10 Ocak 2020

FETÖ’nün önem verdiği sınav: 2014 KPSS

ÖSYM personeli, itirafçı Akçelik anlatıyor: "ÖSYM’nin cemaat için önemli bir yer" olduğunu ve cemaatçi olduğumu gizlememi, kimseye belli etmememi, bunun için de namaz kılmamamı ve oruç tutmamamı söyledi

FETÖ’nün henüz 'silahlı terör örgütü' olarak tanımlanmadığı süreçte devlet kurumlarının sınavları örgüt yönetiminin en çok önem verdiği konuların başında geliyordu.

Zira örgüt, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Emniyet teşkilatı gibi devletin temel taşlarından ikisindeki kadrolaşmasını tamamlamıştı. Emniyet’teki kadrolaşması 1980’lerin ikinci yarısında uygulamaya konulan 'özel sınıf amirler yetiştirilmesi'yle başlamıştı.

Benzer şekilde TSK’daki yapılanma da aynı dönemde yavaş yavaş başlamıştı. Ancak, 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren özellikle 1993’ten sonra ordu içine daha bilinçli biçimde sızan FETÖ, bu organizasyonu 15 Temmuz’daki darbe girişiminde sahneye koydu.

Üniformalı devlet kurumlarındaki yapılanmasını belli bir noktaya getirdikten sonra 2009’dan itibaren sivil devlet kurumlarında örgütlenmeyi hedefleyen FETÖ’nün önünde sınav engeli vardı, ne yazık ki.

Devlet, personelini büyük bölümünü ÖSYM’nin yaptığı çeşitli sınavlarla seçiyordu. Öyleyse, ÖSYM’de yapılanmanın tamamlanması halinde örgütün önündeki engel de kalkacaktı.

Nitekim öyle de oldu.

Tüm devlet kurumlarında 'mahrem imam' ya da 'cemaat abisi' metoduyla örgütlenip faaliyetlerini yönetmeye başlayan FETÖ, aynı yöntemi ÖSYM’de de uyguladı. Cemaat yönetimi tarafından ÖSYM’de kurum dışından görevlendirilen sözde mahrem imam, ÖSYM’den sınav sorularının çalınmasını organize etti. 

Böylelikle, 2010 KPSS’den itibaren kimi zaman örgüt üyeleri, kimi zaman örgüt üyelerinin yakınları, kimi zaman ise örgüte yakın kişilerin, ÖSYM’den çalınan soruların adaylara verilmesi sonucunda devlete sızmayı başardılar.

Bu sızma sırasında aslında devlette çalışmayı hak eden birçok gencin de hayalleri çalındı.

* * *

FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla hakkında adli soruşturma başlatılan ÖSYM eski Başkanı Ali Demir’le ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz günlerde iddianame hazırladı.

Cumhuriyet Savcısı Adem Güney tarafından sekiz ayda hazırlanan iddianamenin konusu ÖSYM’ce yapılan ve soruları FETÖ tarafından usulsüz biçimde ele geçirilen, daha basit anlamıyla çalınan sınavlar.

Savcılık, iddianamede ÖSYM’nin 2010 ve sonrasında yaptığı ancak FETÖ’nün sorularını çaldığı sınavların türlerini şöyle açıkladı:

Öğrenci Seçme - Yerleştirme Sınavı (ÖSS-ÖYS), Yabancı Dil Sınavı (YDS), Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı, Dikey Geçiş Sınavı, Yurtdışında Çalışanların Çocukları İçin Yüksek Öğretime Giriş Sınavı, Akademik Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Yüksek Öğretim Kurulu Seviye Tespit Sınavı (YKS), Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS), Kamu Personel Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (KPDS), Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS), TSK Askeri Liseler Sınavı, Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı, Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Toplukları Sınavı, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), Polis Meslek Yüksekokulu Sınavları (PMYO), Polis Akademisi ve Polis Koleji sınavları, Adalet Bakanlığı Adli ve İdari Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavları, Anayasa Mahkemesi Raportör Yardımcısı Seçme Sınavı (AYM), Sayıştay Denetçi Yardımcısı Adaylığı Eleme Sınavı.

* * *

Demir hakkındaki iddianamede ÖSYM’nin FETÖ için ne kadar önemli olduğuna işaret eden dikkat çekici bir bilgi daha var.

