07 Nisan 2022

500'lük banknota doğru 

Cebimizdeki en küçük banknot kupürü olan 5 TL, artık dolmuş indi-bindi ücretine, tek yön metro ücretine yetmiyor. Yakıcı enflasyon vatandaşı daha büyük kupür kullanımına itiyor

Türkiye 'faizi düşürerek enflasyonu düşürme' deneyinin korkunç sonuçlarına tanık oluyor. "Korkunç" zira, bu politika deneyini yapanların yarattığı, toplumun önemli bir kesimini hiç gözünün yaşına bakmadan yoksullaştıran bir süreç yaşanıyor. Zaten yüzde 20 gibi çok yüksek bir enflasyon, bu politikanın henüz bir yılı dolmadan üçe katlandı, daha da yükselmeye devam ediyor.

Yüksek enflasyon, hangi ülkede olursa olsun bunu yaratanları tarih önünde kayda geçiriyor. Hem de imzasını alarak. Enflasyonu patlatanlar, çıkarmak zorunda kaldıkları daha büyük banknotlarla kendi dönemlerini kayda geçiriyorlar.

Türkiye de o yolda. 

Mart sonu itibariyle 253 milyar TL'lik emisyon hacminin (Merkez Bankası'nca piyasaya verilen kâğıt para) yüzde 42'si (107.4 milyar TL) 200'lük banknotlardan oluşmuş durumda. 100'lük banknotlar da hesaba katılırsa yüzde 88'i. Oysa bu oran, 2009 sonunda yüzde 57 idi.

Enflasyonu bırakan sıfırı ekler

2001 krizi sonrası uygulanan programla enflasyonu hızla düşüren Türkiye, 2005 yılında hayata geçirdiği para reformu ile enflasyonla şişen banknotları bırakıp, parasından 6 sıfır atarak "Yeni Türk Lirası'nı" dolaşıma sokmuştu. 4 yıllık sürelik uyum sürecinden sonra da 2009 başından itibaren yeniden "Türk lirasına" dönülerek yeni banknotlar piyasaya sürülmüştü.

Enflasyon da kontrol altında tek haneli seviyelere yaklaştığı için, 2009 başında 200 TL'lik banknotlar da dolaşıma sokuldu. Artık en büyük TL kupürü 200 olmuştu.

2009 aralık ayı sonunda dolaşımdaki kâğıt paraların yüzde 16'sı 200'lük banknot, yüzde 41'i ise 100'lük banknotlardan oluşuyordu. 50'lik kupür ise yüzde 29'unu oluşturuyordu. En büyük iki banknot kupürünün toplamı, toplam emisyonun yüzde 56'si ediyordu.

2009'dan 2022'ye gelindiğinde, birikimli enflasyondan hareketle, 2009'da 200'lük banknotla alınan bir ürünü aynı miktarda almak için 2022 martında 1048 TL ödüyoruz. Bunun anlamı 5 adet 200'lük ve bir adet 50'lik banknot demek. 100'lük banknotla ödemek istersek; 10 adet 100'lük ve bir adet 50'lik.

Fiyatlar genel seviyesinin 13 yılda 5 kattan fazla arttığı bir tablo var.

500'lük bile yetmiyor

Başa dönersek; 2009 yılında tek bir banknotla işimizi gördüğümüz bir ödeme işleminden bahsediyoruz. Bugün 500'lük banknot dolaşıma çıkarılmış olsaydı bile 2 adet 500'lük, 1 adet 50'lik banknotla işimizi görecektik.

Cebimizdeki en küçük banknot kupürü olan 5 TL, artık dolmuş indi-bindi ücretine, tek yön metro ücretine yetmiyor. Yakıcı enflasyon vatandaşı daha büyük kupür kullanımına itiyor.

2009'da 5 TL ile 2 kg ekmek alınabilirken, Mart 2022'de 1 kg ekmek için 10 TL'lik banknottan fazlası gerekiyor.

Aşağıdaki tabloda da yer alıyor ki; 2009'da değer olarak payı yüzde 29 olan 50'lik banknot kupürünün payı 2022'de yüzde 8'e gerilemiş. Daha fazla yüksek kupürlü banknot kullanımı söz konusu.

