20 Nisan 2016

MHP olayı ve siyasal hayatı düzenleyen kanunlar

Demokratik bir ortama kavuşmak için; partiler demokratik esaslarla yönetilmelidir

MHP Büyük Kongresi’nin toplanmasına merkez yöneticileri karşı.

Adı bilinen dört partili olağanüstü kongre için imza toplamaya başladı, toplam delegelerin üçte birinden  fazla delege imza verdi; oysa beşte biri yeterliydi. Genel  Merkez’in kararı gecikince imza toplayanlar, mahkemeye gittiler, mahkeme kongrenin toplanmasına karar verdi, mahkeme kararını açıklayınca, genel başkan ve merkez yöneticileri 2018’den önce kongrenin toplanmayacağını  açıkladılar!

Yeterli sayıdan fazla delege olağanüstü kongre toplansın  diye imza vermiş, imza verenler ve toplayanlar açıkça partinin sorunu genel başkandır diyor; Tüzüğe göre, genel başkanın hesap verebileceği yer de büyük kongre!

Genel başkanı tartışacak başka organ yok ki, oraya gidilsin!

Son günlerde  yaşanan  olay MHP’ye özgü değildir, her partinin yurttaş, üye, ilçe, il, merkez yöneticileri, milletvekili ve genel başkanın ilişkileri; insan hakları, kanun ve ahlak kurallarıyla açıklanamaz duruma geldi

Bu olaylar halkın gözü önünde olurken, memleketin Adalet Bakanı da, “Partilerle ilgili kararın partilerce alınıp uygulanması gerektiği” kanaatini açıkladı!

Adalet Bakanı, kendi partisinin iç işleri hakkında bile böyle serbestçe konuşmamalı ama konuşuyor! Bakanın sözlerini, “Ben sana yardım ettim, dokunulmazlık meselesi görüşülürken, sen de karşılığını verirsin herhalde” demek istiyor diye yorumlayanlar da var!

MHP olağanüstü kongre meselesiyle başlamışken, yeni seçim kanunlarına değinmek istiyorum:

Adalet Bakanı Sayın Bozdağ, yukarda bahsettiğim demecinin sonlarına şunları da ekledi:

“Siyasi Partiler Kanunu, seçim kanunları başta olmak üzere siyasetle, seçimle ilgili kanunların hepsini yenileme kararı aldık. Partilerin anayasası olacak bir konu, bütün partilerce birlikte yapılması daha doğrudur. Onların görüşlerini aldıktan sonra ayrıca biz bunu kamuoyunda tartışmaya açacağız. Siyasi partiler çok açık çok net olmalı.”  

Doğrudur, siyasal kanunları yenilemek gereklidir ve gerekli olduğu kadar da zor bir iştir.

Birçok alanda olduğu gibi, siyasi partiler ve seçim hukukumuz da 1971’den bu yana, demokratik esaslardan uzaklaşmıştır.

Son günlerde  yaşanan  olay MHP’ye özgü değildir, her partinin yurttaş, üye, ilçe, il, merkez yöneticileri, milletvekili ve genel başkanın ilişkileri; insan hakları, kanun ve ahlak kurallarıyla açıklanamaz duruma geldi.

İktidar partisi üyesini yurttaş, hükümetle ilişkisinde yardımcı olarak görmektedir. Parti içi ilişkiler de, güç kazanmak veya gücünü koruma amaçlıdır. Sonuçta parti kişisel çıkarın aracına dönüşmüştür.  

Partiler, kurul ve kongre kararlarıyla yönetilen kurumlar değildir ülkemizde. Bir sorun veya bir konunun görüşüldüğü organlar olmaktan çıkmıştır kurul toplantıları. Kongreler de aynı; çoktan beri kongreler üyelerin ve delegelerin görüşlerini söyledikleri, partiyi yönlendirecekleri ortam değildir.

7 Haziran’da yüzde 16,29 oy oranıyla 80 milletvekili çıkaran MHP’nin oy oranı 1 Kasım’da yüzde 11,90’a düştü. MHP bir önceki seçimdeki sandalyelerinin yarısını kaybederek TBMM’ye 40 milletvekili sokabildi.

Partilerimizi ve dolayısıyla siyasal hayatımızı demokrasi dışına çıkarmış bulunan gelişmelerin, bir iki nedeni vardır.  Gerçekte bunların her biri diğerinin sonucudur.

Partiler yurttaşları üye olarak kabul edip etmemekte serbest olmalıdırlar; ancak partiler, üyeyi partiden çıkaramamalı; üyenin seçme ve seçilme hakkını sınırlamamalıdır.  

Demokratik ülkelerde üyeler partide ve kamuoyuna açık toplantılarda görüşlerini serbestçe açıklarlar,  savunurlar; fikir özgürlüğünün sınırlanması sonucunu doğuracak karar verilmez. Partiler kalıplaşmış görüşlerin herkesçe tekrarlandığı yerler değil;  fikir hareketlerinin tartışıldığı ve kararlaştırıldığı ortamlardır.

Parti disiplini fikir özgürlüğünün sınırlanması için bir gerekçe değildir; kongre ve kurullarda demokratik tartışmayla belirlenmiş açık ve somut parti görüşlerini tartışma ve sahip çıkmanın adıdır.

Bütün üyelerin veya üyelerin seçtiği delegelerin oluşturduğu kongrelerde görüşülmemiş hiçbir kararın, parti politikası olarak açıklanmaması demokrasi gereğidir.

Ülkemizde, kongre kararı olmayan bir konuda, parti lideri, genel politikasını belirlemekte ve değiştirmekte, kamuoyuna açıklayabilmektedir. Bu husus parti tüzüklerinde yazılıdır.  

 Bütün üyelerin veya üyelerin seçtiği delegelerin oluşturduğu kongrelerde görüşülmemiş hiçbir kararın, parti politikası olarak açıklanmaması demokrasi gereğidir

Özetle, demokratik bir ortama kavuşmak için; partiler demokratik esaslarla yönetilmelidir.

Sayın Bozdağ’ın, hazırlandığını söylediği kanun projelerinin temel ilkeleri özetlemeye çalıştığım çerçeveye uygun mudur, yoksa, lider oligarşisini mi güçlendirecektir?

Çalışma sonuçlarını merakla bekliyorum! Ben 1954 seçimlerinden bu yana seçim hukuku ve sonuçlarıyla ilgilenen bir yurttaşım. Bahsedilen çalışmalar ortaya çıktığında bakarım; önyargı ve sabit fikir yoksa övgülerimi, tersi ise endişelerimi not eder, olanağım varsa okuyuculara sunarım.

Yazarın Diğer Yazıları

CHP'nin tarihi görevi

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, CHP’nin önüne demokratikleşme devrimi sorumluluğunu bir kez daha getirmiştir

Ne ararsak onu buluruz…

Türkiye’de demokratik bir parti yoktur!

Adalar'daki atların özgürlüğü!

Demokratik sistem de, dikta da sonuçta yönetim ister; yerinden yönetime geçilmeden bir ülke yönetilemez

"
"