23 Ekim 2021
Bu makaleyi yazmaya başladığımda kulüplerin 31/5/2021 itibariyle finansal tabloları henüz açıklanmıştı. Daha sonra genel kurullarını yapmaya başlayan kulüpler, kısa bir süre önce 01/06/2020- 31/8/2021dönemine ilişkin finansallarını da kamuoyuyla paylaştılar. Her ne kadar, finansalların tarihleri ve dönemleri değişse de, finansal anlamda futbol kulüplerimiz cephesinde değişen bir şey olmadığını gözlemledik. Birikimli zararların giderek arttığını, buna bağlı olarak öz kaynak açıklarının da yükselmeye devam ettiğini gördük. Sadece bu dönem itibariyle, Fenerbahçe’nin dönemsel olarak kâr açıkladığına tanık olduk ama sarı lacivertliler tarafında da son tahlilde finansal olumsuzlukların devam ettiğini söyleyebiliriz.
Maalesef finansal sorunlar kulüplerimiz için kronikleşmiş bir sorun haline geldi. Maalesef bugünkü eko-finansal sistem kulüplerin bu bataklıktan çıkmasına da izin vermiyor. Bir yandan geçmişten gelen kötü yönetim kaynaklı sorunlar, diğer taraftan ülke ekonomisinin içinde yaşadığı makro ekonomik olumsuzluklar ve pandemik sıkıntılar, kulüplerimizi iyice köşeye sıkıştırmış durumda.
Ne yazık ki, kulüplerin finansal dengelerini tekrar sağlayabilecek, sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya ulaşmalarına olanak tanıyacak bir ümit ışığı da bulunmuyor.
Finansal yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan, sportif olarak başarıya ulaşamayan, ekonomik olumsuzluklar ve yönetsel yetersizliklerin pençesinde kıvranan Türk futboluna, dört büyük kulüp özelinde bir bakalım.
Dört kulübün 31/05/2020/-31/05/2021 dönemine ilişkin özet verilerine ilişkin analizimize geçersek, aşağıdaki olumsuzluk ve yetersizliklerle karşılaşıyoruz.
Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, dört kulübün toplam gelirleri 2 milyar 190 milyon TL’na ulaşırken; toplam borçları 5,5 katı bir büyüklüğe, yani 12 milyar 64 milyon TL’na ulaşmış durumda. Kulüp başına ortalama tutarlara bakıldığında ise; kulüp başına ortalama gelir 548 milyon TL olarak gerçekleşirken, kulüp başına ortalama borç ise 3 milyar 16 milyon TL.
1 milyar 265 milyon TL net dönem zararı yapan kulüplerin, birikimli zararları ise 5 milyar 111 milyon TL’na yükseldi. Bir diğer ifadeyle, kulüplerin birikmiş zararları, gelirlerinin neredeyse 2.5 katına ulaşıyor. Kulüp başına ortalama birikimli zarar ise 1.278 milyon TL seviyesinde gerçekleşti.
Gelir yaratmakta zorlanan kulüpler giderlerini karşılayabilmek ve finansal yükümlülükleri yerine getirebilmek için yoğun kredi kullanımına yöneldiler. Gelir ve giderler arasındaki aleyhteki fark, kulüpleri yeni kaynak arayışına itiyor. Bu da genellikle bankacılık kesiminden sağlanan kredilerle gerçekleştiriliyor. Ne var ki, burada da deniz bitti. Zira, kulüp borçları ikinci kez yapılandırılmış durumda.
Tablo:1 Dört kulübün genel finansal verileri
Kulüplerin artan zararları, onların özkaynaklarının da erimesine neden oluyor. Nitekim, dört kulübün toplam özkaynak açıkları 4 milyar 61 milyon TL’na ulaşmış görünüyor. Kulüp başına 1 milyar 15 milyon TL özkaynak açığı veren kulüplerin, bu açıklarını nasıl kapatabilecekleri ise bir muamma!
Tablo 1’e göre kulüp bazında kısa bir değerlendirme yaparsak;
Özetle;
Bu verilere göre dört kulübün finansal dengeleri kaybolmuş durumda. Mali dengesini yitiren bu yapıların sürdürülebilirliği kalmamıştır.
Sağlığını ve dengesini yitirmiş bu finansal yapılar, zaman içinde kulüplerin sportif anlamda rekabetçi yeteneklerini de daraltıcı bir etkiye sahiptir.
Dört kulübün sahip oldukları finansal veriler, bu kulüplerin mevcut koşullar içinde, benzer politikalarla içinde bulundukları mali olumsuzluklardan kurtulamayacaklarını bize gösteriyor.
