21 Mayıs 2022

10 soruda "400 ton altın" şayiası

Merkez Bankası'nın 2019'da arka kapılı döviz satışlarına başlayıp swap işlemlerini örtülemesiyle, politik direktif altına girmesiyle oluşan bir güvensizlik, altın konusuna da sirayet etmiş görünüyor.

Son günlerde Merkez Bankası'nın altınları üzerine müthiş bir söylenti dönüyor. Bloomberg'de yayımlanan bir haberin üzerine, çarpıtılmış bir atıfla 400 ton gibi abartılı sayılarla Merkez Bankası'nca altınların Londra piyasasında satıldığı sosyal medyada paylaşılıyor. Bankanın 'arka kapıdan' dolar satışlarına döviz yetiştirmek için satıldığı da buna ilave ediliyor. 

Bankanın arka kapıdan döviz satışlarıyla rezervinde eksilme olduğu biliniyor. Bankanın satışlarında durulma olduğu, kuru da biraz serbest bıraktığı görülse de bankanın 13 Mayıs verilerinde altın satıldığına dair bir tablo görülmüyor. 16-18 Mayıs arasında satılmış olabilir mi? Uluslararası fiyat hareketlerinde bu miktarın onda birinin yaratacağı bir satış izi dahi görülmüyor. Bankanın 20 Mayıs vaziyeti açıklandığında daha net görülecek.

Ancak haberin üzerine kurulan abartılı söylenti ve komplo teorileri doğru mu buna bakalım.

Gelin adım adım üzerinden gidelim.

1) Haberde ne söyleniyordu?

Bloomberg'in 19 Mayıs günü web sitesinde yayımlanan, altın alım satım uzmanlarına dayanarak verilen haberde, Britanya Merkez Bankası (BOE) teslimatlı (Good delivery) altın alışverişlerinde altının ons fiyatının piyasa fiyatının 1 dolar kadar düşük oluştuğu, bunun da merkez bankaları gibi büyük kuruluşların dolar likiditesi sağlamak için gerçekleştirdiği hacimli altın satışlarından kaynaklanmış olabileceği vurgulanıyordu. Tüm haber bu. Miktar yok, banka ya da ülke ismi yok.

2) Neden Türkiye akla geldi?

Bu haberden hareketle, çoğu kişinin aklına hemen 'olağan şüpheli' olarak Merkez Bankası geliyordu. Çünkü 2019'dan itibaren başlayıp 2021'de ara verdiği, Aralık 2021'de yeniden başladığı 'arka kapılı' döviz satışları ile ilk 4 ayda net olarak 30 milyar dolarlık satışın hesabı yapılabiliyor. Mayıs ayında da bu tablo devam ediyor. Uzmanlar, brüt döviz rezervlerini başta swaplar olmak üzere yükümlülüklerden ayıklayarak net kullanılabilir döviz rezervinin azaldığının hesabını yapıyordu. Sıranın altın rezervlerine geleceği şüphesi, uzmanlarda hiç de azımsanmayacak kadar çok.

Merkez Bankası'nın 2019'da arka kapılı döviz satışlarına başlayıp swap işlemlerini örtülemesiyle, politik direktif altına girmesiyle oluşan bir güvensizlik, altın konusuna da sirayet etmiş görünüyor.

Son yıllarda, özellikle de son 3-5 ayda giderek daha fazla biçimde bilanço verilerini, Kur Korumalı Mevduat verilerini, ihracat girişlerini saklayıp örtüleyen Merkez Bankası'nın, yılsonundaki kâr zarar hesabındaki bir gecede yöntem değiştirerek kâra çevirmesi ve bunu Hazine'ye aktarması güven erozyonuna neden oldu. Bloomberg haberi üzerine yapılan yorum, yakıştırma muhtemelen bunun sonucu.

3) Tam olarak ne yaşanmış olabilir?

Başta Londra piyasası olmak üzere, çoğu önde gelen piyasada farklı ülkelerin merkez bankaları giderek daha fazla aktif bir görünüm sergiliyorlar. Altın madeni üretimi büyük ülkelerin, altını rezerv olarak biriktiren ülkelerin, mücevher imalatı yapılan ve altın ithalatının yoğun olduğu ülkelerin merkez bankaları eskisine göre daha aktif.

Londra, altın piyasasının kalbi; zira LBMA verilerine göre Londra'da Britanya Merkez Bankası dahil bankaların kasa dairelerinde tutulan altın miktarı Nisan sonu itibariyle 9 bin 672 ton (575 milyar dolar).  Bunların hatırı sayılır miktarı da merkez bankalarının tuttukları rezervlerin bir parçası.

Merkez bankalarının altın talebinin önemli bir unsuru, oyuncusu olduğu Dünya Altın Konseyi (WGC) verilerinde de görülebilir; yıllık 4 bin tonluk bir altın talebinin yüzde 10-15'lik bölümünün merkez bankaları ve diğer kuruluşlardan geldiği hesaplanıyor. 

Bu yılın ilk çeyreğinde, küresel çapta altın talebi 1.284 ton olurken, merkez bankalarının altın rezervlerini yaklaşık 84 ton arttırdıkları, bunların arasında TCMB'nin de olduğu görülüyor.

Bazı merkez bankaları belirgin biçimde alıcı iken, Kazakistan ve Özbekistan Merkez Bankası gibi kurumların da yılbaşından bu yana satıcı oldukları kayıtlarda yer alıyor. Bu ülkelerin yıllık 100 tona yakın düzeyde dünyanın önde gelen altın üreticisi ülkeler olduğunu da not etmekte yarar var.

