01 Ekim 2019

'Etnospor' komedisi: "Yâ Hak diye diye yunduk Yunan'dık!"

"Bin dilde bin sesle Yâ Hak" der dururken, Yunan'ın "halk" demek olan "ethnos"undan türeme "Etnospor Kültür Festivali'nden başka başlık bulamadınız mı yahu?!

Televizyonda kanallar arasında "Yahu biz bu kadar çer çöpü hak ediyor muyuz" diye söylene söylene gezinirken bir tanıtım klibi çıktı karşıma: Bir çocuk, Playstation'da vakit geçirirken birden ekranda "Diriliş: Ertuğrul" setini hatırlatan, ama esas, doğrudan TRT'nin çocuklara yönelik gelenekçi-muhafazakâr dizisi "Tozkoparan"ı mekân tutmuş bir görüntüyle karşı karşıya kalıyor.

"Amanın, bu ne" dercesine yaklaşıp elini televizyon camına değdirince de birdenbire Alice'in beyaz tavşanın peşinden bir küçük deliğe düşmesi gibi ekrandan içeri dalıp kendini Dede Korkut destanını andıran bir "harikalar diyarı" içinde buluyor.

Huzurlarınızda Bilal Erdoğan himayelerinde iki gün sonra, artık viran Atatürk Havalimanı'nda başlayacak 4. Etnospor Kültür Festivali'nin tanıtım filmi!..

Aktaralım satır satır bu tanıtım filminde serdedilenleri:

"Beş bin yıl yay çeken, at koşturan benim! Çağlarla güreşip galip gelmişim ben, aklımla demirden dağlar delmişim ben. Aydınlatan hilal, ısıtan güneşim. Sofram da gönlüm de açıktır kardeşim. Yurdum dost hanesi, kucaklar herkesi. Bağrına basar bu çınarın gölgesi. Batıdan doğuya köprüler kurduk biz. Bin dilde bin sesle aynı kelimeyiz: ‘Yâ Hak!..' Yedi kıta dört yönle birleşir dünyamız. Meydanda uyanır ölümsüz rüyamız. Biz hep meydandayız, gelen konuk olsun. Ant içtik dönmeyiz, cihan tanık olsun. Yağız yer delinsin, mavi gök yarılsın, vazgeçmiycez, geçenler ayrılsın. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!.."

Söylev burada bitiyor ve ardından şu anonsla tanıtım noktalanıyor:

"Etnospor Kültür Festivali 3-6 Ekim tarihleri arasında Atatürk Havalimanı'nda."

* * *

Şimdi bu filmi izleyip söylenenleri dinlediğinizde Cumhurbaşkanı'nın mahdumu, aynı zamanda "Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı" Bilal Erdoğan öncülüğünde birkaç yıldır düzenlene gelen bu etkinliğin mahiyetine ilişkin ne öğrenmiş oluyorsunuz?

Bir kere çok net bir Türk-İslamcı propaganda ile karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz, değil mi?..

Âleme "Yâ Hak" diye ayar vermek, ayara gelmeyeceklerin gözünü ok-yay, cirit-kündeyle korkutmaktan öte hiçbir kültürel-evrensel ima, motif ve motivasyona sahip olmayan bu tanıtım filmi, en sonda gündelik siyasetin kirine de batmadan edemiyor. Dinbaz iktidarın hayli zorda olup kendi içinde kırılmalarla karşı karşıya olduğu bir süreçte deniyor ki "Yağız yer delinsin, mavi gök yarılsın, vazgeçmiycez, ayrılanlar ayrılsın, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın".

* * *

Karşımızda gayet propagandif bir "yerlici-millici" tanıtım metni var.

Etkinlik de içeriğine göz gezdirildiğinde öyle, ama başka bir yönde ve sureti haktan görünmeye gayret edilerek hepimize ve tabii dünyaya pazarlanmaya çalışılıyor bu festival.

Şöyle ki, bu gibi durumlarda hep olduğu üzere Batı yine günah keçisi… Ve modern dönemde Batı'nın dünyanın her köşesinde kendini gösteren kültürel egemenlik, tektipleştirme ve birörnekleştirmesine karşı farklı coğrafyaların, toplulukların, halkların kültürel çeşitliliğinden yanaymışçasına bir izlenim peşinde koşuluyor.

Bu izlenimi güçlendirme doğrultusunda festivalde 16 ülkenin (ki bunların büyük çoğunluğu İslamî ve Türkî coğrafyalardan ülkeler) geleneksel yemeklerini ziyaretçilerin beğenisine sunacaklarını öğreniyoruz. Bir de ha bire öne çıkarıldığı üzere, Arjantin'den geleneksel atlı-spor gösterisi (Pato) yapacak bir ekibin davetli olduğunu...

Bunun yanı sıra 16 Orta Asya ülkesini temsil eden toplulukların çadırları alanda olacak.

Bilal Erdoğan, festivalin tanıtım toplantısında şunları kaydetmiş:

"Biz, dünyanın tek renkliliğe gitmesinden endişe ediyoruz ve endüstri devrimiyle başlayan Batılılaşma serüveni içinde dünyada tektipleşmenin güçlendiğini, kültürel zenginliklerin azaldığını ve bunun dünyanın barışına hizmet etmediğini, dünyada topluluklar arası düşmanlıkları, huzursuzlukları tetiklediğini düşünüyoruz".

