02 Nisan 2024

Seçim sonuçları bize ne anlatıyor?

2024 seçimiyle birlikte 31 Mart bir başka dönüm noktasının tarihi olabilir. Zira seçim sonuçları, olağan dışı nitelik arz ediyor

31 Mart, tarihimizde bir karşı-devrimin sonlandırıldığı tarihtir. Bu kalkışma, 1908 Hürriyet Devrimine yönelmiştir ve Mustafa Kemal Paşa'nın tarih sahnesine çıktığı anlardan biridir.

Hareket Ordusu, (eski takvime göre) bu tarihte, karşı devrimi başarıyla geri püskürtmüştür.

Bu tarihi böyle bilirdik.

2024 seçimiyle birlikte 31 Mart bir başka dönüm noktasının tarihi olabilir.

Zira seçim sonuçları, olağan dışı nitelik arz ediyor.

CHP açısından hassas bir zafer

Seçim Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için tabii ki büyük bir başarı. Ona ne şüphe. Fakat tarihten çıkarılması gereken dersler var. Bu da şüphesiz.

Halkın oy tercihi değişken kesimlerinin CHP'ye teveccüh ettiği iki önemli dönem var. Bunlardan biri, partinin petrol krizleri sırasında sol ve Karaoğlan rüzgârlarını ("toprak işleyenin su kullananın") arkasına aldığı dönem (1973-1977 seçimleri); diğeri de ithal ikameciliğin bırakılıp neoliberalizme geçişin yarattığı darboğaza karşı yükselen Bahar Eylemlerini arkasına aldığı dönem (1989 seçimleri).

İlkine 12 Eylül darbesi ket vurdu, ikincisine ise soğuk savaşı sona erdiren gelişmeler ve kontrgerilla etkinlikleri.

1989'da CHP sürpriz bir başarı (üç büyük kentin yanı sıra doğu illeri ve Adıyaman, Niğde, Kırıkkale, Çorum vs. de alınmıştı) göstermişti. Fakat bu başarıyı kendi hatalarıyla da çarçur etmişti. İSKİ skandalı vb. yolsuzluk sorunları veya Merkez Bankasının (ANAP ve Rüşdü Saraçoğlu) kemer sıkma politikalarına karşı beklenen sosyal duruşu gösterememeleri hızlı bir çöküşü beraberinde getirmişti.

CHP, buna rağmen 1999'dan beri öyle veya böyle toparlanıyor. Her yerel seçimde peyderpey daha çok oy alıyor. Şu anda, 1989'daki oy oranlarını çoktan aştı, 1973-1977 trendine girdi.

Bugün yine halkın ekmek bulamadığı, hızla yoksullaştığı bir dönemdeyiz. Kemer sıkma politikaları önümüzdeki üç-dört yılda daha da artacak, bu belli. Yolsuzluğa karşı hassasiyeti koruyup kamucu politikalara yönelmedikçe ve süregelen iktisadi saldırılara "sosyal belediyecilik" ile yanıt verilmedikçe tarih tekerrür edecek, o da belli.

AK Parti açısından çöküşün muhtemel başlangıcı

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) yönünden bu süreç, hızlı bir çözülüşün başlangıcı olabilir. Bu konuda bir değerlendirme için erken. Fakat neden gerilediklerine dair bazı şeyler söylenebilir.

Birincisi; AK Parti'nin asgari ücret artışlarının da esbabımucibesi olan yeni iktisat politikasının en çok zarar verdiği kesim, emekliler ve memurlar oldu. Bu kesimin toplam nüfustaki oranı yaklaşık yüzde 30. Buna çalışmayan öğrenciler de dâhil edilirse oran çok daha yükseliyor.

İkincisi; AK Parti'nin teslimiyetçi, plansız ve piyasacı tarım politikası, son beş yılda çiftçi sayısında yaklaşık yüzde 30 azalmaya neden oldu. Dünyada gerileyen gıda enflasyonu Türkiye'de bir türlü gerilemedi. Emekçi halkın, gıdada kemerini sıkacak payı kalmadı.