Aşağıdaki tablo, WGC'nin yayımladığı rapordan. Altın rezervini en çok arttıran ve azaltan merkez bankalarının listesi.

4) Merkez Bankası'nın ne kadar altını var?

Bankanın aktifinde yer alan altın miktarı yılbaşında 658 ton, 13 Mayıs itibariyle ise 685 ton. Bu da 40.7 milyar dolar ediyor.

5) Bankanın kendi mülkiyetindeki altın ne kadar?

Bankanın 13 Mayıs itibariyle aktifindeki altın miktarı 685 ton, ancak bunun 258 tonu bankalara ve Hazine'ye borç; 142 tonu zorunlu karşılık olarak, 10 tonu teminat ve serbest mevduat olarak, 62 tonu TL karşılığı swap olarak, 45 tonu ise Hazine'nin altını olarak borç hanesinde duruyor. Böylece, bankanın kendi mülkiyetindeki altın miktarı 427 ton olarak çıkıyor.

6) Merkez Bankası'nın altınları nerede duruyor?

Bankanın altın envanteri yılsonları itibariyle yayımlanıyor. 2021 sonu verilerine göre durum şöyle:

7) Merkez Bankası Türkiye'deki altınları Londra'da satmış olabilir mi?

Söylentilerde sözü geçen 400 ton altının Londra'da satılmış olması mümkün değil. Bloomberg'in haberinde de satılan miktardan da 400 tondan da bahsedilmiyor. Ama söylenti böyle bir haber varmış gibi yayılıyor. 

Ayrıca, fiziksel olarak Londra'da olmayan bir altın varlığının spot piyasada satılması mümkün değil. Spot piyasada teslimatlar çoğunlukla Londra'da (Loco London) yapılıyor. Bankanın da zaten Londra'da Britanya Merkez Bankası'nda 117 ton altını var. Bunun da yaklaşık 40 tonu kendi mülkiyetinde değil.

8) 400 ton altın satılmış olabilir mi?

400 ton altının satılması piyasayı temelden sallar. Londra piyasasında 10-15 ton altın satışı bile piyasada hissedilir. Piyasa özelliğini bilmeyenler için komplo hikâyesi.

WGC verilerine göre, Nisan ayında borsalar dışındaki ikinci el piyasada (OTC) günlük işlem hacmi 72.7 milyar dolar. Yani kabaca 1200 ton altın demek. Belli bir anda bunun yüzde 1'ini bile satmak fiyatı çok düşüreceği gibi, kimin sattığı bile konuşulur. 400 ton altın demek 23 milyar dolarlık altın demektir ki piyasa fiyatının 1 dolar değil, çok daha fazlasını sarsardı; 3 güne yayılarak bile satılmış olması mümkün değil. 

Asıl hikâye, altın piyasasında merkez bankalarının giderek çok daha aktif hale geldiğidir. Burada da akla ilk TCMB'nin gelmesi uzak ihtimal olmalıydı.

9) Merkez bankaları altın rezervlerini nasıl kullanırlar?

Birincisi, başta Londra piyasasında altın mevduatı yaparak altınlarını borç verip faiz kazancı elde ederler. İkincisi döviz sıkışıklığı ile karşılaştıklarında altın swapı yaparak; altın borç verip döviz borç alırlar. Bu durum çok nadirdir.

Doğrusu, Merkez Bankası'nın döviz likiditesi sağlamak için altın satmak yerine altın swapı yapması daha muhtemel olurdu. Zaten bunu içeride, (tersinden) altın borç alıp-TL borç vererek yapıyor. Bu borç aldığı altınların (kendi altınları da olabilir) dış piyasalarda swap yapabilmek için altının teslim edileceği yerde (çoğunlukla Londra) tutuluyor olması gerekir.  Bankanın kendi malı olup Londra'da tutulan miktar kabaca 78 ton. Kaldı ki swap yapılsaydı dahi mali tablolardan görebilecektik.

Altın swapı ile altın borç verip döviz borçlanma durumu iç politikada "altınları rehin bırakma" olarak ezici bir eleştiri konusu olacağından pek olası değil.

10) Merkez Bankası altınları satıp da satmamış gibi bilançosunda gösterebilir mi?

Hayır. Bunu yapacak görevli, yönetim sorumluluğu olan bürokrat ya da denetçi suç işlemiş olacağını bilir. Bunun da ötesinde ulusal parayı basan bir kurumun bilançosunda tahrifat yapması, yanıltıcı ve yalan bilgiler yayımlanması ülkeye verilecek çok büyük bir zarar.

Sonuçta, altın satışı ile ilgili söylentilerin asılsız olduğunu sanıyorum. Düşük miktardaki satışı bile zayıf ihtimal görüyorum. 

Asıl mesele, bu güvensizlik belirtisi söylentilerin nasıl önleneceği. Aynası bastığı paranın itibarıdır, duruşudur bir merkez bankasının; güven bununla sağlanır. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik patikası da en büyük payandasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

İkinci yüzyılın iktisat kongresinde gelecek inşası

Uzun bir maratonun ardından tüm kesimleri bir araya toplayan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi 15-21 Şubat günlerinde İzmir’de düzenlenecek

Bütçe hakkı neden paspas edildi?

Bankalara enflasyonun 6’da biri oranlarla zorla kâğıt aldıran yetkili ve siyasiler eğer borçlanma yetkisi için Meclis’e erken gelirlerse ‘Piyasanın bozulabileceğinden’ korkmuşlar

Son dönemecin mottosu

Öyle ya iktidar her şey; kazanılırsa ne âlâ, kaybedilirse gelene yıkılacak bir enkazın ne zararı olabilir? O halde tüm düğmelere basılacak. Girdiğimiz yol bu

"
"