15 Temmuz 2016 gecesi, İstanbul Boğaz Köprüsü
"Darbe girişimini engellemek mümkündü"
T24 Yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Türk siyasi yaşamının kritik dönemlerinden birisi olarak değerlendirilebilecek 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin yıldönümünü anlatan yazısının başlığını böyle koydu, dünkü yazısında.
Yılmaz yazısında; süreci, öncesi ve sonrasıyla ilgili ortaya çıkarılan veriler ışığında altı ana başlık altında topladı. Ve sonuçta Fetullah Gülen cemaatince organize edildiği anlaşılan darbe girişiminin önlenebilir olduğunu ortaya koydu.
Yılmaz'ın yazısının linkini buraya bıraktım. Okunmasını gerektiği kanaatindeyim.
Yılmaz'ın yazısında yer verdiği isimler arasında ikisi öne çıkıyor kuşkusuz. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Başkanı Hakan Fidan.
Her ne kadar şimdilerde her ikisi de siyasetin içinde olmakla beraber Akar ve Fidan sürecin kilit isimlerindendi.
Şunu da belirtmeden geçmek olmaz: Akar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen darbe soruşturmasında bir kez savcıya ifade verdi. Kısa süre öncesine kadar Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan Ahmet Akça'ya… Akça, henüz savcıyken, olayın sıcaklığını koruyan günlerde kısa bir ifade verdi. Ancak genişletilen soruşturmada ifade vermedi.
Dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan ise, bildiklerini TBMM'deki araştırma komisyonu çalışmaları bir yana savcılığa da anlatmadı.
Bu bilgiyi bir kenara koyup devam edeyim.
Kritik isim anlatıyor: "15 Temmuz operasyonu örgütün yoğun bakım operasyonudur"
Necip Cem İşçimen Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde (11 Temmuz 2024)
Aynı günlerin bir kritik ismi daha vardı kuşkusuz. O isim, sürecin adliye boyutunda görevliydi.
Ankara Adliyesi'ndeki hem FETÖ çatı davası hem de Genelkurmay çatı davası başta olmak üzere 15'e yakın darbe girişimi soruşturmasını savcılarla birlikte yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen…
Harun Kodalak'ın dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olmasıyla beraber, o zamanki adıyla Anayasal Suçlarla Mücadele Bürosu'ndan sorumlu başsavcı vekili olarak atanan İşçimen, 15 Temmuz süreciyle ilgili ilk kez kamuoyuna geniş bilgi verdi.
İşçimen, geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar'da bir grup üniversite öğrencisine yönelik özel konferansa konuşmacı olarak davetliydi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ve Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ)'nün işbirliği ile düzenlenen "15 Temmuz'un 5N1K'sı" konulu konferansta yaşadıklarından kesitleri izleyicilere aktardı.
YAŞ'taki atamalar hatalı
Başsavcı vekili olarak yürüttüğü FETÖ - darbe girişimi soruşturmalarıyla ilgili özetle şu bilgileri verdi İşçimen:
"(...) 2015 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı'nca (MİT) YAŞ Kararları öncesi yapılan çalışmalar var. MİT, ataması yapılan 138 generalin 100 tanesinin paralel yapıdan olduğunu söylüyor. Ne hikmetse bunların general atamaları yapılıyor. Darbede tutuklanan Adem Huduti ve Akın Öztürk olmak üzere iki orgeneral tutuklanıyor. 100'e yakın tuğgeneral var. Bunların ataması yapılmış. Bunlar hata.
Çok dikkatli olunması gerekiyor. 15 Temmuz'da yapılmasının sebebi YAŞ Kararları'nın geliyor olmasından dolayıdır. İzmir'de casusluk soruşturması vardı. Onunla ilgili gözaltılar yapıldı. Bizim KPSS analizlerinden bazı KPSS sanıklarının eşlerinin önemli yerlerde bulunduklarını tespit ettik. Bunlarla ilgili araştırma yapılmasını ve gerekiyorsa YAŞ Kararları'yla emekli olunmasını istedik. Belli mevzilerde elemanları deşifre olmaya başlandı ve gideceklerdi. Acil operasyon yapılması gerekiyordu. Planlı ameliyattan acil ameliyata girdik. Örgütün 15 Temmuz operasyonu, yoğun bakım operasyonudur."
Örgütün felsefesi
"FETÖ örgüt mensuplarına sınav soruları veriliyor. Sınav soruları verilerek suç işlemeleri sağlanıyor. Suç işleyen örgüt üyesi aynı zamanda kamuda işe giriyor. Para kazanıyor, geçimini sağlıyor. Daha ileri giderek evlenmeye aracılık etme şeklinde bir işlem yapıyor. Bu evlendirmeler sayesinde örgüt üyeleri hem birbirleriyle bağlantı kuruyor hem de örgüt üyelerinin kontrolü sağlanıyor.