"Böyle düşünüyoruz" diyorsunuz ama yukarıdaki tanıtım filmini izlediğimizde bu düşüncelerin kırıntısına dahi rastlayamıyoruz.

Görüntülere, müziğe, dile ve sergilenen atraksiyonlara baktığımızda ne barışı, savaşçı bir ruhla ve başka bir kültürel tektipleşme yörüngesinde çoluk-çocuğun hayata hazırlanmaya teşvik edildiği bir içerik buluyoruz.

Öyle söylendiği gibi "dünya barışı"na hizmet edecek yönde "kültürel zenginlikler"in zerrece işlendiğini göremiyoruz.  

Gayet hamasi, fanatik ve fantastik (hayalî) bir Türk'e Türklük, Müslümana Müslümanlık propagandası görüyoruz.

Nihayetinde "modern-endüstriyel" Batı hegemonyası karşısında, "pre-modern ve pastoral" bir Türk-İslam kültürel hegemonyasının empozesine tanık oluyoruz. Bilal Erdoğan'ın tanıtım toplantısında yaptığı konuşmadaki şu sözleri de bir yanlışlığı bir başka yanlışlık ile yıkamaktan öteye gitmeyen bu "politik" tavrın örneği:

"Artık biz yapamayız, biz geri kaldık, Avrupa bizi geçti işleri bitti. Biz Türkiye olarak bu mücadelemizden geri dönmeyeceğiz; sporda da geri dönmeyeceğiz, kültürel dirilişimizi başarmak için de geri dönmeyeceğiz. Onun için bu sene festivalimizin ana sloganı, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın."

Şimdi bu sözlerle elbette kimseyi kültür adına çoğulluk, çeşitlilik ve zenginliğe çağırdığınıza ikna edemezsiniz, o ayrı konu da esas ve daha komik olan nokta, bu ve benzeri ifadelerin ardından festivalin adının da bir "yazım hatası" gibi kalması...

"Bin dilde bin sesle Yâ Hak" derken Yunan'ın "halk" demek olan "etno"sundan başka bir başlık bulamadınız mı yahu?!..

Bulamadınız, anlıyoruz, çünkü bu etkinliği dünyaya açmak, uluslararasılaştırmak, küreselleştirmek istiyorsunuz.

Ama bir yandan da "çağlarla güreşerek gelmişim; dağları delerek gelmişim; aydınlatan hilalim; ant içtik dönmeyiz; yağız yer delinsin; mavi gök yarılsın; vazgeçmiycez, Yâ Hak" deyip ardından da hop diye adımız Etnospor" demek!..

Hem Batı karşısında Türkçü-İslamcı bir kültürel ağırlık oluşturmaya çalışmak, ama iş isme geldi mi o uygarlığın mayasındaki en temel unsuru oluşturan kültürün (Yunan'ın) "etnos"una bel bağlamak, öyle mi?..

Maşallah size!..

* * *

Antik Yunan'da "ethnos" (çoğulu "ethne") uygarlıktan nasibini almamış barbar halklara gönderme yapan bir sözcük. "Uygar" site-devleti ("polis") dışında kalmış kavimlere topluca verilen ad…

Sözcük, Orta Çağ Avrupa'sında da "pagan", "kafir", "zındık" sayılanları tanımlama yolunda Yahudi-Hristiyan geleneği dışında kalanlara yönelik işlerliğe sokulmuş.

Bir Katolik rahibin sözü var mesela; "Hakikat Katolikliktir, zındıklık ise etniklik" diye…

Modern dönemde ise "ethnos", Bilal Erdoğan'ın sözünü ettiği endüstriyel-kapitalist Batı toplumsallığı dışında kalan halkların bilgisini derleyen, benim de bünyesinde yer aldığım antropolojinin ilk adı olarak kullanıma girer; "etnoloji" şeklinde… "Öteki'nin bilimi" anlamında… Tarihsel süreçte bir dolu sorunlu ve sorgulanabilir yanı olmasına karşın, esasen insan kültürel çeşitliliğine karşılaştırmalı, bütüncü ve göreli bir anlayışla yaklaşmak amaç ve idealiyle…

Ve bu iş, "etnosantrizm" yani kendi kültürünü merkeze koyma, büyütme, yüceltme, yere göğe sığdıramama gibi "bizmerkezci" zihinsel-duygusal takıntıların bittiği yerde başlar.

* * *

Dolayısıyla Bilal Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilecek etkinliğin muhtevasına bakıldığında, eğer illa ki "etno" tabiri üzerinden bir isimlendirmeye gidilecekse, onun "etnosportif" değil, "etnosantrik" bir festival olduğunu söylemek daha doğru olur.

Sonuçta Allah'ına kadar yerlilik-millilik derdinde ve "ethnos" ile hiç işi olmayan, bunun ötesinde olsa olsa gayet pan-İslamik ve pan-Turanik itkilerle şekillenmiş bu "bizmerkezci" organizasyonda, yaptıklarıyla çelişen bir başlıkla yola koyulmuşlar.

Ne içerik olarak o başlığın hakkını verebilmişler, ne de kendilerini böylesi bir başlığın şemsiyesi altına sokarak o tu kaka ettikleri "Batılılaşma kasnağı"ndan azade kalabilmişler.

Dünyadan haberleri yok. Ne 5 bin yılı? Ne mühür vurması? Ne çağlarla güreşip galip gelmesi? Ne aydınlatan hilali?.. Ne "Yâ Hak"ı?..

Adın kadar konuş demezler mi adama?!..

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"