07 Temmuz 2015

Arda Turan futbolun Everesti'nde

Evet yine La Liga’da oynayacak ama bu kez dünyanın en büyüğünde olacak...

Futbola dair en doğru tanımlardan biri, şüphesiz “Futbolda dün yoktur” sözüdür. Dünyaya adeta armağan olarak gelmiş pek çok futbolcu, bazen şanssızlıktan, bazen tembellikten, bazen de işlerin istendiği gibi gitmemesinden ötürü, kariyerlerinde hak ettikleri yeri bulamazlar.

Bu cümlelerden sonra ilk akla gelen isimler; Sergen Yalçın, İlhan Mansız, Okan Yılmaz, Adriano, Ronaldinho oluyor. Doğru zamanda, doğru kararları vermemek, dünya sahnesine çıkmayı ya da o sahneyi daha kısa ve tatsız bitirebiliyor.

Ama bazen de, hayat insana bambaşka fırsatlar tanıyor, tıpkı Arda Turan gibi. Hagi’nin kale çizgisinden çıkan topları, kaleciye teslim etmekten, onun formasını almaya, futbolu bırakmayı düşündüğü Manisaspor’da kiralık geçen günlerden Barcelona’ya uzanan ilginç ve başarı dolu bir hikâye onunkisi.

10 yaşında Altıntepsi Makelspor’da başlayan kariyeri, 12 yaşında, “Hayatım boyunca evim olacak” dediği Galatasaray’la devam etti. 2005 yılında Galatasaray A Takımı’nda sadece sadece iki maçta 42 dakika forma giyebildi ve sezon sonunda Vestel Manisaspor’a kiralandı.

Çok sevdiği Galatasaray’dan gönderilmek, onu üzmüştü ve Manisa’ya gitmek yerine, babasına futbolu bırakacağını söyledi. Kararını değiştirdi ve transferin son gününde, gitmeye karar verdi. Vestel Manisaspor’un Fenerbahçe’yi 5-3 yendiği maçta, dönemin Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın, “Bu çocuğu kim gönderdi” sözünden sonra yuvasına döndü.

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Mleda Boleslav’ı 5-2 yendiği maçta, harikulade futbolunu 2 gol, 1 asistle süsleyen Arda Turan, sarı-kırmızılı taraftarların efsanesi Metin Oktay’la karşılaştırılmasına, bir başka efsane isim Hagi’den boşalan 10 numaranın ve kaptanlık pazubandının sahipliğine kadar götürdü onu.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın, "Arda'yla 15 dakika bir odada kalsam yeterli" açıklamasından sonra, ülkenin zaten sığ, yetersiz ve yalanı kendine şiar edinmiş spor medyasında garip bir Arda Turan rüzgârı esmeye başladı. Özel yaşantısı didik didik edildi, “Arda, Messi’nin kramponunu taşıyamaz”la başlayıp, “Arda Avrupa’da top oynayamaz, fiziği güçlü değil” diyenlerden, sakatlığını cinsel yaşamına bağlayanlara kadar, hakkında her türden çirkin haber ve yorum yapıldı. Kabul etmek gerekir ki, Arda Turan da bazen bunlara çanak tuttu. Ama gençti, toydu ve öğrenmesi gerekenler vardı.

5 sezonluk Galatasaray macerasından sonra, bir Türk futbolcuya ödenen en yüksek bedel olan 12 milyon Euro karşılığında Atletico Madrid’in yolunu tuttu. Ne gariptir ki, kendisi hakkında, “Arda Avrupa’da top oynayamaz, fiziği güçlü değil” diyenler, transferden sonra Arda Turan’ı ‘milli gurur’ olarak nitelendirmeye başlamıştı.

La Liga’da Atletico Madrid formasıyla 4 sezonda, Barcelona ve Real Madrid hanedanlığını yıkan şampiyonluğun yanı sıra UEFA Avrupa Ligi, İspanya Kral Kupası, İspanya Süper Kupası ve UEFA Süper Kupa zaferini yaşadı.

Arda Turan, şimdi Türkiye futbol tarihinin en büyük transferini, dünyanın en büyük kulüplerinden olan Barcelona’ya giderek, gerçekleştirdi. “Arda Turan Barcelona’da idmana bile çıkamaz” diye televizyonlarda medya maymunluğu yapanlar, şimdi büyük bir pişkinlikle, “Sevgili Arda beni g.t etmenden dolayı çok büyük mutluluk duydum aferim oğlum sen daha iyilerine layıksın ama daha büyüğü yok ki” sözleriyle, soytarılıklarını kapatmaya çalışıyor.

Arda Turan, bir futbolcunun erişebileceği en yüksek noktaya 28 yaşında ulaştı. Evet yine La Liga’da oynayacak ama bu kez dünyanın en büyüğünde olacak. Tayland’da, Senegal’de, İsveç’te, Brezilya’da çocuklar sırtlarında Arda Turan yazan formalar satın alacak, futbola gönül vermiş çocukların, gençlerin yeni kahramanı o olacak.  

Barcelona’da neler yaşayacak, kariyeri nasıl şekillenecek bilinmez ama şu bir gerçek ki, Arda Turan bu topraklarda yetişen bir futbolcunun; meşin yuvarlağın Everest’i sayılabilecek Camp Nou’da Messi’yle, Iniesta’yla, Neymar’la, Suarez’le, Pique’yle forma giyecek.

Altıntepsi Makelspor’dan Barcelona’ya giden yolda sadece bu bile, aslında filmlere konu olabilecek bir hikâye.

Yazının başına dönelim, yani “Futbolda dün yoktur” tanımına. Yıl 2006, Arda Turan Türkiye’de Vestel Manisaspor’da forma giyerken, Samuel Eto’o Barcelona’da altın yıllarını geçiriyor. Aradan geçen 9 yılın ardından Arda Turan Barcelona’ya transfer olurken, Samuel Eto’o Antalyaspor’a transfer oluyor.

Ve Arda Turan, top toplayıcılık yaparken kahramanı Gheorghe Hagi’nin Galatasaray’da giydiği formayı sırtına geçirdiği gibi, 10’un Barcelona’da giydiği formayı da sırtına geçiriyor.

Elbette hataları, yanlışları oldu ve oluyor ama bunların hiçbirisi futbol kariyerini gölgeleyemez.

Başarılar Arda Turan...

Yazarın Diğer Yazıları

TFF Başkanı'nın tehditlerine tutunacak kadar düştünüz mü?

Bu tehditleri "dobra" bulmak, "delikanlı" diye tabir etmek "mert" sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta

Acun Bey'i yasa dışı bahis konusunda dinlemek lazım, ne de olsa kanalı ceza yiyen tek patron!

21 ayrı yasa dışı bahis firmasının reklamını dakikalarca ekranda tutulması nasıl bir akıl tutulması acaba

Dursun Özbek ve yönetimi utanmayı biliyor mu?

Utanmak, insanın ahlâki pusulasıdır ama bu pusula bir süreden bu yana yönünü şaşmış durumda

"
"