16 Haziran 2010

MÜSLÜMAN SAATİ

Başlığı, bittabii Ahmet Haşim’in o unutulmaz yazısından kaldırmaktayız...

Başlığı,  bittabii Ahmet Haşim’in o unutulmaz yazısından kaldırmaktayız.
Haşim, modernleşmeyle birlikte işlerliğe sokulan değişmeler arasında alaturka Müslüman saatinden alafranga saate geçişle birlikte yaşanan duyuşsal, değersel ve anlamsal kırılmalara vurgu yapar 1921’de kaleme aldığı söz konusu yazısında...
Özellikle de bir Müslüman’ın günlük hayatı Allah’a ibadeti esas alarak yaşamasına yönelik 12 saatlik kısa bir dilimlenmeden müteşekkil alaturka saatin terkedilmesine âh eder.
Kendisine kulak verilecek olursa:
“[A]zîm (büyük) bir canavar halinde bir gece yarısından diğer bir gece yarısına kadar uzanan yirmi dört saatlik ‘gün’ tanılmazdı. Ziyada (aydınlıkta) başlayıp ziyada biten, on iki saatlik, kısa, hafif, yaşanması kolay bir günümüz vardı. ...
“Zevali (alafranga) saatin adat ve muamelatımızda kabulü ve ezanî saatin geri safa düşüp camilere, türbelere ve muvakkithanelere bırakılmış metruk bir ‘eski saat’ haline gelişi hayatı tarz-ı rüyetimizin (bakış tarzımızın) üzerinde vahim bir tesiri haiz olmamış değildir. ...
“Yeni ‘ölçü’ bir zelzele gibi, zaman manzaralarını etrafımızda zir ü zeber (alt üst) ederek ... geceyi gündüze katarak saadeti az, meşakkati çok, uzun, bulanık renkte bir yeni ‘gün’ vücuda getirdi”.
Evet, Haşim bir saatten öbür saate sıçramış toplumun yeni bir insanlık haline geçişini sorunsallaştırmaktadır. Hayatı, güneşin doğuşundan batışına kadar sürüp tamamlanan bir döngü içinde yaşayan insandan, onu sürekli ileriye doğru durmaksızın işleyen bir sonsuz gidiş olarak algılayan, daha doğrusu algılaması istenen insana geçiştir bu...
Böyle bir geçiş olmuştur da durum istenildiği şekilde değişmiş midir?
Hayır dense, yeridir. Çünkü “teknik” anlamda saat değişse de (daha önce başka yerlerde de zikrettiğimiz üzere) “kültürel saat” yavaş işler.
Yüzyıllarca kendisini Müslüman saatine uyumlu bir yaşama alıştırmış insanların, yeni zamanların saatinin “dakiklik” beklentisine uyarlanması  kolay olmamıştır.
Sonuçta güneşin doğuşundan batışına dek, ibadet esaslı ve “yavaşlık”  temelinde biçimlenen bir yaşam tarzından “gündüz”le sınırlanmayan, gecelerin de gündelik akışa katıldığı, hız temelli ve tempolu bir yaşam tarzına estek-köstek geçiş yaptığımızı söylemek çok yanlış olmaz.
Bu, ayrıca sadece bizimle sınırlı olmayan, tüm İslâm coğrafyasına genellenebilecek bir modernleşme “semptom”udur.
Bunları  ne mi hatırlattı? Bir gazetede yer alan, “İslâmî saat ayarı geliyor” başlıklı haber...
Mekke’de bir otel kompleksi bünyesinde inşa edilen “Kraliyet Saat Kulesi”  662 metre ile dünyadaki örneklerinin en yükseği olacakmış! Londra’nın meşhur saat kulesi Big Ben’in 6 katı olması planlanan kulede yer alacak 45 metre genişlikte ve 43 metre yükseklikteki dünyanın bu en büyük saati, geceleri 17, gündüzleri ise 12 kilometre uzaktan görülebilecek (Hürriyet, 15 Haziran 2010)...
“Allah’ın evi” Kâbe’nin yamacında ezici bir büyüklükle yükselecek bu kul marifeti yapının insana, “Senden büyük Allah var” uyarısını unutturup unutturmayacağından endişe eden yok pek... Suudi yetkililer hayli iyimser olup bu kulenin yapımından sonra Müslümanlar, İngiltere’deki Greenwich’i esas alan GMT saat dilimi yerine bu İslâmî saat dilimini (IMT) kullanacak şeklinde bir iddiaya sahipler...
Yani, yattığı yer nur olsun, Ahmet Haşim’in “Müslüman saati”ne geri gidiyoruz!
Ama bu, geçmiş “pre-modern” zamanların kendi halinde ve kanaatkârlıkla akan yaşantısına doğru seyretmekten ziyade, “postmodern” şimdiki zamanın ruhuyla uyarlı bir “çapraz gidiş”!..
Modernitenin kültürel anlamda yekpare, türdeş ve birörnek yaşam empozesinden çıkılarak bu anlamda parçalılığın, çeşitliliğin ve farklılıkların teşvik edildiği, hatta kışkırtıldığı postmodern yaşam evreninde tesettür fuarı kadar “müslüman saati”ne de yer açmak gayet mümkün.
Bu postmodern “kültürel mantık”ın küresel kapitalizmin işleyişiyle uyarlılığını anlama yolunda ise haberdeki şu ayrıntının altını çizmekte yarar var: Yakında dünyadaki 1,5 milyar Müslümanı Londra’daki Greenwich yerine “Kabe-i Muazzama”nın mekânı Mekke’ye vakti bilmek üzere yöneltmesi hedeflenen bu dev saat, Alman yapımı olacak!..
Bakalım memlekette halihazırda hararetle tartışılan “Batı’dan (Orta) Doğu’ya” eksen kayması, GMT’den IMT’ye bir “zaman kayması”nı da beraberinde getirecek m?

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"