10 Temmuz 2011

Şov mahallesinde belgesel satılmaz!

Yaz döneminde realite-şov sağanağı var ekranlarda. Bu ‘sağanak’ta insanı serinleten yapımlar yok değil…



TELEVİZYON
Model Boats, TNT
Pazartesi 00.50/Salı, Çarşamba,
Perşemde 23.00/C.Tesi 22.15

Şov mahallesinde belgesel satılmaz

Yaz döneminde realite-şov sağanağı var ekranlarda. Bu ‘sağanak’ta insanı serinleten yapımlar yok değil… Hatta adından başlayarak böyle bir ‘serinlik’ çağrısı yapanlar var. TNT’de önceki hafta yayına giren ‘Model Boats’ gibi…


İtiraf edeyim, adını öğrenip biraz da içeriğinden haberdar olunca sabırsızlandım izlemek için… Podyumların 8 güzel ve çekici mankeni 4’erli iki gruba ayrılacaklar iki ayrı teknede ve Marmara’dan Ege’ye o kıyı senin, bu ada benim yarışacaklar! “Daha ‘cillop’ bir program olabilir mi?!”

...Dedim kendi kendime ve hayatımın en büyük hatalarından birini yaparak ekrana yöneldim! Unun, yağın, şekerin, suyun alabildiğine mevcut, ama ‘helva’yı yapacak beceride tek elin bulunmadığı bir program karşısında buldum kendimi…

İlk hafta ‘bir tekne nasıl kullanılır’ dersinin ciddi adamlar tarafından kapsamlıca verildiği görüntülerle geçti. Teknenin bölümlerini ‘öğrendik’. Yelken açıp halat sarmayı ‘öğrendik’. Hiçbir yaralıyı durum tespiti yapmadan hareket ettirmemeyi ‘öğrendik’. Rüzgârın yönünü tayin etmeyi ‘öğrendik’.

Öğrendik öğrendik de programın vaadi bu değildi ki!.. Bir an herhalde RTÜK bu ‘cillop’ programı sansür kapsamında değerlendirip ta baştan ceza kesti, o yüzden onun yerine belgesel izliyoruz hissine kapıldım.


Hâlbuki ‘podyum melekleri’ni serin sularda izleyeceğimiz vaat edilmişti. Koltuğa yaslanıp onların rekabetinin seyrine bakacağımız vaat edilmişti. Heyecan ve adrenalin dolu anlar yaşayacağımız vaat edilmişti. Bunların hiçbiri ne o sıkıcı ‘öğreten adamlar’ın domine ettiği ilk haftada ne de ikinci haftada gerçekleşti.


Heyecan ve adrenalin nerede


Aksiyon yok, tempo yok, rekabet yok, tartışma-sürtüşme yok. Hatta mankenler de yok bol bol ‘güneş gözlükleri’ var! Sanki ‘Model Boats’ değil ‘Sun-Glasses Boats’ izliyorsunuz!..


‘Yarış’ diye bir şeyiyse ara ki bulasın!.. Mankenlerin tekdüze şekilde mikrofon alıp sırayla ve sınırlı Türkçeleriyle ettikleri klişe laflardan öğreniyorsunuz ki yarışıyorlarmış! Şöyle: “Yarış yaptık, yaparken hatta ben bileğimi burktum.” Ya da şu: “Yelken yarışı yaptık diğer tekneyle; dümendeydim ben...”

Anneciğim! Bu, gösteren-eğlendiren değil, anlatan-öğreten bir program. Gözüm-gönlüm açılsın diye oturdum ekranın karşısına, kulak dolgunluğuyla izliyorum!..

Sözün özü: Realite-şov yapıyorsanız, ‘show-business’ açısından istenilenin görsellik, hareket, eğlence olduğunu bileceksiniz. Ve nasıl haber yapıyorsanız ‘Reha Muhtar’ olmayı etik olarak seçip seçmemek sizin elinizde, ama seçtiyseniz işi artık kuralına uygun yapmanız gerekiyorsa ‘cazibe’ vaat edip belgesel de satamazsınız. Olmaz, olmamış.


(Radikal - Hayat)

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"