Dünyanın en keyifli yaratıkları ve ben | Levent Gültekin, Kılıçdaroğlu hakkındaki iddiaları nedeniyle yine gündemin önüne geçiverdi | 'Ya çok seversen' dizisinde bol bol bulunan ıslak sahnelerden biri | Mem û Zîn Operası'nın sopranosu yetenekli müzisyen Özlem Bulut
***
Çok ama çok uzun bir aradan sonra nihayet sinemaya gittiğim için yani paramı basıp sinema salonunda film izlediğim için çok heyecanlandım, o yüzden bu haberle başlayacağım. Cihangir Homeroom'da iki oyuncu Nihal Yalçın ile Tülay Günal ve de yazar Vercihan Ziflioğlu ile daldan dala tatil (Nihal Yalçın, erkek arkadaşı Berker Güven ile yaptığı uzun Ege tatilinden yeni döndü) ve sanat gıybeti yaptık... Ve birden bire Fatih Akın'ın son filmi Ren Altını'nın vizyona girdiğini hatırlayınca, kıçımızı kaldırıp sinemaya gittik.
Ben, bu sezon tiyatro ile sahnelere dönecek olan Nihal Yalçın, iş durumu biraz bu aralar sakin olan Vercihan Ziflioğlu ve de iyi bir diziden teklif bekleyen Tülay Günal (Foto: Emre Erdem)
Hemen baştan söyleyelim, Ren Altını, sinema eleştirmenlerinin tabiriyle bir "başyapıt" değil fakat Tülay Günal ile ben izlerken müthiş keyif aldık. Nasıl almayalım ki... Filmde Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Almanca, Arapça, Flemenkçe ve galiba Farsça da konuşuluyor.
Oyunculardan hepimizin iyi tanıdığı Uğur Yücel dışındaki bazı isimleri fikir edinmeniz açısından şöyle sıralayayım: Emilio Sakraya, Mona Pirzad, Kardo Razzazi, Ilyes Raoul, Sogol Faghani, Hüseyin Top, Arman Kashani, Ensar Albayrak, Denis Moschitto.
İzlemenizi mutlaka öneririm ama nispeten muhafazakâr okurlarıma filmin 18+ olduğunu hatırlatmak isterim.
Emilio Sakraya-Uğur Yücel
Ayna hâlâ albüm yayınlıyor
Genellikle beş kişilik olan ve de yıllardır Türk popu için müzik üreten Ayna grubundan Erhan Güleryüz, geçen buluşmamızda son albümleri Yine Aşk'ın tamamını yayınladıklarının müjdesini verdi. Laf aramızda, şarkının şiir kısmını Hasan Cemal'den araklamışlar. Neyse canım, bana da albümün en iddialı şarkısı Sonbahar'ı sizinle paylaşmak düşer.
Bu arada Güleryüz ile ilgili de şunu söylemeden geçmeyeyim, her gün basketbol oynayıp, ağzına içki ve sigara dokundurmuyormuş bile artık.
Gonzo Tuğrul Eryılmaz ve Ayna'nın Erhan Güleryüz'ü (Foto: #Tarih Gürsel Göncü)
Tarihimden yapraklar
Bu hafta da Cumhuriyet'ten devam... Cumhuriyet çalışanlarının, 52 imzalı, yönetime istifa çağrısının yankıları hâlâ sürüyor. Hâlâ Cumhuriyet'te çalışan ve de muhalif kanallarda dolaşan Orhan Bursalı, Emre Kongar, Mustafa Balbay, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel gibi isimlerden hiç ses çıkmadı. Üstelik bu saydığım isimler arasında Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi olanlar da var...
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi isteyenler Candan Yıldız'ın T24'teki yazısına göz atabilirler.
Ben üç haftadır bunları yazmaktan patladım!
Linkler ve çağrılar
* Üyesi olduğum İnsan Hakları Derneği, 37. yaşını kutluyor. İstanbul Şubesi'nin davetini bırakıyorum.
* İngilizce bilen ve gazeteciliğe meraklı fanlarım Frontline Club'ın düzenlediği etkinliklere göz atabilirler.
Susma Platformu, Onur Ayı’nda gerçekleşen yasaklama ve engellemelere ilişkin bir bülten hazırladı.
***
Levent Gültekin yine gündemde
Homeroom'dan arkadaşım Levent Gültekin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "Bana 'Türkiye’yi artık hiç kimse kurtaramaz. Kendi adaylığımı engelleyecek gücüm yok' dedi" diye bir iddiada bulundu, ortalık karıştı.
