08 Nisan 2022

177. yaşına girerken Türk polisi: Bu kez polis emeklileri sokakta!

Emekli polisler pazar günü basın açıklamasını yapacaklar. İlginç bir durum olacak bu kez: Polis, polise karşı! Umarım, hoş olmayan görüntülere tanık olmayız

Pazar günü 10 Nisan. Türk Polis Teşkilatının kuruluş yıldönümü.

Osmanlı'nın son dönemlerinde reformlaşmayı sağlayan Tanzimat Dönemi içinde 1845'te ilk kuruluşu gerçekleştirilen Türk Polis Teşkilatı, 1923'ten sonra Cumhuriyet'in kuruluş değerlerine bağlı olarak gelişmeye başladı. 

Öyle ki; Atatürk ve arkadaşları, 1800'lerin sonlarında oluşturulmaya başlanan polis eğitim kurumlarını 1937'te tek çatı altında topladı. Bilimin öncülüğünde çağın koşullarına göre eğitim veren bu kurumlar Polis Enstitüsü adıyla faaliyet gösterdi. 

Günümüzde 350 bine yaklaşan mevcudu ile Türk Polis Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri'yle birlikte en önemli ve kalabalık devlet kurumu. Hatta muvazzaf personel sayısı bağlamında TSK'nın da önünde. 

Varoluş amacı devlet ve kamu güvenliğinin sağlanması çerçevesinde suç ve suçlularla mücadele olan polis teşkilatı, her zaman siyasetin bir elinin üzerinde olduğu kurum olarak süregeldi bu coğrafyada.

Polis teşkilatının siyasetin bu kadar elinin altında olmasının nedeni hiç kuşkusuz günlük yaşamda toplumla doğrudan ve iç içe temasının bulunması.

Adalet sistemiyle eşgüdüm halinde tarafsız biçimde yurttaşın ve ülkenin güvenliğin sağlanması için ter dökmesi beklenen teşkilat, maalesef çoğunlukla kavram karmaşası içinde yaşayıp siyasetin gölgesinde kaldı / kalıyor.

Gelişen dünyaya bağlı biçimde günümüzde polisin sahip olduğu gerek teknik olanaklar, gerekse maddi ve manevi imkânlar, "güçlünün" iştahını kabartıyor. Güçsüzün ezilmesinde aracı oluyor.

Birbiri ardına olumsuz örnekler

Oysa şerefiyle, namusuyla teşkilatın üniformasını giyenlerin gururla taşıdığı polis yıldızındaki her köşenin bir anlamının var. 

Şimdilerde bu anlamların unutulduğunu gösteren epeyce olumsuz örneklere tanık oluyoruz toplumca.

Mafya liderinin ağzına düşmüş polis müdürleri, suç ve suçlularla mücadele etmesi gerekirken siyasetten aldıkları talimatlarla hareket ederek haklarında soruşturma bulunan kişilerle temas kuran polis müdürleri, siyasetten uzak olması gerekirken makam ve mevki için iktidar partilerinin kapılarından ayrılmayan polis müdürleri, tarikat ve cemaatlerden gelen referanslarla beline silah cebine kimlik verilerek üniforma sahibi yapılan polisler, devlet ve yurttaşın menfaatini korumak yerine kendilerinin ya da mensubiyetleri bulunan siyasetin, tarikat ve cemaatlerin ikbali için görev alanlar, "kafa koparmayı" meslek gereği olarak görenler, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşanlar…

Devam edeyim; kendilerinin cemaate mensup olduklarını bizzat ağızlarıyla söyleyen polis müdürlerine görev verilmesi; tayin ve atama başta olmak üzere farklı konularda lehte alınan mahkeme kararlarının uygulanmaması, "FETÖ'cü olmasın da Menzilci olsun" görüşünün savunan polis müdürlerinin halen aktif olarak görevde bulunması, her gün kamuoyuna düşen polis intiharlarına çözüm bulunamaması, polisin özlük haklarına sahip çıkılmaması, makamlarda oturarak sokakta koşturan polisin dertlerinin kalıcı çözüme kavuşturulamaması, tayin ve atamalarda teşkilat içi teamüller yerine siyasetin gösterdiği istikamette hareket edilmesi, olayların içinde yer alanlara adalet ve hukuk kuralları yerine aidiyet taşıdığı siyasi parti veya dünya görüşüne göre tavır alınması, terfi kararlarına personel lehine şerh koyan genel müdür yardımcısının teşkilat içinde yalnızlaştırılması, özlük hakları konusunda sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapan personele yönelik mobbing uygulanması, "bizden olmayanlara nefes almak haram" yaklaşımı…

Unutulmayacak paylaşımlar ve açıklamalar

Gün geçmiyor ki; polislerin karıştığı olaylar gündeme gelmesin. 

