18 Şubat 2022

Tarkan'dan mutsuz gençlere: "Geççek"

TÜİK’in sabah yayımladığı umutsuzlaşan genç kuşak’ fotoğrafına, akşam saatlerinde Tarkan’ın şarkısının yayımlanması güzel bir tesadüf değilse nedir?

TÜİK'in her yıl düzenlediği 2021 Yaşam Memnuniyeti Araştırması yayımlandı. 2020 yıl baz alınırsa yaklaşık 5 bin beş yüz kişinin katıldığı bu anket Kasım 2021'de sahadan toplanmış. Yani henüz yeni enflasyon yangınının tam yansımadığı, gelir erozyonunun hanede fark edilmediği bir dönemde.

2021 sonuçları belli alanlarda, önceki yıllardaki verilerde belirginleşen durumların giderek bir eğilim halini aldığını gösteriyor.

Bunların başında, "genel mutluluk düzeyinin" 2015 sonrasında düşmeye başlaması; hem kendini mutlu tanımlayanların önce "orta" diye tanımlanan gruba demir attıkları, hem de bir bölümünün "mutsuzlar" grubuna kaydığı görülüyor. 2021'de kendilerini "mutlu" gruba yazanların 1.1 puan arttığı görülürken, mutsuzların ise 2.1 puan arttığı görülüyor. Uzunca bir süre yetişkin toplumun yüzde 10'luk diliminde yer alan "mutsuzlar" kesimi, 2016'dan bu yana yükselerek, yüzde 16.6'ya çıkmış durumda. Kendini "mutlu" grupta görenlerin ise 2021'de bir puanı aşan artışa karşın, 2003'ten bu yana en düşük ikinci seviyede durması dikkate değer.

TÜİK bültenleri belli kaygılarla standart belli temaları öne öne çıkarmasına çıkarıyor da asıl çarpıcı noktalar ayrıntılı veri tabanında yer alıyor. Bunun için de verileri ‘kuyudan' çıkarmak gerekiyor.

TÜİK'in ‘manşetten' veremediği ama benim dikkatimi çeken eğilimler şunlar oldu:

1.Gençlerin mutsuzluğu 2021'de alarm verici bir eşiğe gelmiş görünüyor. Kabaca 9 milyon bireyin bulunduğu 18-24 yaş diliminde kendini mutsuz olarak görenlerin oranı yüzde 20.4. Bu, 2020'ye göre 6.2 puanlık artış, tüm yaş gruplarındaki değişimlerde görülen kabaca 2 puanlık değişimin 3 katı artış demek.

2016'dan 2021'e gelişte, kendini mutlu gören 18-24 yaş grubundaki gençlerin oranının yüzde 65.1'den 2021'de yüzde 44.5'e düşmesi, aslında Türkiye'nin 2019 sonrasındaki siyasi ve ekonomik yeni rejiminin bir sonucu olmalı.

18-24 yaş grubunun bir üst dilimi olan 25-34 yaş grubunda da görünüm aynı; hızla mutluluğunu kaybeden bir üst genç grup var. Giderek daha mutluluğunu kaybeden, önce "eh işte" grubuna kayan, devamında ise mutsuzluğu yükselen bir nesil.

18-24 ve 25-34 yaş gruplarının toplamının kabaca 18 milyon civarında olduğu dikkate alınırsa her haneye bir mutsuz genç düşüyor.

2.Acaba bireyler kendi durumlarını 5 yıl öncesine göre nasıl görüyorlar?

Tüm yaş gruplarının fotoğrafı, 2016 sonrasında anketlerde çıkan durumun giderek keskin bir eğilim halini aldığını, toplumun yetişkin kesiminin kendi kişisel durumunu "gerilemiş" olarak gördüğünü söylüyor. 2020'den 2021'e geçişte tam 13.5 puanlık sert bir geçiş var. Kendi durumunu "gelişmiş" gören bireylerin oranı yüzde 22.3'e gerilemiş. Bu siyasal iktidar için de bir çeşit "kötü karne". Toplumun yarısından fazlası kendi kişisel durumunu gerileme içinde görüyor.

Bir de acaba gelecek 5 yılda kendi durumlarını nasıl görüyorlar diye sorulduğunda ne demişler?

Buradaki tablodan da muhalefete bir "ev ödevi" çıkıyor; zira, toplum gelecekte kendi durumunu ilerleme-gelişme içinde görmüyor. 2016'da itibaren kendi geleceğini gerileme içinde gören toplumun bakışında, 2020 sonrası sert bir kötüleşme daha izlemiş; yüzde 42'ye çıkmış. Gelişme görenler ise yüzde 21'e düşmüş.

