13 Ekim 2023

Ankara’da bulunan Glock’un izi Kayseri’de çıktı: Veteriner teknisyeni Bozloğan’ı Glock’la öldürdüler!

Tabanca Kayseri’den Ankara’ya geldi fakat getirenler aynı kişiler mi? Silahlarda -varsa- çıkacak parmak izi, bu sorunun yanıtını verecek

Ankara’da yaşanan terör eylemiyle ilgili başlatılan adli soruşturmanın Kayseri ayağında gelişmeler var.

Bilindiği üzere; İçişleri Bakanlığı’na yönelik gerçekleştirilen eylemde kullanılan aracın olaydan bir gün önce Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Taşçı Mahallesi yakınlarında gasp edilmesi, soruşturmanın Kayseri’ye kaydırılmasına neden oldu.

Olayın ardından gelişmeleri Büyüteç’te iki ayrı yazıda aktardım.

Bugün de aynı konuya devam ediyorum.

Terör eyleminin ardından başlatılan soruşturmada yeni ipuçlarına ulaşıldı. Bu ipuçlarından ilki, eylemde kullanılan aracın gasp edilmesi sırasında veteriner teknisyeni Mikail Bozlağan’ın öldürülmesinde elde edildi.

Glock’tan çıkan mermiyle öldürüldü

Bozlağan’ın cansız bedeni üzerinde yapılan otopside, başında bir şişlik ve ensesinden giren tek mermi izi tespit edildi.

Adli Tıp tespitine bakıldığında; aracı gasp etmek amacıyla durduranların araca el koymak amacıyla önce Bozlağan’ın başına sert cisimle -büyük olasılıkla tabanca- ile vurdukları, ardından da arkada oturan teröristin yanındaki tabancalardan birisini ateşlediği anlaşılıyor.

Otopsi sırasında Bozlağan’ın başındaki mermi çekirdeği çıkarılıp, kriminal incelemeye alındı.

Bu arada Ankara’daki canlı bomba eylemi sonrasında olay yerindeki ele geçirilen silahlar ve mühimmatlar arasında biri M-4 diğeri de Kalaşnikof marka uzun namlulu iki otomatik tüfeğin yanı sıra iki de tabanca vardı.

Tabancaların birisi Glock, diğeri ise Blow’du.

Olay yerinde ele geçirilen dört silahın kriminal laboratuvarlarında balistik incelemesi kısa süre önce tamamlandı.

Hazırlanan uzman raporuna göre, Bozlağan’ın öldürülmesinde kullanılan silah, Ankara’daki olay yerinde bulunan Glock’tu.

Mermi çekirdeği ile Glock tabanca üzerinde yapılan balistik inceleme sonuçları birbiri ile örtüştü.

Böylece silahın Kayseri’den getirildiği netleşti.

Tabii burada önemli bir detay var. Şöyle ki; tabanca Kayseri’den Ankara’ya geldi fakat getirenler aynı kişiler mi? Silahlarda -varsa- çıkacak parmak izi, bu sorunun yanıtını verecek.

Farklı parmak izi çıkarsa, silahın/silahların el değiştirme olasılığı da bulunacak elbette.

Bu durumda, eylem sürecinde başka örgüt üyesi/üyelerinin olup olmadığı tespit edilecek.

Yakıt almadan geldiler

Yapılan araştırmalarda eylemcilerin yaklaşık 10 saatte geldikleri Kayseri-Ankara arasında hiçbir akaryakıt istasyonuna girmedikleri belirlendi.

İki kent arasındaki akaryakıt istasyonlarının kameralarında yapılan incelemelerde, 38 TP 962 plakalı aracın izine rastlanılamadı.

Ayrıca Kırıkkale güzergahından, yani kentin doğusundan giriş yapan patlayıcı ve canlı bomba taşıyan aracın bir ara Kocatepe Camii bölgesinde kameralarda görüldüğü, ardından da önce Sıhhiye’ye geçtiği ve Atatürk Bulvarı üzerinden İçişleri Bakanlığı önüne geldiği belirlendi.

Yanı sıra, eylemciler üzerinde cep telefonu bulunmadığı ortaya çıktı. Bu tespitle birlikte, eylemcilerin cep telefonu üzerinden konum bulma uygulamasını kullanmamaları, teröristlerin daha önce de Ankara’da bulunup keşif yapmış olma ihtimalini güçlendirdi.

Ya da kendilerine rehberlik yapan başka kişi/kişiler vardı?

Müfettişler çalışıyor

Saldırının ardından olayın boyutlarının genişlemesi ve bu süreçte özellikle Kayseri boyutunda ihmâl olup olmadığının anlaşılması için İçişleri Bakanlığı, müfettiş görevlendirmesi yaptı.

Kente giden müfettişler, sürecin iki boyutu üzerinde yoğunlaştı.

Bunlardan ilki, Ankara’daki saldırıda kullanılan 38 TP 962 plakalı hafif ticari aracın, Develi’de veteriner teknisyeni Mikail Bozlağan’ın öldürülmesiyle gasp edilmesi sonrasında “çalıntı araç” kaydının sisteme zamanında girilip girilmediği.

İkincisi ise olaydan iki gün önce yine aynı bölgede yaşanan benzeri bir olayla ilgili gerekli adli işlemin neden yapılmadığı.

Çalıntı kaydı olaydan sonra sisteme girildi

Kente giden müfettişlerin çalışmalarında önemli tespitler yaptıkları bakanlık kaynaklarınca ifade ediliyor.

Aldığım bilgiye göre, 38 TP 962 plakalı araçla ilgili çalıntı kaydının Ankara’daki olaydan sonra sisteme girildiği belirlendi. Ayrıca, işlemin kim tarafından yapıldığı da kayıtlarda bulundu.

Yanı sıra, olaydan iki gün önce benzer olayla ilgili de şikayetçiler bulunmasına rağmen jandarma görevlilerince herhangi bir işlem yapılmadığı müfettişlerin tespit ettiği diğer önemli konu oldu.

Bu aşamadan sonra müfettişlerin hazırlayacakları araştırma raporu önemli.

Gerek İçişleri Bakanlığı, gerekse Jandarma Genel Komutanlığı rapordaki tespitler ışığında adli ve idari işlemi gerçekleştirecek.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"