10 Şubat 2023

Deprem ben dâhil her şeyi altüst etti ama yine de karşınızdayım

AFAD başta olmak üzere tüm sivil ya da resmi kuruluşların deprem sonrasında nerede aksadıklarının üzerine gitmek hepimiz için bir vicdan borcudur. Vicdan söz konusu olunca taraf tutulmaz

HDP'li arkadaşım Gülsüm Ağaoğlu ile konferansa girmeden önce - Konferansın içinde oturma düzeni gördüğünüz gibi, Murat Belge, Meral Danış Beştaş ve Nevşin Mengü anlayamadığım bir nedenle benim önümdeler - Perşembe günü 16.00'ya kadar Cihangir'den beş TIR deprem bölgesine gönderilmiş oldu - Benim gibi Nina Simone'u bilip Iyeoka'yı bilmiyorsanız şimdi öğrenmenin tam zamanıdır 

***

"Sarı noktam arttı", "Bu soğuklar canıma okuyor" diye kendime acırken maalesef "Geleceğim" diyen deprem her şeyi altüst etti ve sadece 10 ili değil, bütün Türkiye'yi enkaz altında bıraktı. 

Aklı başında olan ve hâlâ gazetecilik yapmaya çalışan çok sayıda meslektaşım devletin nasıl yönetilemediğini televizyonlardan ve internet gazetelerinden haykırıyorlar. Ben sınırlı imkânlarımla sizleri Cihangir'de başlayıp Antakya Samandağ'a kadar uzanan sivil seferberlik dayanışmasına götürmeye çalışacağım. 

Yönetilenler seferber, yöneten sessiz ve inşallah mahçup

Depremde iktidara güvenemeyen, tek yanlı yayın yapan yandaş medyayı hiç mi hiç kaale almayan yurttaşlar, tıpkı bizim mahalle Cihangir'de olduğu gibi, felaketin ertesi günü kolları sıvamışlardı bile. 

Kanı deli kaynayanlardan kadınlara, oradan her yaşa Cihangirli haldır haldır koli hazırlıyordu 
Fotoğraf: Halil Kalafat 

Ben bu yazıyı T24'te yazdırmaya çalışırken Upper, Mid, Lower Cihangir ahâlisi; üç muhtarın (Halil Kalafat, Adnan Bal ve Fehime Esen) çağrısıyla beş TIR'ı kendi imkânlarıyla deprem bölgelerine yollamışlardı bile. Tabii deprem bölgesindeki hayvanlar da unutulmadı.

Kim demiş, Türkiye halkları organize olamaz diye! Öyle bir oluyoruz ki, batılısı da doğulusu da eminim bize hayran kalır. Yeter ki devlet gölge etmesin. 

Büyük bir hız ve maharetle hazırlanan koliler, arkadaşım Berker Güven'in komutasında aynı maharetle TIR'lara yüklendiler
Fotoğraf: Halil Kalafat 

Cihangir'den kiralanan bir karavan, depremin ikinci günü dört doktor arkadaşımızı nedense haberlerde adı fazla geçmeyen Samandağ'a (Samandağ Belediye Başkanı'nın şikayetine linkten ulaşabilirsiniz) götürdü. 

İstanbul Tabip Odası gönüllü hekim ekibi Muhammed Al Saafin, Sadık Çayan, İncilay Erdoğan, Coşkun Canıvar
Fotoğraf: Gonzo Haber Ajansı

Gonzo Haber Ajansı, doktorların Samandağ'a ulaşmak için 30 kilometrelik yolu altı saatte aşabildiklerini bildirdi. 

Hatay'ın Samandağ ilçesinde devlet hastanesinde doktorlar gayet zor şartlar altında çalışıyorlar 
Fotoğraf: Gonzo Haber Ajansı

Linkler ve çağrılar 

* Türk Tabipleri Birliği’nden çağrı: Deprem bölgesine malzeme ve insan gücü ulaştırma konusunda yetkili sayılmalı, engellenmemeliyiz. 

* Demokrasi İçin Birlik: Depremzedelere yardım ulaştırmaya çalışanlar engellemeleri tanımamalıdır.

Depremden bir gün önce

Halkların Demokratik Partisi'nin hafta sonunda düzenlediği iki günlük Demokratik Cumhuriyet Konferansı yapılırken tabii ki kimsenin aklından ertesi gün kopacak kıyamet geçmiyordu bile.