‘Sürücüye' olan güvenin kaybedildiği bir ‘seyahatte', muhalefet partilerinin yeni bir yol haritası ve güven veren bir ‘sürücü' ile topluma umut vermesi, iyileşme ve gelişme vaat etmesi gerekiyor.

3.Birçok veride gözlenen ancak bizatihi toplumun kendi gözünden kendini nerede gördüğüne dair bir veri de bireylerin kendi refah algısının nerede olduğunda. Ankette kendi refah düzeylerini 1'den 10'a nasıl tanımladıkları sorulmuş, yanıtlar ve yanıtların yıllar içindeki seyri çarpıcı. Toplum giderek orta gelir grubundan alt gruba doğru ‘yolculuğunu' kendi cephesinden de teyit etmiş.

Verilerde seçenek olarak sunulan 10 dilimde, kendini ‘orta refah grubu' diyebileceğimiz 4,5 ve 6'ıncı gruplarda görenlerin dağılımı ve zaman içindeki seyrine bakınca şöyle bir fotoğraf çıkıyor: iktidarın iş başına geldiği 2003'ten itibaren yükselerek 2018'de yüzde 61.5'e çıkan 4-5-6'ıncı grupların toplamı, 2018 sonrası hızla gerileyerek 2021'de yüzde 53.6'ya düşmüş. 

2004'te yüzde 52'den 2018'e kadar 14 yılda 10 puana yakın yükselen bu ‘orta refah grubu' 3 yılda 2005 seviyesine gerilemiş. Muhtemeldir ki bu anketin 2022 sonuçları yayımlandığında, diğer verilerle birlikte yüksek yakıcı enflasyon ve gelir kayıpları nedeniyle orta sınıfın daha da alt gruplara kaydığını, yoksullaştığını gösterecek.

Son bir gözlem de 2015 sonrasında toplumda AB üyeliğine ilişkin bakış açısının değişiyor olması. 2021'de 3.2 puanlık bir yükselişle, eski ‘destek' seviyesine dönüş olması dikkat çekiyor. Ülkede demokratik değerlerden uzaklaşma, hukukun üstünlüğünün askıya alınması, düşünce ve basın özgürlüğünün baskı altında tutulmasına toplumun tepkisi TÜİK'in verilerine de yansımış. Üyeliğin etiketinden çok değerlere atfedilen bir taraftarlık olduğunu düşünerek, bu tablodaki iyi tarafın, karşıtlarının iki katı kadar AB üyeliğine taraftar bir kesim olduğunu görmenin umut verici olduğunu not düşelim.

Bu satırları tamamlarken, Tarkan da yeni şarkısını yayımlayalı birkaç dakika olmuştu.

TÜİK'in sabah yayımladığı ‘umutsuzlaşan genç kuşak' fotoğrafına, akşam saatlerinde Tarkan'ın şarkısının yayımlanması güzel bir tesadüf değilse nedir?

Tarkan, giderek geleceğe bakışını ve umudunu kaybetmeye başlayan genç kuşağa şunları söylüyordu: "Geççek".

"Geççek geççek elbet bu da geççek

Gör bak umudun gününü gün etçek

Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman

O çiçekten günler çok yakın inan

 

Dayan, çoğu gitti azı kaldı Yapma!

Güze, kışa boğma yazını

Yakındır sabrın zaferi

Düştük evet ama kalkmadık mı?

Biz hep hayata meydan okumadık mı?

Sen ferah tut içini

Biz neleri atlatmadık ki"

Yazarın Diğer Yazıları

İkinci yüzyılın iktisat kongresinde gelecek inşası

Uzun bir maratonun ardından tüm kesimleri bir araya toplayan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi 15-21 Şubat günlerinde İzmir’de düzenlenecek

Bütçe hakkı neden paspas edildi?

Bankalara enflasyonun 6’da biri oranlarla zorla kâğıt aldıran yetkili ve siyasiler eğer borçlanma yetkisi için Meclis’e erken gelirlerse ‘Piyasanın bozulabileceğinden’ korkmuşlar

Son dönemecin mottosu

Öyle ya iktidar her şey; kazanılırsa ne âlâ, kaybedilirse gelene yıkılacak bir enkazın ne zararı olabilir? O halde tüm düğmelere basılacak. Girdiğimiz yol bu

"
"