Klasik suç örgütlerinde de yeni giren üyeye silah verilip suç işlemesi sağlanır. Suç işler, yağma ve gasp yapar ki o an ve o tarihten itibaren örgüt üyesi hiçbir şekilde o suç örgütünden çıkamaz ve bir aidiyet duyar. FETÖ suç örgütünde de örgüt kendisine aidiyet sağlanmasını istiyor. Bunu 13 ve 14 yaşındaki çocukların temel eğitimlerini sağlamakla hedefliyor. 13-14 yaşındaki çocukları özel derslerle, dershanelerle özellikle fakir aile çocuklarını ellerinin içine alarak istedikleri gibi yönlendiriyorlar ve bu şekilde gün geçtikçe güç kazanıyorlar.
1980'li yıllarda örgüt mensubunun Hava Harp Okulu öğrencileri ile yaptığı bir sohbet toplantısında; ‘bizim işimiz uzun soluklu bir iş; askeriyede acele etmeyin, kendinizi belli etmeyin. Maarifte, emniyette, yargıda ve bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacağız. Bu en az 20-30 sene olacak. Sonra harekete geçtiğimiz zaman kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten. İçki içebilirsiniz, amirlerinizin bütün işlerini halledin ki sizden vazgeçmesin' ifadeleri kullanılmıştır."
Kara para aklama
"Özbekistan, Türkmenistan, Suriye ve Arnavutluk gibi her yerde yapılanıyor. Yapamadığı tek yer Rusya. Çünkü Putin bunları anlıyor. İstihbaratı faaliyette bulunuyor. Oradaki okullarda görev yapan öğretmenleri mafyanın parasını aklıyor. Maaşlar yüksek. Bunlar Türkiye'ye havale ediliyor. Türkiye'de örgüt, komisyonunu alıyor. Kalanını Rus mafyasına veriyor. Uluslararası çapta kara para aklıyor. Rusya aleyhine Türkiye ile ilişkileri bozabilecek faaliyetlerde bulunduklarını görünce bu okulları kapatıyor."
ABD'nin ilgisi
"Parçaları birleştirdiğinizde; yapacak olan belli, talimatı veren belli, eylemin arkasında bulunan kozmik güç de belli. O tarihlerde Amerika Hukuk Müşavirleri çok sık benimle temas etmek istiyor. Ben de Adalet Bakanlığına yönlendiriyorum. Adalet Bakanlığının uluslararası ilişkiler biriminde görevli bir hakim arkadaşımızın katıldığı uluslararası toplantılarda ABD'li müşavirlerle görüşmeler yapılıyor ve tüm görüşmeler tutanak altına alınıyordu. Bu o kadar sık oldu ki artık işkillenmeye başladım. Ben bir başsavcı vekiliyim. Bize niye ve neden geldiklerini 15 Temmuz gecesi anladım."
Darbe girişimi neden 21.00'de yapıldı?
"Darbe bildirisinin orijinalini ele geçirdik. Darbe atama emrinde planlanan saat gece 03.00'tür. Fakat bir binbaşı geliyor ve bilgi veriyor. Verdiği bilgide darbenin yapılacağını söylüyor. Darbeyi tahlil ve analiz ettiğinizde büyük bir silahlı kalkışma hareketi olduğunu anlıyorsunuz.
Genelkurmay Başkanı, Kara Havacılık Okulu'na Kara Kuvvetleri Komutanı'nı gönderiyor ve bunlar panik oluyor. Panik olduğu görüntülerde yer alıyor, aynı zamanda cep telefonlarına da mesaj geliyor. Sonuçta bunlar apar topar kalkıyor. Bilginin sızdığını düşünüyorlar ve tutuklamaların başlayacağını ön görüyorlar.
Kara Kuvvetleri Komutanı, ilk Kara Havacılık'a giderken adli müşavirlerden birini yanına alıyor. Adli müşavirlerden birini yanına almasıyla gözaltılar yapılacağını düşünüyorlar. Bu sebepten dolayı bunlar darbe saatini öne alıyor. Kendilerinin güçlü olduklarını düşünüyorlar. Harekatı olumlu sonuçlandıracaklarını düşünüyorlar. Başarısızlığı asla düşünmüyorlar. Erkene alma emrinin Adil Öksüz'den geldiğini düşünüyoruz. Adil Öksüz, 00.00'dan sonra Akıncı Üssüne gidiyor." (...)
İşçimen'in konuşmasının metnini yayımlayan yerel Medya03.com sitesinin linki meraklısı için burada.
15 Temmuz'dan sonra neler oldu?
Dönemin Başsavcı Vekili İşçimen, 2017'de görevden alındı! Yargıtay'a düz savcı yapıldı.