Kulüplerin genel finansal rasyolarını gösteren Tablo 2’yi özetleyecek olursak;
Tablo:2 Kulüplerin genel finansal rasyoları
Makalemizi yazarken, Borsa İstanbul’da işlem gören kulüplerin 2021 yılı üçüncü çeyrek verileri açıklandı. Açıklanan verilere göre, Fenerbahçe ve Galatasaray kâr açıklarken, Beşiktaş ve Trabzonspor ise zarar açıkladı.
Fenerbahçe fan token satışından elde ettiği kâr, kulübün 2021 üçüncü çeyrek kârının patlamasına yol açtı ve sarı lacivertli kulübün dönemsel kârı 257 milyon TL’ye ulaştı. İkinci kâr açıklayan kulüp ise 37 milyon TL kâr açıklayan Galatasaray oldu. Trabzonspor ve Beşiktaş ise finansal tablolarında dönemsel zarar açıkladı. Trabzonspor'un zararı 66 milyon lira olarak gerçekleşirken, Beşiktaş'ın 2021 üçüncü dönem net zararı ise 6 milyon lira oldu.
Fenerbahçe geçen yıl aynı dönem itibariyle 30.1 milyon lira zarar açıklamıştı. Fan token satışı ile gelirlerini geçen yıla göre % 292,5 artarak, 120 milyon TL'den 471 milyon liraya yükseltti. Fan token satışı sarı lacivertli kulübün finansallarında geçici bir iyileşmeyi de beraberinde getirdi. Bu sayede kulüp, tarihinde ilk kez Haziran-Ağustos döneminde 257 milyon lira kâr açıklamış oldu. Bu kâr rakamının kaynağı sürdürülebilir bir gelir yapısına sahip olmadığından, ortaya çıkan yüksek kârın, arızi bir kâr ya da faaliyet dışı elde olunan bir kâr kalemi olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu durum, Fenerbahçe yönetiminin finansal yetersizlik ve olumsuzlukları göz ardı etmesine neden olmamalıdır. İfade olunduğu üzere, dönemsel açıklanan bu yüksek kâr, sürdürülebilir bir kâr kaynağı olmadığı için sadece 2021/3.dönemi olumlu etkiler. Bu nedenle bizim yukarıdaki genel analizimizi etkilemez. Bu kâr tutarı, kulüp yöneticilerini de yanıltmamalıdır.
Beşiktaş’ın 31/08/2021 tarihli KAP’a gönderdiği finansallarında yaptığı yeni düzenlemelerle, negatif olan öz kaynağını pozitife çevirdiğini; bu sayede TTK.376 kapsamında teknik iflastan kurtulmuş olduğunu gördük. Siyah Beyazlı Yönetimin “Maddi Olmayan Duran Varlıklar”da muhasebeleştirdiği futbolcu bonservislerini ve dernek (kulüp) ile yapılan sözleşmelerden kaynaklanan haklarını yeniden değerlendirme yoluna gittiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Beşiktaş Kulübü’nün, -1.699.485.364 TL olan negatif öz kaynaklarını, konsolide olarak 591.927.078 TL pozitife çevirdiğini; bu durumu da, TTK 376’ya göre hazırlanan Finansal Durum Tablosunda, Öz kaynaklar altında “Yeniden değerleme ölçüm kazanç/kayıpları” olarak muhasebeleştirdiği görülmüştür.
Yani, sonuç itibariyle Beşiktaş ekonomik ve finansal anlamda yarattığı yeni gelir kaynaklarından sağladığı yeni bir fon akımı ya da kârlılıkla değil, Sermaye Piyasası Kurulu’nun kendisine tanıdığı yasal olanaklardan yararlanarak gerçekleştirdiği yeni düzenlemelerle, negatif olan öz kaynaklarını artıya çevirmiştir. Negatif bir durumu, muhasebe tekniğiyle pozitife çevirmek, sadece günü kurtaran bir yönetsel başarıdır. Kulübü kâğıt üzerinde daha güçlü bir mali yapıya sahipmiş gibi gösterebilir ama bunun sportif başarıyı artırmaya bir katkısı olmaz. Kulübün gerçek mali yapısını kavrayıp buna göre aksiyon almak daha anlamlı olacaktır.
Gerçekte kulüp yeni gelir kaynaklarına, sıcak paraya ve yükümlülüklerini yerine getirebilecek bir finansal yapıya gereksinim duymaktadır. Beşiktaş ve diğer kulüpler için yarınları kurtaracak stratejiler gerekiyor. Aksi halde kurların sürekli arttığı, finansman maliyetlerinin yükseldiği, pandemik olumsuzlukların devam ettiği bu olumsuz ekonomik konjonktürde, Beşiktaş ve diğer kulüplerin finansal dengelerini sağlayabilmeleri mümkün görünmüyor.
Diğer kulüplerde ise 31/08/2021 itibariyle Birikimli Zararların ve buna bağlı olarak Öz kaynak açıklarının artarak devam ettiği görülmektedir.
