikleri yazarların ezberlerini tekrarlayarak sönüyor.

Herkes kendini dev aynasında görmeyi bırakmalı

Bir de Semih Kılıçsoy vakası var tabii. Ligi 6. bitirip, liderden neredeyse 50 puan fark yemiş taraftar, “nasıl olur da oynatılmaz” diye dünyayı ayağa kaldırıyor. Hiçbir büyük maçta ayakta kalamamış, pozisyona bile girememiş, sahada görünmez gibi görünen Semih'ten sanki Romario, Gerd Müller, Ronaldo ya da van Basten'miş gibi söz ediliyor. Semih elbette geleceği parlak bir genç, ancak “beni kadroya almadılar” diye yöneticilerine ağlaması yerine eksikleri üstüne gitmemesi durumunda, kaybolacağını bilmesi gerekir.

Bu kirli ve bozuk düzende kimse bu takımın üst seviye olmadığını konuşmak istemiyor. Herkes çok izlenmek için en kabul görebilecek fikri savunuyor, çok okunmak için en hoyrat cümleleri kullanıyor, çok etkileşim almak için en aptalca yorumları yapıyor.

Milyonlarca euroya kurulmuş, yabancılarla donatılmış kulüp takımları bile sıradan Sparta Prag'a, Olympiakos'a eleniyor. Önce herkes kendini dev aynasında görmeyi bırakmalı. Sonra bu kulüpçülük işinin acilen bitirilmesi gerekiyor. Herhangi bir Alman'ın “Şu Dortmundlu oynamamalı”, “Andrich kazması Leverkusen şampiyon oldu diye oynuyor”, “Kimmich'i Bayern Münih lobisi oynatıyor” türünden deli saçması yorumlar yaptığını göremezsiniz. Oysa iki maçtır Milli Takım'da özellikle Galatasaraylı futbolcuların neredeyse tamamının neden oynatıldığı sorgulanıyor. Sosyal medyada yorum yapan salaklardan söz etmiyorum, kendine “yorumcu” titr'i veren tipler bunu yapıyor.

Fizik gücü en zayıf takım Türkiye

Bugüne dek oynanan maçlarda şunu gördük, 24 takım içinde fizik gücü en düşük takım Türkiye. Neredeyse her rakip atağı, tehlikeli pozisyona dönüşüyor. Orta sahası atletizmden uzak oyunculardan kurulu, savunması her an patlayacak bomba gibi, kanat bekleri sürekli arkasına oyuncu kaçırıyor, kademe anlayışı sıfıra yakın, pozisyon takibi zayıf. Tüm bunları görmeden “Abii Arda nasıl oynamaz”, “Barış Alper'i Galatasaray lobisi oynatıyor” diye yorum yapmak futbol fakirliği bir yana, insani zaaflar barındırıyor.

Ülke futbolunda altına konulan nefret bombaları Milli Takım'da patlıyor. Herkesin birbirine nefret kustuğu, kimsenin kimseye saygı duymadığı bir ortamda başarıyı sadece saha içinde ararsanız başarıyı bulabilmeniz de mümkün olamaz.

Federasyonundan taraftarına, teknik adamından yorumcusuna kadar her yeri aksayan bir ülkenin futbolunda başarı arayanlara buradan selam olsun. Zira “bozuk düzende sağlam çark olmaz.”

Yazarın Diğer Yazıları

TFF Başkanı'nın tehditlerine tutunacak kadar düştünüz mü?

Bu tehditleri "dobra" bulmak, "delikanlı" diye tabir etmek "mert" sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta

Acun Bey'i yasa dışı bahis konusunda dinlemek lazım, ne de olsa kanalı ceza yiyen tek patron!

21 ayrı yasa dışı bahis firmasının reklamını dakikalarca ekranda tutulması nasıl bir akıl tutulması acaba

Dursun Özbek ve yönetimi utanmayı biliyor mu?

Utanmak, insanın ahlâki pusulasıdır ama bu pusula bir süreden bu yana yönünü şaşmış durumda

"
"