Son günlerde yaşanılan devalüasyon kulüpleri adeta yakıyor. TL’nin yabancı para karşısında yüzde 60’a varan değer kayıpları; gelirleri TL, giderleri Euro olan kulüpleri ateşe attı. Şimdi tüm kulüp yönetimleri, bu krize karşı ne yapabileceklerini düşünmek zorunda!
Kurlardaki yukarı yönlü artışın kulüplere etkilerini aşağıdaki başlıklarla değerlendirebiliriz.
Futbol artık bize keyif veremeyecek!
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kurlardaki artış; gelirleri TL, giderleri büyük oranda Euro olan Süper Lig’de gelir ve gider arasında önemli bir açığın oluşmasına, nakit akışının bozulmasına, zararlarının artmasına, mali yapısının daha da zayıflamasına neden olacaktır. Mevcut finansal yükümlülüklerini yerine getirmelerinde önemli sıkıntılara yol açabilecektir. Bu mali olumsuzlukların en büyük etkisi önümüzdeki günlerde kısa, orta ve uzun vadede Türk futbolunun sportif rekabet yeteneğinin iyice düşmesine neden olabilecektir. Türk futbolunun finansal yapısındaki bu olumsuzluklar, ülkemizin UEFA ve FIFA sıralamasında daha da geriye düşmesine sebep olabilecektir. Yani, işin özü futbol ülkesi olmaktan hızla uzaklaşacağız. Futbol keyif veren bir spor dalı olmaktan daha çok keder veren bir etkinliğe dönüşecektir diye düşünüyorum.
Naklen yayın gelirlerinden 1.5 milyar TL kayıp
Naklen yayın gelirlerindeki kayıplar açısından bakıldığında, 17/11/2020'de TFF, yayıncı kuruluş ile 2020-21 sezonunu 2.65 milyar TL üzerinden, döviz üzerinden TL’ye dönmüştü. O dönem Kulüpler Birliği bu gelişmeye sessiz kalmıştı. Ancak, TFF’nin dövizden TL’ye dönmüş olmasının kulüplere faturası milyar liralara ulaştı. Bu kapsamda bugün kulüplerin kaybını hesaplarsak, o günkü $/₺, 7.90 kurundan 335 milyon dolar olan bu tutar, bugünkü 12.40 $/₺ kuru dikkate alındığında, kulüplerin kaybı 1.507.500.000 TL oldu.
Dövizden TL’ye dönüş iyi oldu ama mali yükümlülükler arttı!
Kulüplerin YP borçlarının önemli bir kısmı TL’ye dönüldüğü için kulüplerin kur farkından dolayı avantajları oldu. Ancak finansman maliyetleri geri gelmedi. TL’ye dönülürken hangi kurdan ve faizden bu yapılandırma açıklanmadığı için sadece varsayımsal konuşacak olursak, Süper Lig kulüplerine yüksek kurun ve finansman maliyetinin etkisi, kulüplerin mali yapılarına ekstra yükler getirdi. Bu da kulüp zararlarının artmasına neden oldu.
Süper Lig’in geliri ücretlere ancak yetiyor!
Yabancı oyuncularla yaptıkları sözleşmeler nedeniyle çok önemli kayıpları oluştu. Bugün Süper Lig ve diğer liglerde oynayan yabancı oyuncu sayısı 290. Yani toplam oyuncu sayımızın % 49’una karşılık geliyor. Bu oyuncularla yapılan sözleşmelerin tamamının yabancı para üzerinden yapıldığı dikkate alındığında, kulüplerin oyuncularına ödedikleri ücret ve maaş sözleşmelerinden kaynaklanan maliyetler, (TL kazanıp Euro ödedikleri için) % 60’yakın artmış oldu. 2018-19 sezonu itibariyle Süper Lig’de ücretlerin gelirlere oranı % 79 idi. Buna göre Süper Lig’in 2018-19 ücret gideri yaklaşık 3.4 Milyar TL civarındaydı. Araya pandeminin de girmesiyle birlikte gelirler % 30 azaldı fakat ücret giderleri çok geri gelmedi. Bu rasyo % 85’e çıktı. Yani bugün Süper Lig oyuncularına toplam gelirinin yüzde seksen beşini ücret ve maaş olarak ödüyor. Kurlardaki bu artış ile bu tutarın 4 milyar TL seviyesine yükseldiğini tahmin ediyorum. Bu da, Türk futbol gelirlerinin neredeyse tamamının oyuncu ücret ve maaşlarına gitmesi anlamına geliyor. Gelir yaratmakta zorlanan Süper Lig’in, Euro bazlı oyuncu sözleşmeleri, kurlardaki artış nedeniyle, kulüplerin zararlarını artırıcı bir etki yaratacak.
TL kazanç Euro karşısında eriyor
Türk futbolunun gelirlerinin TL olması nedeniyle, UEFA raporlamalarında Euro baz alındığı için, kurlardaki artış Türk futbol gelirlerini Euro olarak küçültücü bir etkiye sahip olacaktır. Bu da Türk futbol gelirlerinin Euro olarak geriye gitmesi ve ilk 10 UEFA ülkesi içinde kalamaması anlamına geliyor.
