05 Ocak 2021

TSK ve Emniyet’te iki emeklilik hikâyesi…

Önemli bir iddia var ki; o da, bu komutanın geçtiğimiz günlerde savcılığa ifade verdiği yönünde. İfadeyi verdikten sonra emekli olduğu bilgisi var

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) omurgasını teşkil eden Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) bünyesinde yaşanan bir emeklilik olayı başkentin gizli mahfillerinde konuşuluyor, bir süredir.

Bir süredir derken, aslında emeklilik olayının halen dumanı üzerinde.

Sessiz sedasız yaşanan bu emeklilik olayında adı geçen komutan tuğgeneral rütbesinde.

Bu komutanın görevi yeri KKK karargâhı. Görevi içinse, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın sağ kolu desem yeridir. KKK'nın en mahrem bilgilerinin bulunduğu birim.

Emeklilik dilekçesi vererek TSK'den ilişiğini kesen bu komutan, ayrıldığı görevine 2020 yılı atamalarında getirildi.

Ankara'dan önceki son görev yeri Doğu'daki büyük bir askeri birlik bünyesiydi.

Henüz kamuoyuna yansımayan emeklilik olayının kahramanı olan tuğgeneralin Ankara'da görev almasındaki tasarrufun sahibi kim bilemiyorum.

Birlikte çalıştığı kuvvet komutanı olabilir. Genelkurmay Başkanı olabilir. Belki de Milli Savunma Bakanı'dır. Ya da siyasettir.

Ancak bilinen tek şey, Ankara'da kritik göreve getirilmiş olan bu komutanın, yeni makamında henüz dört ayı doldurmadan emekliliğini istemesi.

Önemli bir iddia var ki; o da, bu komutanın geçtiğimiz günlerde savcılığa ifade verdiği yönünde. İfadeyi verdikten sonra emekli olduğu bilgisi var.

Bazen "şeytanın gör dediğini" görür gazeteciler. Olayları tersinden ya da sürece göre yorumlarlar.

Ben de bu konuda şeytanın avukatlığını yapsam:

Son aylarda TSK'nın en güçlü kuvveti olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki FETÖ yapılanmasına yönelik sıkça soruşturmalar yapılıyor.

Özellikle Ankara ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıkları KKK merkezli, irili ufaklı ankesör soruşturmaları yapıyor.

TSK'da halen görev yapan yeni askeri FETÖ zanlıları, asker kökenli yeni itirafçılar ve sivil ya da devlet memuru yeni mahrem imamlar ardı ardına ortaya çıkarılıyor. FETÖ'nün başarısız darbe girişiminin üzerinden beş yıla yakın zaman geçmesine karşın TSK bünyesinde gözaltılar ve tutuklamalar var.

Hâl böyleyken, bu soruşturmalarla söz konusu emeklilik olayının aynı döneme gelmesi soru işaretlerine neden oluyor.

Benimkisi de "şeytanın gör dediği" zaten…

Emniyet'teki ilginç emeklilik…

Gelelim, emniyet teşkilatındaki emeklilik olayına…

Büyüteç'in daimi okurları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik Çubuk'taki şehit cenazesinde yaşanan linç girişimiyle ilgili kaleme aldığım yazıları hatırlayacaktır.

Bu yazıların içerikleri olayla ilgili güvenliği sağlayacak olanlar hakkında ihmal olup olmadığının araştırılmasıydı.

Olayın ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun onayı ile olay hakkında Mülkiye, polis ve jandarma müfettişlerinden bir araştırma ekibi oluşturulmuştu.

Müfettiş ekibi yaşananları polis ve jandarma açısından ayrı ayrı incelemişti.

Bu inceleme sonunda, Mülkiye ve polis müfettişleri CHP liderinin koruma müdürü Koray Aslan ve ekibinin Akkuzu Köyü'nde yaşananlarda herhangi bir kusurunun bulunmadığını tespit etmişti.

Dosya, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın başkanlığında toplanan Disiplin Kurulu'nda görüşülmüş ve bir kez daha müfettiş incelemesi yapılması kararı alınmıştı.

Bu karar sonrasında aynı müfettişler bir kez daha olayı mercek altına almış, bu kez CHP liderinin koruma müdürü Aslan'ın ihmalini tespit etmiş ve kınama cezası istemişti!

İşte, olayın ardından İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamalarında doğrudan hedef aldığı Aslan'la ilgili önce "ihmal yok", ancak idarenin ısrarı sonrasında "ihmal var" raporuna imza atan polis başmüfettişinin, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu (YDK) kararıyla 2020'de emekli edildiği ortaya çıktı.

Emekli edilen müfettiş ilk rapora Temmuz 2019'da, ikinci rapora ise Ocak 2020'de imza attı.

Ardından dört ay sonra Mayıs 2020'de toplanan YDK, yaş haddinde emekli olmaya daha zamanı olan polis başmüfettişini emekliye sevk etti.

Daha önce de yürütülen bir FETÖ soruşturmasında idarenin istediği gibi rapor yazmayan bir polis başmüfettişinin emekli edildiğini konu etmiştim.

Bu olayda da, her ne kadar sonrasında idarenin istediği görüşteki rapora imza atmış olsa da, emniyet yönetimi ilk raporu unutmadı!

Böylelikle, emniyet yönetimi idare lehine rapor vermeyen müfettişlerin teşkilattaki görevlerine son verileceği mesajını da veriyor.

İlginçtir; 2021 yılına girilmesine karşın, geçen yıl birinci sınıfa terfi etmesi gereken polis müdürlerinin terfileri bir türlü açıklanamadı. İdari yargı kararları uygulanmıyor. İdare lehine karar veya görüş vermeyen müfettişler emekli ediliyor. İdarenin onay vermediği personele soruşturma açılamıyor. Son genel seçimde iktidarın söz vermesine rağmen 3600 gösterge konusu çözümsüzlüğü sonuçlanamadı.

Yanı sıra, son dönemde biraz yavaşlamış gibi görünse de cemaat ve tarikatların etkisi aslında devam ediyor.

Emniyet teşkilatı kan kaybetmeye devam ediyor!

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"