01 Mayıs 2020

Koronavirüslü yaşama hazır mıyız?

Artık toplum olarak yeni bir yaşam tarzına başlamamız kaçınılmaz oldu. Yeni bir aşamaya geçiyoruz. Bu dönemi bilinçle hareket ederek aşmamız şart.

Türkiye’nin Koronavirüs'le mücadelesine ait rakamlar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal paylaşımıyla kamuoyunun önüne geliyor.

Her akşam turkuvaz renkli tablodan yansıyan son 24 saate ait veriler, hemen ardından televizyon kanallarındaki tartışma programlarının ana gündem maddesi.

Tıp camiasının uzmanları, Covid-19’la mücadelenin son durumunu ve beklentileri kendi bakış açılarıyla değerlendirmeye alıyorlar.

Pandemiye karşı sağlık emekçilerinin üstün gayretleri sonrasında son on gündür tabloda belirgin bir düzelme olduğu görülüyor. Verilerin doğru olduğunu varsayarak söylemek gerekir ki - virüsün ilk çıktığı günden bu yana kamuoyuna açıklanan rakamlardaki şeffaflık tartışması halen devam ediyor- ortaya çıkan olumlu tablo hiç kuşkusuz bazı beklentileri beraberinde getirdi.

Hükümet ve bazı Bilim Kurulu üyeleriyle uzman hekimler, özellikle 65 yaş ve üzeri ile 20 yaş altındakilere getirilen sokağa çıkma yasağının esnetilmesi beklentisi bir yana, kısıtlamalarla devam eden yaşam şartlarının ramazan sonrasında gevşetilebileceğinin sinyallerini vermeye başladılar.

Ayrıca, Sağlık Bakanı Koca, kademeli biçimde yaşamın normalleşmesi çalışmalarının devam ettiğini ancak kesinleşen bir sonucun olmadığını belirten açıklamaları kamuoyuyla paylaştı.

* * *

Türkiye’deki bu tablo ışığında bazı önemli bulgulara dikkat çekmek istiyorum.

Öncelikle Covid-19 virüsünün mekaniğinin henüz çözülemediğini belirtmek lazım. Bilim insanları, bunun çalışmalarına değişik ülkelerde devam ediyor.

Yanı sıra, benzer şekilde dünyayı 2002’de etkileyen Sars virüsünü ele aldığımızda Kasım 2002’de ilk tespitleri ortaya çıkan Sars, Temmuz 2003’te son vakayla birlikte ortadan kalktı.

Buna karşın, henüz mekaniği çözülemeyen Covid-19 için bunu söylemek en azından "şimdilik" zor. Covid-19’un son vakasını beklemek çok uzun zaman alabilir. Bu olasılık hayli güçlü biçimde bilim insanlarının önünde duruyor.

Yine Sars, yüksek ateşle hastaneye gidildiği andan itibaren bulaşıp yayılmaya başlarken, Covid-19 ise henüz hastaneye gitmeden, daha semptomlar kendisini göstermeye başladığı andan itibaren yayılmaya ve bulaşmaya başlıyor.

Bu noktada, Covid-19’un en çok yayılma gösterip yaşam kaybına neden olduğu hastalar, başka bir hastalığın etkisinde kalanlar olarak tanımlanıyor. Diyabet, kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, astım gibi "alt hastalıklar" bunlardan bir kaçı.

Şimdiye kadar Covid-19’dan yaşamını yitiren hastalar üzerinde yapılan incelemelerde bilim insanları, yüksek tansiyonu bulunan Covid-19 hastalarının ölümlerinin ilk sırasında yer aldığını ortaya koydu. İkinci sırada, günümüzün kronik hastalıklarından diyabet geliyor.

Oysa yüksek tansiyonun şimdiye kadar zatürre ya da solunum yolları enfeksiyonunu tetikleyen bir parametre olduğu yönünde bilimsel bir veri yok. Yani, yüksek tansiyonlular Covid-19 için en önemli risk grubunu oluşturuyor.

Ancak bu gerekçeler Covid -19’u klasik grip virüslerinden, Koronovirüs pandemisini de diğer grip salgınlarından ayrı bir yere koymak gerekiyor.

* * *

Bu bilgilendirmenin yanında farklı bazı açıklamalara da dikkat çekmek gerekiyor.

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, "bireysel tedbirlerin aylarca sürebileceğini" açıkladı.