Bundan sonra yabancı transferi çok zor
Kurlardaki hızlı artış ya da yaşanılan devalüasyon, kulüplerin asıl gelirlerinin TL olması nedeniyle, yurt dışından oyuncu transferlerini neredeyse olanaksız hale getirdi.
Kulüplerin Euro bazında gelirleri düşecek
Avrupa kupalarında oynayan kulüplerin gelirlerinde kısmi olumlu gelişmeden söz etsek bile, bu turnuvalarda yarışmak ciddi bütçe gerektirdiğinden, UEFA gelirlerinin toplam gelirlere etkisi sınırlı kalacaktır.
Kurlar arttıkça maliyetler artıyor, kadro küçülmesi zorunlu
Kurlardaki artış tüm kulüp maliyetlerini artıracağı için ya da bir başka ifadeyle gelirlerinin TL olması nedeniyle satın alma güçleri düşeceğinden, bu durum kulüplerin rekabetçi yapılarına olumsuz etki yapacaktır. Zamanla küçülmek zorunda kalacak olan kulüpler maliyetli oyunculardan kurtulmaya çalışacaklardır. Kadro daralması kalite olarak kulüpleri olumsuz etkileyeceğinden, kısa ve orta vadede sportif rekabet güçleri düşecektir. Bu da bizi UEFA sıralamasında vuracaktır. UEFA ve FIFA sıralamasında düşme olasılığımız yüksek görünüyor. Şu anda UEFA sıralamasındaki yeri 18 olan Türk futbolu 20. sıranın da gerisine düşeceğini tahmin ediyorum. Bu durum FIFA sıralamasını da etkileyebilecektir. Şu anda 29.sırada bulunan Türk futbolu daha da gerileyecektir. UEFA Sıralamasında geriye düşmenin sportif ve ekonomik sonuçları olabilecektir.
Türk futbolu teknik iflasta
Var olan finansal olumsuzluklar nedeniyle zaten entübe durumundaki Türk futboluna, son darbeyi de kur artışları vurdu. Kulüplerin TL gelirleri, devaülasyonun yakıcı etkisiyle, ateş görmüş kar gibi erirken, kulüplerin toplam zararları daha da arttı. Kulüpler, finansal yükümlülüklerini karşılayacak geri ödeme yeteneklerini kaybetme ile karşı karşıyalar. Zaten net borçlu olan kulüplerin oluşan zararları özkaynak açıklarını daha da artırdı. Artan özkaynak açıkları (TTK. md.376'ya göre) kulüpleri teknik iflas durumuna getirdiğinden, kulüpler acil sermaye artırımı yapmak zorunda kalacaktır. Ancak, bu dönemde bu artışı sağlayabilecek nakit fonların nereden ve nasıl bulunacağı ise bilinememektedir.
TL gelirlerin Euro karşısında erimesi (TL gider karşılama/satın alma gücünün erozyona uğraması), gelir gider dengesindeki açığı daha da artıracağı için, kulüplerin sıcak para ihtiyacı artacaktır. Bu da, kulüpleri yeni borçlanmaya itecektir. Yetersiz nakit akışı, kulüplerin finansman arayışlarını hızlandıracak ve kulüplerin onsekiz milyar TL’na ulaşan borçlarını döndürmeleri zorlaştıracaktır.
Faaliyetlerinden kar yaratmakta zorlanan bu kulüplerin, sürdürülebilir bir mali yapıyı olanaklı kılacak bilanço karı oluşturabilmeleri artık bundan sonra hayal olacaktır.
Ne yapmalı?
Hep vurguladığımız gibi, genel ekonomik konjonktürdeki olumsuzluklar, kulüplerin zayıf mali yapılarındaki yetersizlikleri artırıcı bir etkiye sahiptir. Ülke ekonomisi ve genel küresel konjonktürdeki ekonomik, finansal olumsuzluklar finansal dengesini yitirmiş kulüplerin mali yapılarını daha da kırılganlaştırmakta, içinde bulundukları finansal krizi derinleştirmektedir.
Kulüplerin mali ve ekonomik yetersizlikleri, sportif başarısızlıklarının da temel nedeni olacaktır. Tüm bu olumsuzluklardan kurtulabilmenin yolu ise, Türk futbolunun mali, ekonomik, yönetsel ve örgütsel olarak yeniden yapılanmasından ve kapsayıcı kurumların inşasından geçiyor. Mevcut yönetsel yapı içinde Türk futbolunun rekabetini artırma olanağı olmadığını gözlemledik. Zaten UEFA aracılığıyla merkez futbol ülkeleri ile çevre ligler arasında haksız rekabet kalıcılaştırılıp kurumsallaştırılmıştı. Buna bir de Türk futbolunun kendi sorunları eklenince, sorunlar yumağı daha da artacak ve futbolda her yönüyle bir gerilemeye gitmiş olacağız. Bugünkü mevcut futbol yapılanmamızın Türk futbolunu Avrupa ve Dünya’da ekonomik, mali ve sportif olarak daha yukarılara taşıma yeteneği bulunmuyor.