Üçüncüsü; Cumhurbaşkanlığı sistemi denen tuhaf yapı, iktidarı Beştepe'de aşırı yoğunlaştırdı, bu da AK Parti'nin görece "nitelikli" sayılabilecek kadrolarının buraya yığılmasına neden oldu, dolayısıyla belediyelerdeki (15 Temmuz sonrası gerileyen) aday profili çok daha düştü.

Kuşkusuz bu gerilemenin nedenleri daha fazla ve derin ama bunlar daha ilk bakışta göze çarpanlar. Kaydedilsin.

Sistemden umudunu kesenlerin radikallik arayışları

Son olarak bir de radikalleşme çizgilerine bakmak lazım.

Şu açık ki şeriatçı Yeniden Refah Partisi (YRP) seçimin kazananlarından biriydi.

Bu partinin, kentlerin kenar mahallelerinde ve Anadolu'nun yoksul kırsalında bu kadar çok oy almasının nedeni, politikalarını bina ettikleri "ahlak ve adalet" programında saklı.

Kanımca:

- Ahlak vurgusu, yolsuzluk ve yozlaşmaya bir yanıt.

- Adalet vurgusu ise Millî Görüş'ün "adil düzen" söyleminin süregelen, anti-kapitalist (burada anti-faizci) ve anti-emperyalist (burada anti-gavurcu) perspektifinin bir tezahürü.

Bu alanlardaki boşluk "sol popülizm" (ben olumlu anlamda kullanıyorum) tarafından doldurulamadığı için YRP daha da yükselecektir.

Ve nihayet, tam da bu durum, bir "hipster partisi" olan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) hezimetinin de nedeni...

Yelpazenin sağında ve solunda yer alan milliyetçi partilerin başarısızlıklarının nedenleri ise biraz daha beklenerek yapılması gereken bir değerlendirmenin konusu. O noktada temkini elden bırakmamak lazım.

Tolga Şirin kimdir?

Tolga Şirin, İzmir'de doğdu. İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı'nda doçent olarak çalışmaktadır.

Hukuk alanındaki lisans ve lisansüstü eğitimini Marmara Üniversitesi'nde tamamladı. Lisans eğitimi sonrasında Londra Birkbeck Üniversitesi'nde insan hakları hukuku eğitimi aldı; doktora ve doktora sonrası aşamalarda Köln Üniversitesi Doğu Hukuku Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yaptı.

TÜBİTAK Sosyal Bilimler Programı ve Raoul Wallenberg Enstitüsü bursiyeridir.

Aybay Vakfı (2010) makale yarışması ödülünün sahibidir. 

2006-2008 yılları arasında İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi yürütme kurulu üyeliği yaptı.

Ondan fazla kitap ve çok sayıda makalesi olan Şirin, İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Geçmişte Radikal ve BirGün gazeteleri ile Güncel Hukuk dergisinde güncel yazılar yazan Şirin, haftalık yazılarını 2020'den beri T24'te yayımlamaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk Kürtlere özerklik vaat etmiş miydi?

Yerel yönetimlere dönük bu özerklik veya diğer bir ifadeyle özyönetim yetkilerini genişletme eğiliminin nedeni halkın, demokrasi kültürünü pekiştirmesidir

Nedir şu “Yerel Özerklik” dedikleri? | Avrupa Yerel Yönetimler özerklik şartı

Bir kişinin terör mahkûmu olursa belediye başkanı olamaması anlaşılır ama daha hüküm yokken peşinen ve bu kadar çok sayıda seçilmiş kişinin görevden alınmasında her hâl ve kârda ağır abeslik var

Türkiye'de içki sadece içki değildir

Vergi adı altında içki içmenin cezası kesiliyor