Benzer biçimde yine Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Aman dikkat! Salgın bitmedi. Her gün 2000’den fazla yurttaşımız hastalığa yakalanıyor ve 100 civarında yurttaşımız da bu hastalıktan ölüyor. Henüz yangını söndüremedik, kontrol altına aldık. Ardından soğutma yapmamız lazım ki, ikinci bir atak başlamasın" değerlendirmesini yaptı.

Keza, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen ise şöyle dedi:

"Bir süre daha dikkat edeceğiz, tedbirleri gevşetirsek tekrar başa dönme ihtimali var. Hastalığın ikinci bir atak yapmasına müsaade etmememiz lazım, onun için de sosyal izolasyona uymalıyız"

Yurtdışından da her gün Türk uzmanların değerlendirmelerini destekleyen açıklamalar yapılıyor.

Örneğin Covid-19’la mücadelede en başarılı ülkeler arasındaki Güney Kore’de Koronavirüs’ü kontrol etmekten sorumlu olan KCDC adlı merkez iyileşen 7 bin 829 Covid-19 hastasından 163’nün sonuçlarının pozitif çıkarak hastalığın yinelendiğini duyurdu.

İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi NHS'den "İngiltere'de çocuklar arasında Covid-19'la bağlantılı bir inflamatuar sendromu ya da henüz ne olduğu tespit edilemeyen yeni bir bulaşıcı patojenin görülmeye başlaması kaygı yaratmıştır" açıklaması geldi bu hafta içinde. NHS’in uyarısında bu hastalığın hem koronavirüs testleri pozitif çıkan, hem de bu virüse yakalanmayan çocuklarda görüldüğü vurgulandı.

* * *

Virüsün bu göstergeleri ile hükümetin normal yaşama dönüş gayretlerini örtüştürdüğümüzde hayatımız nasıl olacak? Covid-19 ile yaşamaya hazır mıyız?

Bu iki soruya ortak yanıt vermek daha anlamlı olacak:

* Dünyanın en sıcak bölgelerinden olan Ekvador’da virüsün yarattığı sonuçlara bakıldığında, Covid-19’un bilinenin aksine sıcak havada da yaşadığı görüldü. Bu durumun, yaza girmeye hazırlanan Türkiye’ye örnek olması gerekiyor. Ancak, sıcak ve açık havanın bulaşmayı azaltacağı değerlendiriyor. Virüsün özellikle açık havada, kapalı alanlardaki kadar etkili olmayacağı söylemek mümkün. Bu nedenle, normalleşmede kapalı alanlardan özellikle kaçınmak gerekecek.

* Virüsün mekaniğinin henüz çözülememesi, Covid -19’un sıfırlanma sürecini uzatacaktır. Böylelikle yaz aylarında yaşamsal kısıtlamalardaki gevşemeler ve bu gevşemeler sonucunda alışılan yaşam biçimi kış için sorun yaratabilir. İkinci dalga salgınla karşı karşıya kalmak ciddi olasılık haline dönüşecek.

* Bilimsel verilere göre, virüsün dünyadaki dönüşü tamamlandı. Şu günlerde özellikle Çin’de tespit edilen Covid -19 vakalarında virüsün ülke dışından geldiği biliniyor. Dolayısıyla gerek dünyadaki genel, gerekse yerel önlemlerin kaldırılması, virüsün yeni bir dünya turuna başlamasına zemin oluşturacak.

Bu tespitlerden sonra artık toplum olarak yeni bir yaşam tarzına başlamamız kaçınılmaz oldu. Yeni bir aşamaya geçiyoruz. Bu dönemi bilinçle hareket ederek aşmamız şart.

Hükümetin de gerek ekonomik şartlar, gerekse toplumun yaşamsal ihtiyaçlarına göre yeniden organize olması gerekiyor. Yaşamı normalleştirme adımları atılırken, önümüzdeki yakın sürecin göz önünde bulundurulması zorunluluk.

Nihayetinde Covid-19, diğerleri gibi bir grip virüsü türevi. Bizler, hayatımız boyunca pek çok kez grip oluyoruz. Bunların büyük bölümü salgın halinde gerçekleşiyor, yaşanıp bitiyor.

Fakat dünya, bu kez sıra dışı bir virüs ve pandemiyle karşı karşıya. Rakamlar ve ülkelerin salgınla baş etmeye çalışırken yansıyan görüntüleri bunu net biçimde ortaya koyuyor.

(Covid-19’la canları pahasına mücadele eden sağlık emekçileri başta olmak üzere tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlu olsun.)

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"