12 Nisan 2016

Vatandaşlık … Nereden nereye?

Erdoğan tıpkı 1981’deki kanunu çıkaranlar gibi, vatandaşlıktan çıkarmanın kolaylaşmasını aynı hayal ile istiyor!

Sayın Erdoğan, terörle ilişkili kişilerin vatandaşlıktan çıkarılabileceğini söyledi!

Görüyorsunuz, nereden başlamıştı, nereye geldi?

Vatandaşlık bağı nedir hatırlayalım:

Vatandaş (yurttaş) aynı vatanda yaşayan insanlara verilen addır.

Devletin hükmü altında yaşayan vatandaşları devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağa, “tabiiyet” denilir.

İlk çağlardan beri devletler tebaasıyla ilişkilerini bazı kurallarla düzenlemişlerdir.

İki yüz yıl öncesine kadar bu kurallar dünya genelinde, yönetimin dinine veya kan bağına bağlılıkla tanımlanmış; sonraları ticari ilişkiler bu tanımları değiştirmiştir.

Sayın Erdoğan, 2010’dan beri düşündüğü bir Türkiye Cumhuriyeti hayal ediyor; suç olarak tanımlanmamış eylemleri kanunda yazılıymış gibi sıralıyor; cezaları az veya çok buluyor

Halkını Müslim ve gayrimüslim olarak ayıran Osmanlı Devleti de, vatandaşlarının devletle ve devletin tebaasıyla ilişkilerini 19’uncu asrın ortalarında düzenleme gereğini duydu.

Mecellenin hazırlanıp kanunlaştığı yıllardı, Osmanlı Devleti’nin hükmü altındaki tebaanın Osmanlı Devleti’ne tabiiyetini düzenleyen “Tâbiiyeti Osmaniye Kanunnamesi” 1869’da yürürlüğe girdi.

Tabiiyet kavramı bu kanunla dini tesirlerden kurtarılmıştı, laik esaslara uygun olarak  artık tabiiyet, tebaanın dinine, diline, ırkına bağlı olmayacaktı.

Vatandaşların devletiyle ilişkisi dilinden, dininden, cinsiyetinden bağımsızdı; bu ilişki diline, dinine, cinsiyetine göre değişmeyecekti. Unutmayalım, bundan 150 yıl önceleriydi…

Cumhuriyetin ilk “Vatandaşlık Kanunu” 1928 yılında, Medeni Kanun’un devamı olarak çıkarıldı. Temel kural, vatandaşlığın doğumla kazanılması ve ölümle kaybolmasıydı.

Siyasal gelişmelere uyularak, kanun 1964’te yenilendi. 

Maalesef 1981 yılında kanun değiştirilerek vatandaşlık hukuku, 1869’un bile gerisine çekildi; vatandaşlıktan çıkarma (ıskat), “kamu güvenliği” nedenine bağlanarakkolaylaştırıldı.

1989’da ıskat anlayışı değişmeye başladı.

2009 yılında Başbakan Erdoğan’ın hazırlattığı tasarı kanunlaştı; yurt dışında oturan yabancılar için, Mavi Kart usulü bile kabul edildi.

Desen: Selçuk DemirelDerken nelerle karşılaştık; sayın Erdoğan 2009 anlayışının değiştiğini, 1981’e dönülmek istediğini açıkladı! Dokunulmazlık tehdidinin yetmediği anlaşılıyordu; şimdi artık meydan kürsülerinden, vatandaşlıktan çıkarılması düşünülenler açıklanıyordu!

Ceza olarak “Vatandaşlıktan ıskat” kavramının akla gelmesi gerçekten vahim!

Genel olarak doğumla kazanılmış “vatandaşlık” bütün ailece “yaşanan” bir özelliktir.

Ailenin bütün fertleri içine doğulur; komşular ağlama sesiyle öğrenir doğumu, sevinçleri garip bir telaşa dönüşür; köy, mahalle doğumu duyar ve kutlar, uzaktakilere haber verilir; doğan yalnız ana-babanın evladı değil, bütün vatanın eşit parçalarından biridir!

O bütünlüğün dağılıp parçalanması, hiçbir hukuk devletinde düşünülmemiştir.

O bütünlük hiçbir ayrılığın, karşıtlığın, kavganın bedeli olarak bozulamaz, bozulmamalı!

Vatandaşlar düşünüyordur herhalde niçin bu yola girdiğini Sayın Erdoğan’ın. Evet, evet görüyor ve düşünüyorlardır!

Aydın Engin’in yazısından öğrendim, Almanya’da “kimsenin vatandaşlıktan çıkarılamayacağı” anayasada yazılıymış.

Vatandaşlık hakkını savunan bir yazı yazacağım aklıma bile gelmezdi!

Kanunu var, cezası var, yetmiyor; başka yollar aranıyor!

Vatandaşlık bizim icat ettiğimiz bir kavram değil, ilk kez şimdi kurallarını koyuyor da değiliz; vatandaşı olmayan devlet yok, olamaz; “vatandaşlıktan ıskat” ise, o da yok,  demokrasilerde ve hukuk devletlerinde düşünülmüyor bile.

Cumhurbaşkanı niçin “terörü savunanlar”, “terör yandaşları” gibi kanunda olmayan tabirleri “vatandaşlıkla” birleştirip, onları halkın zihnine yerleştirmek istiyor?  

Sayın Erdoğan, 2010’dan beri düşündüğü bir Türkiye Cumhuriyeti hayal ediyor; suç olarak tanımlanmamış eylemleri kanunda yazılıymış gibi sıralıyor; cezaları az veya çok buluyor, yasaların değişmesini zorunlu görüyor; yargıçların hangi kararı vermeleri gerektiğini açıklıyor… Hep o hayaline varmak için…

Tıpkı, 1981’deki kanunu çıkaranlar gibi, vatandaşlıktan çıkarmanın kolaylaşmasını da aynı hayal ile istiyor!

Vatandaşlar düşünüyordur herhalde niçin bu yola girdiğini Sayın Erdoğan’ın;

Evet, evet görüyor ve düşünüyorlardır!

Yazarın Diğer Yazıları

CHP'nin tarihi görevi

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, CHP’nin önüne demokratikleşme devrimi sorumluluğunu bir kez daha getirmiştir

Ne ararsak onu buluruz…

Türkiye’de demokratik bir parti yoktur!

Adalar'daki atların özgürlüğü!

Demokratik sistem de, dikta da sonuçta yönetim ister; yerinden yönetime geçilmeden bir ülke yönetilemez

"
"