Konuya, eski Cumhuriyetçi ve HaberTürkçü meslektaşım Fatih Altaylı'nın yazısından bir alıntı ile girmiş olalım:
"Ben Siyasal İslam’a bir şekilde bulaşmış herkese belirli bir mesafe ile yaklaştığım için, Gültekin’in kimi söylemleri zaman zaman hoşuma gitse de, kendini Cumhurbaşkanı adayı ilan edecek kadar yüksek bir egoya sahip eski bir AK Parti destekçisine de gözü kapalı güvenmem. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu ile arasında geçtiğini iddia ettiği diyaloğun gerçek mi, iftira mı olduğunu bilemem. Ama 'iftiranın yakışanından korkmak gerektiğini' bilirim. Allah var bu da Kılıçdaroğlu’na yakıştı!"
Altaylı ego demiş ama benim tanıdığım kadarıyla Levent Gültekin, gündemde olmayı çok seviyor. Bu yüzden de en uç iddiaları ve inanılmaz analizleri ondan işitebilirsiniz. Medyascope'ta bu tartışmayı başlatan söyleşiyi yaptığında aslında onaylanması güç başka şeyler de söylüyor:
"Bu kurguyu dağıtmalıyız. Bir tarafta İslamcı otoriter lider, öbür tarafta 'siyasal Alevicilik', öbür tarafta milliyetçilik, öbür tarafta Kürtçülük... Türkiye bu dört ayak arasına sıkıştırılmak isteniyor."
İktidarı elinde tutan otoriter güçle gücü kıyasalanamayacak başka grupları aynı çuvala koymak ne kadar doğru bir siyasal analiz ben kestiremedim, söylemeden geçemezdim...
(Gonzo Tuğrul Eryılmaz, emekli maaşı iyice artan Ahmet Sever ve merkez sağ arkadaşım Levent Gültekin)
Şimdilik çok sevmedim
Tamam, öteki yaz dizilerinden bir nebze de olsa farklı. En azından Bodrum veya Çeşme'de değil, Mayorka'da başlıyor 'Ya çok seversen' dizisi. Üstelik de 'yolun yarısını' geçmiş olan Kerem Bürsin ve partneri Hafsanur Sancaktutan'ın ıslak sahneleri de fena değil ama kesmiyor. Şimdi size bir gerçeği ifade edeceğim, ben taraf tutuyorum: Çünkü iki iyi arkadaşım Şerif Erol ve Hatice Aslan, dizinin önemli rollerindeler. Ben de onların oynadığı bir diziyi iki-üç bölüm görmeden anında eleştiremezdim.
(Entelektüel kahvaltılardan tanıdığım arkadaşlarım Hatice Aslan ve Radikal'in ilk kültür-sanat editörü Şerif Erol)
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Evet. Y.T. müzisyen arkadaşının, D.T. ise müzisyen kızının evinde Bodrum tatilindeler. En iyi arkadaşları M.Ç. ise Berlin tatilini bitirip daha yeni döndü.
* Hasan Cemal ve Mehmet Y. Yılmaz'ın Bodrum tatilleri ise villalarında sonsuz bir şekilde devam ediyor. Ben ise Cihangir'deki 21'in sahiplerinden Deniz Karaağaç'ın Bodrum Greta tatillerini ısrarla reddediyorum. İdeolojik düşmanlarım olan middle ve upper-middle classların playgroundu Bodrum'da işim olmaz. Şimdi siz benim tatillere gitmeyerek Cihangir'de sıkıntıdan patladığımı düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafa bakarsanız, torunum Asya ve onun dünya tatlısı kuzenleri ile Cihangir'de günümü gün ettiğimi görürsünüz.
(Son dakika: Hasan Cemal'in Bodrum'da evi yokmuşmuş, kiracı olarak tatil yapmışmış ve çoktan dönmüşmüş. Ama artık çok geç, haftaya yazmayacağıma göre ancak bu kadar düzeltirim:)
-
-
Ulaş, Asya, dede Tuğrul, Umut ve Hicran
(Foto: Oğlum Hüso)
Müzik önerisi
Bu haftaki müzik önerimiz bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz'ın geçenlerde söyleşi yaptığı, ilk Kürtçe opera olan Mem û Zîn'in sopranosu müzisyen Özlem Bulut’un son albümü Ayna'dan Kürtçe bir şarkı...
Tuğrul Eryılmaz kimdir?
Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.
Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.
İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.
Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.
1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.
Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.
Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.
|