Soru şu: Türkiye'nin bugün yeni bir büyük banknot kupürüne ihtiyacı var mıdır?

Yanıtım evet, ne yazık ki. Bu tercihe kalmış bir durum da değil; toplum patlayan enflasyon nedeniyle daha büyük kupür kullanıyorsa ihtiyaç ve zorunluluk haline gelir. Hele ki dolarizasyonun, hem enflasyonun dörtte biri seviyede tutulan faizlerle ve dövize endeksli mevduat tanıtımlarının yapılarak teşvik edildiği yerde, büyük kupür çıkarmayan otorite vatandaşın cebinde daha fazla döviz taşımasını teşvik eder.

Bu da ilk aşamada 500'lük banknot kupürü olacaktır.

Mart 2022 sonu itibariyle dolaşımdaki kâğıt paraların oranları şöyle: 200'lük kupür yüzde 42, 100'lük kupür yüzde 46, 50'lik kupür yüzde 8.

Payı yüzde 50'ye vurunca

Emisyon uzmanı merkez bankacılar, en büyük kupürün emisyon içindeki payının yüzde 50'yi geçmesi halinde yeni bir büyük kupürün dolaşıma çıkarılmasının bir zorunluluk olduğunu not ediyorlar.

Çok değil, bu yılki Kurban Bayramı öncesinde bu oranın geçilmesi olasılığı yüksek. 200'lük kupürler yüzde 50'lik sınırı geçmeye aday.

Aşağıdaki grafikten de görüldüğü gibi; 2018'deki başkanlık rejimine geçiş, enflasyondaki patlamadan sonra hızla paradaki erimeyi ve daha yüksek banknot kullanımını da patlatmış. Haziran 2018'de yüzde 25 olan 200'lük banknot kupürünün payı Mart 2022'de yüzde 42'ye yükselmiş durumda. İlk ihraç edildiği yıl sonunda yüzde 16 olan payı 10 yılda 10 puan artan 200'lük banknot, 2018'den 2022'ye 4 yılı dolmadan 18 puanlık bir pay artışı göstermiş. 

Türkiye 70'li yılların sonundan 2002'ye kadar yüksek enflasyon içinde milyonluk kupürleri bastı. 2005'te parasından 6 sıfır atan ve istikrara kavuşturan ülke, şimdi yine o eski yola giriyor.

Oysa bundan yüzyıl önce yurdu işgalden kurtarma mücadelesi veren, devamında da küresel buhranın etkileriyle, sonra da ikinci dünya savaşının etkileriyle karşılaşan genç Cumhuriyet ilk 500'lük banknot kupürünü 1939'da basmıştı. Ama karşılıksız para basmak akıllarına gelmemişti. 

Genç Cumhuriyetin Merkez Bankası'nı kurması, kendi parasını basmasının hikayesi bize, 100 yıl önce merkez bankacılığına ve para basmaya, paranın itibarına, enflasyon duyarlığına ne çok önem verildiğini gösteriyor.

Hükümete nakit transferi sağlamak için bilanço taklaları ile Merkez Bankası'na muhasebe kazancı yaratanların ders alması gereken çok değerli bir bakış açısı duruyor, 100 yıl öncesinde.

Kurucuların akil zihin dünyası

Bundan yüz yıl önce imkansızlıklar içinde Anadolu'da kurtuluş savaşı veren, kurdukları Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik toparlanma için tüm imkanlarını seferber eden ülkenin kurucuları, bir merkez bankası kurmayı planladılar ama para basmayı akıllarından bile geçirmediler.

İlk kez 1927'de, dönemin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Merkez Bankası kurulması konusunda bir tasarı sunuyor ve bunun onaylandığı yazışmalarda kayda giriyor. (1)

Renda'dan sonraki Maliye Bakanı Şükrü Saraçoğlu'nun açısı ise Türk parasının istikrarını sağlayacak bir merkez bankasının kurulmasıdır.

Hazırlıklar, tartışmalar yapılır ve 11 Haziran 1930'da yasası kabul edilir. 3 Ekim 1931'de de Merkez Bankası faaliyete geçer.

