26 Mayıs 2011

Tuluat tadında tartışma

'Yorum Farkı' düşünceden çok eğlence vaat ediyor, Emre Kongar ve Mehmet Barlas da bunu iyi biliyor


Yorum Farkı’nı çok eğlenerek izliyorum. Emre Kongar ve Mehmet Barlas müthiş bir ikili… ‘Tuluat’ tadında bir program çıkarıyorlar. Zaman zaman bir ‘durum komedisi’ izlediğiniz hissine de kapılabilirsiniz.

Bu söylediklerimden bir tartışma programından ziyade eğlence programından söz ettiğim sonucunu çıkarıyorsanız doğru yerdesiniz demektir. Düşünmeyi talep etmekten çok eğlenmeyi vaat eden bir program bu… Her programda acaba Kongar ne zaman, nerede, Barlas’ın hangi yorumunda o bayıldığım müstehzi gülümsemeyi konduracak suratına diye bekliyorum. Er ya da geç aradığımı buluyorum.

Akış genellikle aynı… Tatlı-sert uzlaşmazlık havası içinde bir Kemalist-cumhuriyetçi ile bir liberal-demokratın nereye varacağı aşikâr ‘münazara’sını izliyoruz. Herkes Kongar’la Barlas’ın birbirlerine hangi noktada ve bağlamda şiddetle karşı çıkacağını da, Kongar’ın sinirlerini neyin tetikleyeceğini de, onun yüklenmesini Barlas’ın nasıl savuşturacağını da üç aşağı beş yukarı biliyor. 

Maç seyreder gibi

O yüzden müdavimler daha çok bir ‘taraftar’ tavrıyla izliyor programı… Bu, onlar için bir yandan kendi yerleşik düşüncelerine ‘iman tazeleme’ imkanı sunan ‘ritüel’ bir izlence, öte yandan da bir ‘müsabaka’… Ancak motivasyon kim kimi mat edecek şeklinde belirse de herkes biliyor ki ‘maç’ berabere bitecek!.. Eşyanın doğası, ekranın yasası bunu gerektiriyor çünkü…
Başarının sırrı, her iki ‘aktör’ün de bu yasanın gereğini bihakkın yerine getirmesinde yatmakta. Bunun bir ‘şov’ olduğunu unutmamak onlar için baş koşul… Nereden mi çıkarıyorum? Hatırlayın, bir ara Mehmet Barlas’ın yerine Cengiz Çandar ‘rakip’ olarak Kongar’ın karşısına konulmuştu. Yürümedi, çünkü neredeyse ‘kan’ çıkacaktı! Çünkü Çandar, Kongar’ı fazla ciddiye aldı. Yapılanın bir tartışmadan çok şov olduğunu, esası içeriğin değil retoriğin oluşturduğunu unuttu. Neyse ki Barlas döndü, ‘Show must go on’ ilkesinin ihlali önlendi. Kongar gitmedi, çünkü kanımca o, fikir değilse de imaj itibarıyla yeri doldurulamaz bir figür… Ses tonu, gözlükleri ama özellikle de fularıyla!..

Mesele bu zaten… Ekranda fikirlerden çok imajlar iletilir, görsel ilgi düşünsel içeriğe her zaman ön gelir. Televizyonun öz amacı, eğlence programları sunması değil, her türden programı eğlenceli sunmasıdır.

‘Yorum Farkı’ da bilgilendiren bir program olmaktan önce eğlendiren bir program olmayı becerebildiği için ekran macerasını başarıyla sürdürüyor.
(22.5.2011 tarihli Radikal gazetesindeki yazısıdır)

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"