Bakırköy İBB Cem Karaca Gösteri Merkezi'nde düzenlenen toplantıda yoğunluktan cam çerçeve kırılmadı ama iyi bir kalabalık vardı. Konferansta tabii ki HDP'li olmayan çok sayıda akademisyen, aydın ve gazeteci de vardı. 

Şimdi siz yine bana "Mülkiye şovenizmi yapıyor" diyeceksiniz ama ne yapayım, böyle bir gerçek de var. Konuşmacılar ve konuklar arasında en ünlü isimler Mülkiyelilerden oluşuyordu. Aklımda kalanları sayıvereyim: Hasan Cemal, Necmiye Alpay, Ayhan Yalçınkaya, Levent Köker, Murat Sevinç, Dinçer Demirkent, Füsun Üstel, Sevilay Çelenk, Sırrı Süreyya Önder...

Ayşe Cemal'i Patagonya'ya gönderen Hasan Cemal, konferans yemeğinde meslektaşı Nevşin Mengü'yle
Fotoğraf: Murat Sabuncu

Her şey pek güzeldi ama Hasan Cemal'in birinci sırada benim ise dördüncü sırada oturmama bir türlü akıl erdiremedim. Haydi kendimden vazgeçtim, Cihangir'in en ünlüsü Yıldırım Türker'in merdivenlerde oturtulmasına ne demeli? Neyse, ne diyelim Türkiye bir "organize işler" ülkesi ama nedense kimse doğru dürüst organize olmayı beceremiyor. 

Cihangir'den arkadaşım Yıldırım Türker ve bianet'ten arkadaşım Ruken Tuncel'in arasında bendeniz Gonzo Tuğrul 
Fotoğraf: İncilay Erdoğan

Kafama takılan bir diğer nokta, Murat Belge'nin HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar'a en yakın yere oturtulmasıydı. Yok canım, kıskanmadım. Zaten ben yemeğe kalamadım.

Emek ve Özgürlük İttifakı'na oy verecek okurlarım için de şu bilgiyi ekleyeyim: TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de konferanstaydılar. Sera Kadıgil galiba yoktu, olsaydı fark ederdim. 

Demokratik Cumhuriyet Konferansı yemeğinin ev sahipliğini eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar yaptılar
Fotoğraf: Murat Sabuncu 

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

* Deprem haberlerini Halk TV, KRT ve Fox TV'den izledim. Bence hepsi sınıfı geçti. Fakat Fox TV'de her gece "Yüce Türk milletinin ne kadar bilge ve ferasetli olduğunu" söyleyip sürekli "Patron sizsiniz" diyen orta arkadaşım Selçuk Tepeli'nin konukları olan Prof. Naci Görür ve ekonomi-siyaset yorumları yapan genç meslektaşım Ozan Gündoğdu gerçekten bana çok şey öğrettiler.  

Maalesef az sayıda olan, yeni kuşağın parlak isimlerinden Ozan Gündoğdu 

Medya Ombudsmanı ve eski öğrencim Faruk Bildirici'nin yazdığı şu notu da atlamak istemedim.

Müzik önerisi

Bu haftaki müzik önerisi meslektaşım Güldal Kızıldemir'den. Nina Simone ve Amy Winehouse karışımı Iyeoka'dan Simply Falling. Ben düştüm, Allah sizi de düşürsün. 


Tuğrul Eryılmaz kimdir?

Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.

Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.

İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.

Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.

1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.

Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.

Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.

Yazarın Diğer Yazıları

Kişisel gösterim ve Atatürkçü meslektaşlarımın 'Nefes' aldırma girişimi

Müzik seçimim de yaşıma uygun... Bu magazinde Alpay'ın 1960 ortalarında yaptığı Rodrigo gitar konçertosu uyarlaması dinleyeceksiniz...

Esad'ın düşüşü ve Suriye'nin perişanlığı dışında tüm haberler burada...

"Sen ağla İstanbul!" başlığını görünce yanlış yazdığımızı düşünmeyin, bile bile yaptık... Zaten bütün diziler çok ağlak, bunu da söylemeden geçmedik! Ayrıca bu magazinde ekrandaki programı terk eden Mülkiye'den sınıf arkadaşım İlber Ortaylı ya da bir filmde oynayan Radikal'den stajyerim İsmail Saymaz yok...

165 yaşındaki Mülkiye ve çok daha fazlası var bu magazinde...

Sevgili hayranlarım ve okurlarım, bir kez daha belirteyim ki hiçbir sosyal medya platformunda hesabım yok; bu yüzden "Biz bunu sosyal medyadan biliyorduk" deyip beni üzmeyin...

"
"