Teşkilat içinde "çürük elmaların temizlenmesi" stratejisi yerine elmaların neden çürüdüğü sorusuna yanıt aranmaması dikkat çekiyor. 

Yazının girişinde ifade ettiğim gibi; emniyet teşkilatı büyük bir yapı. Ayrıca suç bireyseldir. Bu kriterleri elbette göz önünde bulundurduğumuzda, suça karışan teşkilat mensuplarını kurumsal değil, tekil olarak değerlendirmek gerekir.

Doğru. Fakat teşkilatın yönetim kadrosunda görev alan üst yöneticilerin olumlu / olumsuz tutumlarının doğrudan alt kadrolara rol modeli olduğunu da akıldan çıkarmamak lazım.

"Balık baştan kokar" atasözü tam da bu durumu anlatıyor. 

Peki yapılan iyi işler yok mu? 

Mutlaka var, ancak teşkilat üzerindeki siyasetin etkisi ve kurumsal yönetimde görülen sorunlar, elde edilen başarıları gölgede bırakıyor. 

Mesela, İçişleri Bakanlığı yapmış Meral Akşener'e, sırf muhalif siyasi kimliği nedeniyle resmi açıklamayla gösterilen tepki, 104 amiralin hazırladığı bildiriye – bilhassa siyasi olarak bakan koltuğunda oturan Süleyman Soylu'nun paylaşımının hemen ardından aynı metnin paylaşılarak - karşı kurumsal sosyal medya hesabından "edepsizlik" tavrı gösterilmesi, teşkilat tarihinde görülmemiş yaklaşımlar. 

Kaldı ki, suçlu ya da suçsuz olmaları bir yana, bir yıl önce Montrö Sözleşmesi'ne tepki gösteren iktidarın, bugün Rusya – Ukrayna Savaşı'nda sözleşmenin önemi vurgularını anımsatayım. 

Devlette ve toplumda her kurumun farklı yeri vardır. Emniyet teşkilatının da bu kapsamda kamuoyunda farklı bir karşılığı var. Ancak bu olumlu karşılık günden güne eriyor. 

Teşkilat yönetimi bu olumlu yaklaşımı yükseltmek yerine cepten yemeği tercih ediyor. Bilmem farkındalar mı?

Bu kez emekli polisler sokakta

Gelelim son konu başlığına.

Pazar günü Ankara'da ilginç bir basın açıklaması var. Emekli teşkilat mensupları öğle saatlerinde Ulus'ta basın açıklaması yapacaklar.

Yani bu kez polis sokakta olacak!

Basın açıklamasının amacı özellikle polis 3600 ek gösterge verilmesi. Ayrıca polis intiharları ve amirlerce uygulanan mobbing konuları. 

Basın açıklamasını organize eden Polemses platformundan Oral Ararat, "Biz bütün siyasi partilere bu konuda dosya hazırlayıp verdik. Tüm liderlerle görüştük. Sadece iktidar ile görüşemedik. AKP'den hiçbir muhatap bulamadık. Hükümette yapılan çalışmanın sadece dört yıllık üniversite mezunlarına uygulanacağı yolunda bilgiler var. Biz, 3600 ek göstergenin tüm emniyet mensuplarına uygulanmasını istiyoruz" dedi. 

Ararat, basın açıklamasıyla ilgili on gün önce Ankara Valiliği'ne bildirimde bulunulduğunu belirtirken, "Henüz yanıt verilmedi. Vatan için görev yapan tüm emekli polisler, Cumhuriyet'in polisi olarak Ulus'ta olacağız" dedi. 

Valiliğin ne karar vereceği henüz belli değil. Ama emekli polisler pazar günü basın açıklamasını yapacaklar. 

İlginç bir durum olacak bu kez: Polis, polise karşı!

Umarım, hoş olmayan görüntülere tanık olmayız.

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"