03 Temmuz 2011

İkinci meşhuriyet çağı

Realite-şovların dönüşü muhteşem oldu. Star Akademi'de üniversite mezunları bile yıldız olmak için yarışıyor

Realite-şovların dönüşü muhteşem oldu. Star Akademi'de üniversite mezunları bile yıldız olmak için yarışıyor.


TELEVİZYON
Star Akademi, Star TV, Pazartesi 20.00 
Artiz Mektebi, Kanal D, Perşembe 20.00


BBG evi ile başlayan seyirciyi ‘seyredilen’ kılma ‘trend’i, 2003’te çok yükselmişti. O zaman çıkardığımız ‘Milliyet-Popüler Kültür’ için ‘Popstar’ın salonuna da girmiştim, ‘Türkiye’nin Yıldızları’nın yarışmacı kuyruğuna da... Yok, yarışmacı olarak değil! Kitlesel eğilimi yakından gözlemlemek için... Müthiş sarsıcı bir deneyimdi. Annesinin kucağında 1,5 yaşındaki çocuktan 72 yaşındaki işçi emeklisine kadar geniş yelpazede yarışmacı adayları vardı. En şaşırtıcı olansa üniversiteden öğrencilerimi kuyrukta görmekti! Hüzünlenmiştim.


Ama artık kanıksadık ve yadırgamıyoruz mesela ‘Star Akademi’deki yarışmacıların eğitim durumuna dair şu seçkiyi: Elektrik-elektronik, makine, inşaat mühendisliği, biyoloji, psikoloji, işletme, su ürünleri bölümlerinden öğrenci ve mezunlar, ‘yıldız’ olmak için kıyasıya yarışıyor. Meslek kesmiyor, ille meşhurluk isteniyor.


Aynı durum ‘Artiz Mektebi’nde de söz konusu... Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde burslu okuyup dereceyle mezun bir yarışmacı var. Yeditepe, yukarıda söz ettiğim ‘Popstar’a konferans salonunu açmıştı. Bakın ‘rezonans’ nerelere varmış!


Bir kurum olarak medyanın yine bir kurum olarak üniversite üzerindeki iktidarından on yılı aşkındır habire bahsettim. Şimdi sürecin tamamlandığını düşünüyorum. O yüzden realite-şov adında ‘akademi’, ‘mektep’ tabirleri rahatsız etmiyor. Medya, mektep-medrese oldu da bitti maaşallah!..


Yalnız şu var: 2000’lerin ikinci yarısında sanırım bu ‘meşhuriyet’ dalgasında bir parça durulma oldu. Orada galiba dizi patlamasını işaret etmek lâzım. Ekranlar diziye ‘kesti’ bir dönem. ‘Kitle’ de yarışma kuyruğundan seyirci koltuğuna geri döndü.


Şu aralar yeniden yükseliş var realite-şovlarda... Belki şimdi de kitle yavaş yavaş diziye doyuyor. Ya da, 5-6 yıl az değil, yeni bir gençlik filizlendi ve onların şöhret arayışı-açlığı ‘değerlendirilmek’ isteniyor. Veyahut da kimi kanalların dizi rekabetinde açık ara önde olmasıyla baş edemeyen rakipler, realite-şov kulvarından medet umuyor. Bunların hepsinin bileşik etkisinden de bahsedilebilir. Kitle kültüründe böyle gelgitler olur. Realite-şovlar geri döndü. ‘Star Akademi’ye yanlış hatırlamıyorsam 40 bin civarında kişi başvurmuş. Devasa bir rakam. Yakında üniversite sınavına başvuru kadar artarsa sayı, kimse şaşırmasın!..


Zaman, bu programları olgunlaştırdı, tekamül ettirdi. Jüri kompozisyonlarından da anlaşılıyor bu. Kimse kızmasın ama 2000’lerin ‘Popstar’ının Ercan Saatçi, Deniz Seki, Armağan Çağlayan jürisiyle ‘Star Akademi’nin ‘Sertap-Ajda-Ertuğrul (Özkök)’ jürisi ‘gayrı kâbili kıyas’ değil mi?..


Son gözlem: Sektör, ‘sıradan’a şöhret vaat ederken sanırım ‘ünlüler’e de iki motivasyonla yaklaşıyor. Çaptan düşmüş ünlüleri ‘Survivor’da olduğu gibi yarışmacı pozisyonunda buluyoruz. Onları öyle değerlendiren sektör, halihazırda ününü koruyan ‘star’ları ise jüri koltuğuna oturtuyor.


Bu, ‘Amiral Gemisi’nin kaptanlık koltuğundan inmiş Ertuğrul Özkök için de hayırlı bir tespit olsa gerek...

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"