Soruların çalınması soruşturmasının ikinci aşamasında gözaltına alınan ÖSYM personeli Muhammed Emin Akçelik, ifadesinde 2014’deki KPSS’nin FETÖ için önemli olduğunu açıkladı.

Soruşturma safhasında itirafçı olan ve adli kontrol şartıyla salıverilen Akçelik’in anlatımları iddianamede özetle şöyle yer aldı:

* 2013 Mart ayı gibi ÖSYM Başkanlığı’nda uzman yardımcısı olarak göreve başladım. Burada göreve başladıktan kısa bir süre sonra cemaat abisi olan Kağan isimli şahıs, beni Mahir kod adlı Bekir Şimşek’le tanıştırdı. Hatırladığım kadarıyla Esat’ta bulunan evde tanıştık. Bu tanışma sırasında "Bundan sonra senin cemaat abin Bekir Şimşek olacak" dedi.

* Bu tarihten sonra Bekir Şimşek, beni evimden zaman zaman arabası ile aldı. Bazen araçla gezdik, bazen de araç içerisinde görüştük. Görüşmeler genelde cemaat ile alakalı sohbetler şeklindeydi. Şimşek bana "ÖSYM’nin cemaat için önemli bir yer" olduğunu ve cemaatçi olduğumu gizlememi, kimseye belli etmememi, bunun için de namaz kılmamamı ve oruç tutmamamı söyledi.

* Bekir Şimşek’in dediklerini yapmaya çalıştım. Ancak, buna rağmen orucumu tuttum. Şimşek’le bu şekilde 2016 yılında tahminen Nisan ayına kadar yaklaşık 3 sene kadar görüştüm. Şimşek’e ara sıra burs amaçlı para verdim.

* Bu süreçte 2014 yılı başlarında Bekir Şimşek'in, Çankaya’da Cevizlidere Mahallesi’nde bulunan açık adresini bilmediğim evinde, ÖSYM Başkanlığı’nın Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'nda görevli olan ancak Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı'nda bulunan odayı ve 'admin şifresi'ni birlikte ortak olarak kullandığım Süleyman Salın ile görüştüm.

* Süleyman Salın’ın yaklaşık 10 yıldır ÖSYM Başkanlığı’nda çalıştığını biliyorum. Ancak cemaat ile alakasını bu görüşme sırasında öğrendim. Görüşmede Bekir Şimşek bana "Süleyman Salın’la kendisinin irtibatlı olduğunu, Süleyman Salın ile birlikte uyumlu olarak çalışmamı ve Salın’ın dediklerini yapmamı" söyledi. Ben de kabul edip bir müddet sonra evden ayrılarak kendi evime gittim. Süleyman Salın, Bekir Şimşek’le kaldı. Ben çıktıktan sonra ne konuştuklarını bilmiyorum.

* Bekir Şimşek’le başka bir görüşmeleri sırasında bana "2014 KPSS cemaatimiz için çok önemli" dedi. Çok iyi hatırlıyorum. Süleyman Salın’la kurum dışında sosyal bir ilişkim olmadı. Kurum içinde de ayrı ayrı arkadaş çevrelerimiz vardı. Süleyman Salın, 2014 yılı başlarında sistem yöneticisi olduğu için benden bir sanal sunucu kurmamı istedi.

* * *

FETÖ, örgüt kadrolarını topluca devlete yerleştirmenin önündeki engeli ÖSYM’ye yerleşmesiyle aştı. Devlet kurumlarına personel alımı sınavlarını hazırlayıp gerçekleştiren ÖSYM’ye sessiz sedasız yerleşen FETÖ, yandaşlarının devlet kadrolarına girebilmesini böyle sağladı.

İktidarın "FETÖ’yle mücadele"de milât olarak değerlendirdiği 17-25 Aralık 2013’ten sonra bile örgüt, 2014’deki KPSS üzerinden devlete yerleşmeye çabaladı.

Hem de pek çok görgü tanığının gözlerine baka baka… Pervasızca ve acımasızca, hak eden bir çok gencin geleceklerini ve hayallerini çalarak...

TIKLAYIN - Kaybolan hayalleri kim geri getirecek?

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"