15 Kasım 2019

Unutulmaz hocamız Mümtaz Soysal'a layık olmaya çalışmak, kınanmamı isteyenler, John Lennon'ın hayali

T24 editörlerinden birini nasıl kaçırdım?

“Bu sanki bizim cenazemiz değildi” dedi çok sevgili bir eski arkadaşım. Bir matem haberine böyle başlanır mı diyeceksiniz ama gelin bunu, biz Mümtaz Soysal’ın eski öğrencilerinin hocalarını Dışişleri mensupları, SHP-CHP üyeleri ve diğer politik erkândan kıskanmamıza verin. Taziyeleri kabul eden Mümtaz- Sevgi Soysal'ın kızları Defne Soysal ile Funda Soysal bizi anlayacaktır.

Bir köşede bize Marksist devlet kuramını anlatan Profesör Cem Eroğul, yanında anayasa içtihatlarını anlatan Profesör Fazıl Sağlam, onun yanında da KHK marifetiyle SBF’den atılan Doçent Murat Sevinç ve Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı Dinçer Demirkent; diğer yanda her daim genç Profesör Nermin Abadan Unat. Onları görünce “Hah doğru yerdeyiz” diyoruz. Sırf Siyasal’dan öğrencileri mi; Basın-Yayın’dan öğrencileri olan Profesör Nurçay Türkoğlu, Necla Zarakol, Feza Aygen, Cumhuriyet yazarı Yazgülü Aldoğan ve eski Hürriyetçi, yeni İBB Basın Danışmanı Şükrü Küçükşahin de orada. Çünkü hocamız sadece bizim değil, onların da sevgilisiydi. Mümtaz Hoca’nın cenazesinin Polis Tören Kıtası tarafından omuzlandığını gördüğümüzde aklımıza başka bir kare geldi, o da hocanın Mülkiye’den çıkarılışı ve hapse atılışıydı. Neyse...

Bize ifade ve düşünce özgürlüğünü anlatan hocamızı toprağa verdiğimiz güne Ahmet Altan’ın yeniden tutuklanmasıyla başlıyor, genç gazeteci Canan Coşkun ve belgeselci Kazım Kızıl’ın gözaltına alınmasıyla bitiriyorduk. Saygılı bir kalabalık vardı ama keşke Ekrem İmamoğlu’nun arabası geçerken korumaları kalabalığı iteklemeselerdi. Bu itekleme anı, arkadaşımızı Ülker Haznedar’ı gerçekten çıldırttı. Ahmet Davutoğlu ve Mesut Yılmaz’ın cenazede bulunmasına ise hiçbir yorum yapamayacağım.  

Mümtaz Soysal demokrasilerde en tehlikeli şeyin 'dinsel ve siyasal putlar' olduğunu hep söylemişti...

***

Mümtaz Soysal hocamızın vefat haberinden sonra Mülkiye’ye, bu kez de şimdi okuyacağınız cümlelerle değinmek zorunda kalacağımız için üzgünüm. İlk önce ciddiyet:

Anıtkabir Özel Defteri'ndeki satırların yazarı tek başına dönem arkadaşımız Hilal Şenkal değilmiş, yazı 50’inci yılı hazırlayan komitenin ortak denetiminden geçmiş. Kendisinden gerçekten özür dilerim. Ama keşke “Benim hastalıklı bir kişilik olduğumu” söyleyeceğine emekli büyükelçi Sumru Akıncı ve sendikacı Muharrem Kılıç gibi arayıp durumu anlatsaydı. Allah’ım iş ne kadar büyüdü! Bir emekli büyükelçi “Münasebetsizlik, nezaketsizlik, sevgisizlik ve kabalık” diyerek Komite’yi beni kınamaya davet ederken, eski Maocu bir ulusalcı ise gruptan ‘mutlaka bir tepki gösterilmesini' istemiş. Bu kişi organizatörlere çağrı yaparak aynen şu cümleyi de yazabilmiş:

“Susa susa bu hallere geldik.”

Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama aynı mavra içinde benim Ahmet Hakan’ı övdüğümü mü, eleştirdiğimi mi tartışacak kadar kendilerinden geçmişler. Cevap bile vermeyeceğim. Bu 5-10 kişi o kadar gürültü kopartmış ki, geçen hafta T24’te Hasan Cemal (1965), Mehmet Y. Yılmaz (1977), Metin Münir’den (1974) fazla okundum. Bu yüzden Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın (1987), bana daha fazla ilgi göstermeye başladı. Genel Koordinatör Sertuğ Çiçek (1987) çok tık aldığım için maaşıma yüzde 5 zam yapabileceğini bile söyledi. Yandaki tarihler doğum tarihleri değil, Mülkiye’den mezuniyet tarihleridir. Kurban olayım okuldaşlarım, aklınıza geldiği zaman Mülkiyelilik ruhunu tuz ruhu, nane ruhu gibi kullanmayın. 


Necmiye Alpay (1969) ve ben, Mümtaz Hoca'nın ilk derslerinde tahtaya çıkıp, 'kominizm' ve 'parlemento' diyen herkesi nasıl çaktıracağını anlattığı günü hatırlayıp güldük. Fotoğrafta görmediğiniz Basın-Yayın'dan Bumin Güneri 'preloterya'yı ekledi. 

***

Yorumsuz: Yandaki haberi yorumsuz olarak benim kınanmamı isteyen arkadaşlarımın dikkatine sunarım. SBF-Mülkiye'de her yıl kutlanan İnek Bayramı'nın en önemli geleneklerinden olan İnek Duası'nı okuyan öğrenci beraat etti, ama haberin altında öğreniyoruz ki bu akademi yönetimden kınama almasına engel olmadı. 

***

Mülkiye'den bu kadar bahsetmişken, T24'ün bir diğer Mülkiyelisi Doğan Akın'la Mümtaz Hoca'nın arkasından yaptığımız sohbeti de es geçmeyelim. Hâlâ daha izlemeyenler için gelsin, hepiniz 60'lara geri döneceksiniz. 

***

Aşağıdaki müzik önerim hepinize gelsin... 

***

Şimdi de yanlış bir inancı tuzla buz ediyorum. Kim demiş T24 çalışanlarının ahı gitmiş vahı kalmış diye, çok yanılıyorsunuz. Hiç sizi zorlamayayım, aşağıdaki fotoğrafa bakın; T24’ün muhabirleri, editörleri hep karşınızda. Yalnız içlerinden birini kaçırmayı becerdim: Damla Uğantaş.

***

Hazır İspanya'da da aşırı sağ oyunu ikiye katlamışken, 'Sağ Popülizmin Yükselişi' seminerini kaçırmamanızı öneririm. 

***

Taşradan haberlere devam. Erzincan Kemaliye'de 'manili yol' diye bir sokak var. Kadınlar, gurbete giden kocalarına maniler yazıp yollarlarmış, bu da onlardan bir tanesi. 


Fotoğraf, Oya Cirit Gürer'den...

Yazarın Diğer Yazıları

Esad'ın düşüşü ve Suriye'nin perişanlığı dışında tüm haberler burada...

"Sen ağla İstanbul!" başlığını görünce yanlış yazdığımızı düşünmeyin, bile bile yaptık... Zaten bütün diziler çok ağlak, bunu da söylemeden geçmedik! Ayrıca bu magazinde ekrandaki programı terk eden Mülkiye'den sınıf arkadaşım İlber Ortaylı ya da bir filmde oynayan Radikal'den stajyerim İsmail Saymaz yok...

165 yaşındaki Mülkiye ve çok daha fazlası var bu magazinde...

Sevgili hayranlarım ve okurlarım, bir kez daha belirteyim ki hiçbir sosyal medya platformunda hesabım yok; bu yüzden "Biz bunu sosyal medyadan biliyorduk" deyip beni üzmeyin...

78 yaşında hâlâ beni şaşırtıyorlar

Bu hafta fotoğrafım yok çünkü patoloji raporum ancak perşembe öğleden sonra çıktı; daha Taksim İlkyardım doktorumu görmedim ama galiba kanserimle başa çıkmış, tabii kesinleşince size daha iyi bilgi veririm

"
"