Bildiğiniz üzere, Türk Ticaret Kanunu 376. maddesi uyarınca “şirket esas sermayesinin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, genel kurul kararı ile; sermayenin tamamlanmasına veya kalan sermaye ile yetinilmesine karar verilmediği takdirde, şirket feshedilmiş sayılır.” Ayrıca yine aynı madde uyarınca, “öz sermayesi negatife dönen şirketler için, alacaklıların mahkemelerden şirketin iflasını talep etme hakkı” bulunmaktadır.
Bu kapsamda aynı zamanda kulüplerin bu olumsuz mali yapılarının devamının, ekonomik, finansal, sportif ve yönetsel alanlarda ne gibi olası sıkıntılara açıp açmayacağını iyi analiz etmemiz gerekiyor. Buna ilişkin değerlendirme yaparken, aşağıdaki konulara dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Finansal yeterliğe, sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmayan futbol yapılanmasında, futbolun uluslararası rekabet gücü düşer. Bu düşüş kendisini kulüp futbolunda UEFA sıralamasında, milli takımlar futbolunda da FIFA sıralamasında gerileme olarak gösterir.
Bugünkü kulüp ve milli takım futbolundaki sportif performansımıza göre Türk futbolu UEFA’da 17. ve FIFA sıralamasında da 39 sıraya gerilemiş durumda. Yani, Türk futbolu bugün sportif performans olarak 2000 yılının gerisine düşmüş görünüyor. Sportif performansımızın 2000-2021 arasındaki gelişimini Tablo 3’ten de görülebilirsiniz.
Türk futbolunun bir yandan gelirleri artarken, sportif performansının geriliyor olması, Türk futbol kaynaklarının iyi yönetilemediğini ve bu bağlamda bir üst yapı problemimizin bulunduğunu bize gösteriyor.
Modern futbolu bir sanat olarak gören ve ölünceye kadar bu sanatın gelişimine katkılar sağlayan efsane futbol insanı Johan Cruyff’a göre “Futbol vizyonunda performans: teknik + taktik + eğitim + finansın toplamından oluşur.”[1] Bu kapsamda günümüz futbolunda finansal refah seviyesini yükseltemeyen bir ligin sportif başarıya ulaşma şansı bulunmuyor.
Süper Lig’in gelirleri artarken, UEFA organizasyonlarındaki başarısızlığı, Türk futbolunun temel sorunsallarından birisi olarak karşımızda duruyor. İşin daha da kötüsü, bu problem Türk futbolunda yapısal bir soruna dönüşmüş durumda. Bu sorun çözümlenmesi ise yapısal değişim ve dönüşümlere bağlı. Bu temel problem çözümlenmediği sürece Türk futbolunun içinde bulunduğu sorunlardan kurtulma şansı bulunmuyor.[2]
Son yirmi yılda Süper Lig’in gelirleri yaklaşık beş kat artarak, 700 milyon Euro’ya ulaşmıştı. Ne var ki, ekonomik, finansal ve sportif yetersizliklerle boğuşmak durumunda olan Süper Lig’e son darbe pandemiden geldi. Pandeminin sorunu artırıcı etkisiyle, gelirleri yüzde kırk azalan Süper Lig’de var olan kriz daha da derinleşip ağırlaştı.
Tablo: 3 Türk futbolunun 2000-2021 arası UEFA ve FIFA sıralaması gelişim tablosu
Bugün Türk futbol yapılanması için tüm paydaşlarını da içine alacak şekilde ekonomik, finansal, yönetsel ve örgütsel olarak kökten yenilenmek ve yapılanmak kaçınılmaz bir zorunluluk.
[1] Tuğrul Akşar, Finansal Futbol, Literatür yay., İstanbul 2020, sh.7
[2] “Türk Futbolu Düşüşte”, Tuğrul Akşar, http://futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/122-tugrul-aksar/5340-2021-09-02-08-02-30.html
Paranın hatırına oyun durmadan devam ediyor. Ya yeni yarışmalar organize ediliyor ya da mevcut organizasyonlarda maç sayıları fazlalaştırılıyor, programa sürekli yeni maçlar ekleniyor. Oyuncuların "aşırı yükü" ile ilişkili çok sayıda risk faktörü oluşmaya başladı
Yasadışı bahse karşı mücadeleye yapısal yaklaşıldığında ve sektöre rekabet olanağı sağlandığında, vergi oranlarının düşürülmesi yasadışı bahsi azaltabilir ve vergi gelirlerini artırabilir
Futbolculara vergi inceletmesi başlatmak göze ve kulağa hoş gelen bir şey gibi görünüyor. Esas önemli olan bu temel konularda maliyenin denetim ve izlemesini sıkılaştırması gerekiyor
© Tüm hakları saklıdır.