Yasa geçtikten sonra Ziraat Bankası İdare Meclisi azası Dr. Cevdet Nasuhi Bey tarafından bir konferans verilir.

Cevdet Nasuhi Bey'in konuşmasında can alıcı nokta şurasıdır:

"Hükümetler, görülmüştür ki yapabilecekleri istikraz miktarları kanunlarla belli edilmiş olduğu halde bile, kontrolleri altındaki merkezi bankalara fevkalade zamanlarda pekâlâ çullanabilmişlerdir. Büyük harbin devamı sırasında ve harpten sonra hemen her yerde bu vaziyetler görülmüştür. Böyle bir hareket milli para değerinin düşmesinin hem sebebi hem de neticesi mahiyetini alır. Ve enfilasyona gitmek böyle olur". (2)(3)

Cumhuriyet'in ilk paralarında Maliye Bakanı Abdülhalik Renda'nın imzası vardır. Banknotlar İngiltere'de bastırılmıştır; 1, 5, 10, 20, 50, 100, 500 ve 1000'lik banknotlar biçimde ilk seri emisyon yapılır. (E1 serisi)

Merkez Bankası web sitesinde o günkü durum şöyle anlatılıyor:

"5 Aralık 1927 tarihinde dolaşıma çıkarılan banknotlar; Harf Devrimi'nden önce basıldığı için ana metinleri eski yazı Türkçe, kupür değerleri Fransızca olarak yazıldı. "Evrak-ı nakdiye" isimli mevcut Osmanlı kâğıt paraları ise 4 Aralık 1927'de dolaşımdan çekildi ve 4 Eylül 1928'de dolaşımdan kaldırıldı."

Evrak-ı nakdiye ise Osmanlı Devleti'nin 1915 yılından itibaren, hazinesindeki altın ve Alman Hazine bonolarını karşılık göstererek, savaş koşullarında fiili olarak uzak kalan üyelerin yokluğunda karar alma mekanizmasını kontrol ettikleri Duyun-u Umumiye aracılığı ile bastırdığı özel bir banknottur. Karşılıkları da olmamıştır. 

Merkez Bankası kurulduktan sonra dolaşıma sokulan paralar ‘E2' grubu emisyon banknotlarıdır. 1937-1944 arasında, önce 5 TL çıkarılır, 50 ve 100 TL'lik banknotlar ise ikinci dünya savaşı koşullarında basıldıktan sonra ülkeye sevkiyatı sırasında hasar gördükleri için hiç dolaşıma çıkamamış.

Duyun-u Umumiye aracılığı ile çıkarılan ve ortada kalan 153 milyonluk kâğıt para ise Cumhuriyet tarafından Merkez Bankası'nın ilk çıkardığı paralarla değiştirilmiş, üstlenilmiştir.

Merkez Bankası'nın ilk çıkardığı büyük kupür paralar 500'lük ve 1000'lik banknotlardır; 1939'da dolaşıma sokulmuştur.



Kaynaklar - Notlar

(1) Para ve Kredi Sisteminin Oluşumunda Bir Aşama Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, İlhan Tekeli ve Selim İlkin, TCMB 1997

(2) Cumhuriyet'ten Bugüne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Mehmet Özdemir, TCMB 1997 

(3) Merkez Bankası'nın tarihçesini de içeren "Merkez Bankası'nı kurtarmak" başlıklı yazım, T24 Yıllık'ta yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

İkinci yüzyılın iktisat kongresinde gelecek inşası

Uzun bir maratonun ardından tüm kesimleri bir araya toplayan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi 15-21 Şubat günlerinde İzmir’de düzenlenecek

Bütçe hakkı neden paspas edildi?

Bankalara enflasyonun 6’da biri oranlarla zorla kâğıt aldıran yetkili ve siyasiler eğer borçlanma yetkisi için Meclis’e erken gelirlerse ‘Piyasanın bozulabileceğinden’ korkmuşlar

Son dönemecin mottosu

Öyle ya iktidar her şey; kazanılırsa ne âlâ, kaybedilirse gelene yıkılacak bir enkazın ne zararı olabilir? O halde tüm düğmelere basılacak. Girdiğimiz yol bu