Görevden alındığı dönemde, görevden alınma gerekçesinin "Akar ve Fidan'ı ifadeye çağırmak" olduğu o günlerde adliye ve yargı kulislerine yansımıştı.
Bildiğim kadarıyla halen bu göreve devam ediyor. Böylesi bir görevden sonra ülke genelinden gelen yargı dosyalarına tebliğname yazarak mesaisine devam ediyor.
Peki sonrasında neler oldu? Neler olmadı ki!
Yaşananların siyasi boyutu bir yana;
15 Temmuz gecesi, nereden temin edildiği halen karanlıkta olan namlulu silahlarıyla donanmış adamlarıyla TRT'ye davet edilen, Ankara'da uyuşturucu ticareti yaptığı iddia edilen bir kişi, aradan geçen yedi yıl sonunda Ankara'nın en büyük organize suç örgütü lideri olarak tutuklandı ve yargılanmaya başlandı!
Aynı kişinin, birçok yargı mensubu, avukat, bürokrat, polis ve siyasetçi ile gerek parasal bağlantıları gerekse siyasi güç devşirdiği yönünde bilgiler ve belgeler ortalığa saçıldı!
"Torbacı" olarak adı çıkmış bu kişiyi TRT'ye davet ettiği iddia edilen iktidar siyasetçisi İçişleri Bakanı oldu! Hakkında onlarca iddia ortaya atıldı, kriminal isimlerle çektirdiği fotoğraflar sürekli gündeme geldi.
Şimdilerde 15 Temmuz konusunda medyaya açıklama yaparak "FETÖ'cü generale silah sıkmayı planladığı" gibi dikkat çekici bir görüşü gündeme getiren aynı eski bakan, kripto olarak adlandırılan birçok FETÖ'cü mülki idare amiri ve polisin atanma ve terfi evrakına imza koydu!
FETÖ'nün kamu kurumlarından tasfiyesi sonrasında boşalan kadrolara, toplumun renklerini oluşturan kişiler yerine Menzil başta olmak üzere pek çok farklı dini grup ve cemaat mensubu atandı!
İktidar partisi içinde kimi siyasetçilerin isimleri, FETÖ'ye mali kaynak yarattıkları gerekçesiyle haklarında başlatılan adli işlemlerden kurtulmak isteyen FETÖ'cülerden para alınması yani FETÖ Borsası iddialarına karıştı!
FETÖ Borsası iddialarına isimleri karışanlar arasında yargı mensupları ve polislerin de bulunduğu ortaya çıktı!
FETÖ'yle bir dönem direkt ya da dolaylı olarak irtibatları bulunan bazı isimler, siyasette ve bürokrasinin üst katmanlarında görev almaya başladı!
Aradan geçen sekiz yıla karşın karşılık halen FETÖ operasyonları yapılıyor!
15 Temmuz'daki adli soruşturmaların Ankara'daki ayağından duyulan siyasi rahatsızlık sonrasında Ankara Adliyesi'nde yapılan kadro değişimleriyle, "FETÖ mücadelesine devam edilmesi" yaklaşımı yerine adliye üst yönetiminden kimi isimlerin, organize suç örgütü lideriyle bağlantıları gündeme geldi!
FETÖ'cü olmanın göstergesi olarak kabul edilen Bylock adlı özel haberleşme sistemi kendi adına kayıtlı telefondan çıkan iş insanı, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı seçildi!
FETÖ'yle bağı tespit edilmesine karşın kimi spor insanları, hayatlarında FETÖ hiç olmamış gibi yaşamaya devam ettiler, halen de ediyorlar!
Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı ve FETÖ'yle mücadelede taviz vermeyen siyasi partinin son iki genel seçimdeki milletvekili adayı, FETÖ'den tutuklandı!
Hakkında FETÖ dosyası bulunduğu ortaya çıkan üst düzey askeri personel, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en kritik birimlerinden birisinin başına getirildi! Olayın ortaya çıkmasıyla yaşanan skandal, örtbas edilmeye çalışıldı!
Emniyet teşkilatında üst düzey görev yapan kimi isimlerin hakkında FETÖ'nün, bir dönem cemaat içinde yer almalarını ve sonrasında ayrıldıklarını gösteren "DA" kodlu fişleme yaptığı iddiası ortaya atıldı! İçişleri Bakanlığı veya Emniyet Genel Müdürlüğü, söz konusu iddiaya yönelik hiç bir açıklama yapamadı!
* * *
Bunlara benzer pek çok olay var kuşkusuz. Aklıma ilk gelenler bunlar.
Bakalım, 15 Temmuz 2025'e kadar daha neler yaşanacak bu topraklarda?
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|